Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '14

 
Kategori
Magazin
 

'ŞEKER PORTAKALI'NA DİKKAT!

'ŞEKER PORTAKALI'NA DİKKAT!
 

67. Cannes Film Festivali’nde FIPRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu) Ödülü’nün Nuri Bilge Ceylan’ın yeni filmi ‘Kış Uykusu’na verildiği gün, insanları bir çocuğun gerçekleri üstünden uyandırarak hayatın gerçeklerine daldıran bir film gösterime girdi…

Tüm dünyada 16 dile çevrilerek 19 ülkede milyonlar satan ve 20. yüzyılın başyapıtlarından biri olarak kabul edilen Şeker Portakalı romanından uyarlanan, MY SWEET ORANGE TREE / ŞEKER PORTAKALI!

Hemen hepimizin bir şekilde ismini duyduğu, en azından geçtiğimiz yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eser listesi içinde yer almasına karşın derste ödev olarak okutan bir öğretmene kitabın müstehcen olduğu gerekçesiyle soruşturma açılmasıyla gündeme gelen, daha olmadı FOX TV’nin fenomen dizisi ‘Karagül’de çevresindeki kalabalığa rağmen duygusal boşluklar yaşayan Baran’ın başucu kitabı olarak sıkça karşımıza çıkmasıyla akıllarda yer eden ‘Şeker Portakalı’, sevgiyi ve acıyı tek başına keşfeden bir çocuğun öyküsü…

***

Nejat İşler’in de rol aldığı bir zamanların ‘Kapalıçarşı’ dizisinin küçük meleğine isim olarak verilerek ekranlarımızda yer bulan Zeze’nin acılara inat hep güler yüzlü kalmayı bildiği çocukluk yaşamını aktaran ‘Şeker Portakalı’nı, hangi yaşta olursa olsun herkes için hayatı değerlendirme kriteri olarak görmüşümdür. O nedenle, yerli yersiz ‘müstehcen’ suçlaması yapmayı marifet sayanların at gözlüklü fikir beyanlarına aldırmadan, özellikle çocuklar tarafından okunması gerektiğine inanırım.

Bunun yanında, José Mauro de Vasconcelos tarafından 12 günde kaleme alınan kitabın, televizyon işlerine de imza atmış olan Marcos Bernstein tarafından uyarlanmasıyla sinemaya aktarılan ‘Şeker Portakalı’, bir şeyleri elde etmek için hep çalışıp didinmek zorunda kalan Zeze’nin yaşamındaki duygu karmaşalarını görsel olarak da algılayabilmenin yolunu açtığından bana göre kitaptan daha etkili.

***

Çok çocuklu fakir bir ailenin afacanı gibi durmasına karşılık aza kanaat etmesin bilen karakteri sayesinde her durumdan mutluluk payı çıkartmayı başaran Zeze’nin, herkesin bir şeyleri sahiplendiği yeni evlerinde yalnızlığına çare olarak gördüğü şeker portakalı ağacıyla dertleşmesini ve tanıdıkça daha bir kaynaştığı Portekizli ile arasındaki yakınlaşmayı öyküleyen yapım, her karesinde yaşamın gerçeklerini en yalın haliyle seyirciye sunmakta.

Bu filmde dostluk kavramı öylesine ağır basıyor ki, ancak dayakla uslandığı söylenerek hor görülen ve bir çocuğun en masum haliyle ‘Neden kimse beni sevmiyor’ diyerek çevresindekilerin tavırlarını sorgulayan Zeze’yi izlerken, tıpkı şeker portakalı ağacınınki gibi yürek atışlarını hissetmek mümkün.

Çocuğun kalp atışlarını başını yaslayarak hissettiği ve sorunlarını anlattığı konuşkan şeker portakalı ağacının varlığıyla bir parça fantastikleşen filmde, babadan oğla geçen aile yadigârı kalemi, aklındaki hikâyeleri yazması için Zeze’ye hediye eden Portekizli de en az küçük çocuk kadar etkili bir kişilik.

***

Yaşları farklı olsa da yalnızlıkları aynı olan iki erkeğin gerçekçi ve samimi dostluğu üzerinden iyilik ve kötülük kavramlarını, doğruyla yanlışı sorgulatan ‘Şeker Portakalı’nın dili ise sert olmasına karşılık iç karartıcı ve kötümser değil! Fakirliğin yüzünü ve işsizlik olgusunu işlerken bile bu iki farklı statüdeki kişiliği öyle dozunda harmanlıyor ki, maddiyatın sert yüzü ortadan kalkıp insan varlığıyla şekillenen duygusal bütünleşmenin güzelliği ön plana çıkıyor.

Dolayısıyla 1968’den günümüze halen popülerliğini korumayı becerip küçük oyuncu Joao Guilherme Avila’nın mükemmel oyunculuğunda tadına tat katan ‘Şeker Portakalı’na sinema tercihinizi yaparken dikkat etmenizi tavsiye ederim. Orijinal hikâyeden sapmadan yol alışını izlemek ve kazanma hırsının er geç başarıyı getireceği gerçeğini Zeze ile hissetmek isteyenlere, kimi zaman göz yaşartan kimi zaman tebessüm ettiren dakikalar yaşatacaktır.

Ayrıca bu filmi izlemekle, ‘Fareler ve İnsanlar’ da dâhil olmak üzere pek çok dünya klasiğini ‘müstehcen’ ve ‘zararlı’ şeklinde yaftalayanların haksızlığı da daha iyi anlaşılmış olur.

Sinemanın ardından televizyon kanallarında da gösterilmesi temennisi ve ‘Hepimizin bir Şeker Portakalı ağacına ihtiyacımız olduğu' vurgusuyla iyi seyirler…

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal  

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..