Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '07

 
Kategori
Futbol
 

"Ofsayt" denilen hadise

"Ofsayt" denilen hadise
 

Yirmi iki adet sporcu... Milyonlarca taraftar... Hıncahınç dolu bir stadyum... Yetmezmiş gibi, milyonlarca kişi ekran karşısında... Hepsi tek bir top için...

Biliyorum, futbol eğlenceli bir spor ve sadece bunlardan ibaret değil. Üstelik, revaçta olan spor türlerinden belki de en popüler olanı. Ben de bir takımın taraftarıyım elbet, ve hatta ezeli düşmanımız olarak nitelendirilen "öteki" takıma ben de gıcık oluyorum, ama nedenini bilmiyorum. Belki de onlar bize gıcık oluyor diyedir :)

Ancak; takımımın "ilk on bir"ini sorsanız asla sayamam. Bu kadar işte benim taraftarlığım. Çocukluğumdan beri bir Hakan Şükür'ü tanırım, o kadar.

Futbol karşılaşmalarını izlemeyi severim birçok bayanın aksine. Ama hepsini değil. Doksan dakika çok gelir bazen bana, çabuk sıkılırım. Sıkılmamın iki nedeni var. Daha doğrusu, konu futbol olduğunda, gereksiz bulduğum ve sürekli eleştirdiğim iki konu var:

İlki; taraftarlık sınırını aşıp holiganlaşan şuursuz insanlar. Karşılaşmanın adalet dengesini bozan en korkunç, en iğrenç hadise, holiganlığın getirdiği sonuçlar olsa gerek. Sahaya fırlatılan nesneler bu durumun en masum (!) göstergesi. Diğer uç nokta ise, taraflar arasında çıkan kavga sonucunda gerçekleşen yaralanma ya da ölümler. Ne kadar gereksiz, ne kadar saçma, ve ne kadar vahşice tutumlar!

Beni futboldan soğutanlardan ikincisi ise; ofsayt. İngilizceden gelme bir terim (off side). Ancak hala çözebilmiş değilim. Korner, taç, penaltı falan tamam da, nedir bu ofsayt aklım almıyor bir türlü. Türk Dil Kurumu'na göre; hücuma geçen takımın en az bir oyuncusunun topla oynadığı anda rakip takımın kale çizgisine, o takımın en yakın oyuncusundan daha yakın bulunması durumu. Başka bir tanım da şöyle: Rakip sahada kaleci ile rakip oyuncu arasında mutlaka karşı takımdan (kalecinin takımından) birinin olması, en kötü şartla aynı hizada olmaları gereken durum... Yani top ayaktan çıktığı zaman forvet elemanı müdafa elemanından kaleye daha yakınsa ofsayt olmuş olur. Hadi bakalım, anla anlayabilirsen.

Küçüktüm, ve babam futbolla yakından ilgilenirdi. Hiçbir maçı kaçırmazdı, koyu bir taraftardı (ama asla holigan olmadı çok şükür). Bir gün maç izlerken, aniden "GOOOOLLLLL!!!" diye bağırdı, benimse ödüm kopmuştu o an. Birkaç saniye sonra, söz konusu golün, ofsayt durumundan ötürü gol sayılmadığını öğrenince adeta köpürdü. Ben de ona sordum, "Nedir ofsayt baba?" diye. O da, bilmiş bir tavırla, "Bak kızım," diye başladı, anlattı, anlattı ve anlattı... Sonuç olarak kafam daha çok karışmıştı. O gün bu gündür, şu ofsayt hadisesini asla anlayamayacağıma inanmaya karar verdim. Belki de bu sebeple belleğim anlamayı reddediyor, kim bilir?

Geçtiğimiz aylarda, bir zamanlar asla kaçırmadığım, ama artık erken yattığımdan dolayı izleyemediğim Beyaz Show'u izlemekteydim. Konuklardan biri bir futbolcuydu ama hatırlayabilene aşkolsun :) Beyazıt Öztürk, ofsayt konusunda izleyicileri aydınlatmaya karar verdi ve oradaki seyircilerden 4-5 kişi kaldırdı. Hepsini belli açılarla dizdi "Sen şöyle dur, sen şöyle, sen de böyle" diyerek. İçimden ona minnet duydum; çünkü yıllardır anlayamadığım ofsaytı idrak etme şansını elde etmiştim nihayet. Sonra Beyaz, "Olmadı, sen bu tarafa geç, sen böyle dön, sen de şöyle dur" şeklinde hepsinin pozisyonunu değiştirdi. Sonra yine olmadı, ve yine değiştirdi. İşin içinden çıkamayacağını anlayınca pes etti ve herkesi yerine yolladı :)

Ne desem bilemiyorum. Anlamanın ve anlatmanın bu kadar zor olduğu gereksiz bir pozisyon yüzünden kim bilir kaç gol iptal edilmiştir şimdiye kadar. İşte, doksan dakika bu yüzden bana sıkıcı geliyor. Tam kendimi kaptırmış izlerken birden ofsayt oluveriyor, ben de "Kim? Ne? N'olmuş?" şeklinde aptal aptal bakakalıyorum ekrana, ve o anda da tüm hevesim kaçıyor. Bana göre değil bu işler sanırım...

Olur da bir gün ofsaytın ne anlama geldiğini anlarsam, eminim ki yine de gelecek kuşaklara aktaramayacağım tek şey bu olacak. İleride bir gün 6 yaşındaki oğlum bana "Anne, ofsayt ne demek?" diye sorarsa, herhalde cevabım şöyle olur: "Gel oğlum, ben sana Past Perfect Continuous Tense'i anlatayım..."

<özlem boral="">
 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..