"Selam söyle Özlem'e, bana yapsın gözleme

Şöyle bakıyorum da,

Evini idare etmekten aciz köşe yazarları, televizyonlarda oturumlar düzenleyen ve oturuma davet ettiği ağzı olanlar, önce oturduğu şehri, sonra bölgeyi, sonra Türkiye'yi, -artık tecrübe edindi ya, - sonra da dünya devletlerini idare ediyor.

Çok yerde olduğu gibi şehrimizde de karşısındakiyle yüksek perdeden konuşan kimseler var.

Girişi bir pasajda olan, havalandırması benim minik bahçeme bakan bir çayevi var.

Müşterileri köyden gelip çalışanlardan ve minibüs saatine kadar çay içip, sohbet ederek bekleyenler olmalı.

Mutfak balkonuna her çıkışımda yeni bir konuya şahit oluyorum.

— Asgari ücretten son yapılan sigara zamları,

— Can Dündar'ın Atatürk'ü küçük düşürücü filmi Fransızlar'dan para aldığı için mi, yoksa Fransız oda arkadaşının hatırı için mi yaptığı,

— Dizi filmlerde oynayan bayanların açılımlarının o bayana ve sülalesine, Kürt açılımının Türkiye'ye zarar verdiği,

— Bir partiye üye olmak için gidildiğinde referans gösterilen kişinin yönetime muhalif guruptan olup-olmadığının önemli olduğu,

— Hormonlu sebze ve et yememek için bir evin mutlaka bir bahçesi bulunması gerektiği, hatta kendi yoğurdunu kendin yaparsan daha sağlıklı olacağı,

— Plastik şişelerdeki içeceklerin zararlı olduğu ama bu zamanda da testiyle içecek taşınmayacağı,

— Hangi telefon hattında yüzelli kontörün kaç saat aynı yönle konuşulduğu,

— Alış-veriş kasa fişlerini almayınca kesilen verginin devlet kasasına değil de satıcının cebine 'bahşiş gibi' gittiği,

— Sendikaların boş olduğunu, sendika başkanlarını patronların Uludağ'a götürüp satın aldığı ve işçilerin sırtından geçindikleri hatta milletvekili bile oldukları,

— Ali'nin üç çocuğunu bırakıp da kaçan karısını geri dönerse kabul edeceğini söylediği,

— Bizim belediye başkanının iyi çalıştığı ama Ege'de bir başkanın bu iktidar zamanında çalışırsa kalkınmanın iktidara mal edileceği düşüncesiyle çalışmayacağını söylediği,

— Televizyonlarının kaç kanalı çektiği; Azerilerin aynı bizim gibi konuştuğu, konulardan bazıları.

Ben yazıma ara verip, sigara içmeye çıktığımda, karınları acıkmış olmalı beş kilogramlık paketten kaç tepsi nokur, kaç gözleme, kaç bazlama yapılacağı konuşuluyordu. Nurten'in, Emine'nin, Bahar'ın (herhalde eşlerinin adıydı) değişik sayılarda değişik şeyler yaptığını sıralıyorlardı ki, telefonun birinden bir kolbastı yükseldi.

"- Gayfede minibüsün sahatini bekliyoz!.. Ha!.. Evet, aldım!.. Özlem mi geldi?.. Balık alayım mı?! .. Eyi o zaman! Selam söyle Özlem'e, bana yapsın gözleme!"

Cebimize bir gazete sokmakla kendimizi aydın sayan bizlerden daha çok aydın gibi geliyorlar bana…

http://www.youtubetc.com/musicvideo.php?vid=7201f1be4