Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Korkmak"ve korkular üzerine güzel bir yazı..!

"Korkmak"ve korkular üzerine güzel bir yazı..!
 

Korkma!

Cengâverliği ve cesaretiyle bunca gururlanan bir toplumun milli marşının "Korkma" diye başlaması yadırganabilir. Ne var ki bu talimatın her sabah, hep bir ağızdan, gür sesle tekrarlanmasına da ihtiyaç vardır.

Çünkü o marş yazıldığından beridir korkularla yaşıyoruz biz.
Kâh "İrtica her an hortlayabilir" diye...
Kâh "Bu kış komünizm gelecek" diye....
Kâh "Cumhuriyet elden gidiyor" diye...
Her kuşağa bu korkular demetinden bir dehşet payı düştü.
Komünistler, mürteciler, bölücüler, misyonerler sırayla kâbusa dönüştü.
Upuzun bir korku tünelinin allı yeşilli kostümlere bürünen ve sık sık zuhur eden ecinnileri gibi bizi korkudan korkuya sürüklediler.
Korktukça sımsıkı sarıldık altımızdaki koltuklara; o koltuğun konforsuzluğundan, ortamın ışıksızlığından yakınmadan...
Sadece korkarak ve bu karanlık tünelin sonunda ışığa kavuşacağımızı umarak...
* * *
Biz bitmesini bekleyeduralım; korkular seçime giriyor bu kez...
Temmuz sıcağında oylarımız değil, kaygılarımız yarışacak.
Korkular önce devlet büyüklerinin konuşmalarına sızdı. "Bugüne kadarki en büyük tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz" zihnimize kazındı. Asker bunu doğruladı. Korkunun dozu arttı. Ve meydanlar ayaklandı.
Kimimiz "Köşk'ü ele geçirecekler" diye korkuyor; kimimiz "Din elden gidecek" diye...
"İstikrar bozulur", "Sermaye kaçar" ya da "Borsa düşer" diye korkanlar da var.
Kimine göre "Arazilerimiz yağmalanıyor", "Misyonerler altımızı oyuyor", "Rejim tehdit ediliyor".
Geliyorlar!
Nicedir meselelerimizden değil; kimliklerimizden bahsediyoruz.
Açık vaatleri değil, gizli niyetleri sorguluyoruz.
Yeni programları değil, eski beyanları deşiyoruz.
Korkuları kaşıyanlar, korkularla yaşayanlar yarışıyor.
Halkız, korkuyoruz.
Ama halkın vereceği oydan da korkuyoruz. Seçmen yanlış karar verir diye, çoğunluk tahakküm kurar diye kaygılanıyoruz.
Despotik bir yönetim korkusuyla, despotizmi önler zannıyla, güçlü despotlar bekliyoruz.
Korkunun, despotların manivelası olduğunu unutuyoruz.
* * *
O kadar ürküyoruz ki yüzde 10'luk barajlar örüyoruz "sistem dışı" partilerin önüne; gelip Meclis'te bizi korkutmasınlar diye...
Baraj yükseldikçe Meclis'ten umudunu kesenler, dağlara, sokaklara çıkıyor.
Korku dağları bekliyor.
Korkular sayesinde geçici ittifaklar kuruyoruz. Muhtıralardan medet umuyoruz.
Korkularımıza esir düşüyoruz.
* * *
Oysa ecele faydası olmayan korkuların bize hiç fayda etmeyeceği, temelinde korku olan bir rejimin uzun süremeyeceği ortada...
Muhtemelen korku motifli bu seçimin ardından bir belirsizlikler dönemi açılacak; büyük uzlaşmalara, geniş koalisyonlara kapı aralanacak.
O aşamada karşılıklı güvene, ama daha da çok özgüvene ihtiyacımız olacak.
Cumhuriyetin artık geri dönülemeyecek kadar sağlamlaştığını, onu ancak buna inançsızlığın ve fuzuli korkuların boğabileceğini görmemiz gerekecek.
Eski kaygıların değil yeni açılımların, dışlamanın değil kucaklamanın, ürkütmenin değil sevdirmenin, otokrasinin değil demokrasinin gereği hissedilecek.
Korku, böyle yenilecek.
Bugünden yarınlara bakarken bu kadar çok korkuyor olmamız korkutmalı asıl bizi...
O kadar korkunç değil ötesi...
O yüzden işte; o eski marşın ilk sözcüğünü her zamankinden daha gür sesle, hep bir ağızdan haykırmanın zamanıdır:
"Korkma!"

Can Dündar

 
Toplam blog
: 410
: 3283
Kayıt tarihi
: 13.04.06
 
 

Bilgisayar, elektronik, internet alanındaki son gelişmeler. Tüketici elektroniğindeki trendler. Otom..