Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '13

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

“Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız”

Bugün bu sözün sahibi Gandhi‘den bahsetmek istiyorum sizlere.1869'da doğmuş ve 79 yaşında 1948'de bir suikast sonucu hayata gözlerini yummuş,

Hindistan’ın, şiddet içermeyen bağımsızlık hareketinin siyasi ve ruhani liderinden…Umarım hayat hikayesi “sokaklardaki üç beş kişi mizahla, tencereyle, tavayla neyi değiştirebilirler ki?” diyenlere de bir cevap olur.

gandhi-215x300

13 yaşında evlendiği, 1'i bebekken ölen 5 çocuğu olduğu gibi magazinel kısmı geçip Londra’da hukuk öğrenimi gördüğünü söyleyebilirim. Hani ne eğitimi aldı diye merak eden olursa. İki yıl Hindistanda avukatlık yaptıktan sonra 1893-1914 yılları arasında Güney Afrika’da görev yapmış. Burada rejiminin ırk ayrımı politikalarına maruz kalan Hintli göçmen işçilerin haklarının savunuculuğunu yaparken, yavaş yavaş da hayat görüşü şekillenmeye başlamış.

Nedir Gandhi’nin hayat görüşü? Satyagraha

Satyagrahanın felsefesinin ana unsurları şöyle: Şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya milliyetçiliği, Hinduizm akımının dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı, teknoloji karşıtlığı

Tam 21 yıl sonra,1915’te 46 yaşındayken ülkesi Hindistan’a dönen Gandhi yıllar boyuncaİngiliz emperyalizmine karşı pasif ve uzlaşmacı bir çizgi izlemiş. Her zaman için de ayaklanmaya ve ulusal kurtuluş için savaşa karşı olmuş.

Gandhi ilk önemli başarılarını 1918 yılında elde etmiş. (Bence aynı şimdiki gibi o yıllarda da tüm dünyayı saran bir yeniden doğuş dönemi vardı. Bizim Kurtuluş Savaşı’mızın da bu tarihlere denk gelmesi rastlantı olmasa gerek.) Çoğunluğu Britanyalı olan toprak sahipleri tarafından baskı altında tutulan köylüler aşırı yoksulluk içindeymiş, köyler son derece pismiş. Alkolizm, kast sistemi kaynaklı ayrımcılık ve kadınlara karşı uygulanan ayrımcılık çok yaygınmış Üstüne üstlük köylüden yeni vergiler istenmekteymiş. Durum ümitsiz görünmekteymiş.

Gandhi, ah vah etmektense kolları sıvamış, destekçileri ve bölgeden gönüllülerle burada biraşram kurmuş. Köylülerin güvenini kazanarak buraların temizlenmesine, okullar ve hastaneler kurulmasına öncülük etmiş. Köy liderlerine gaz vermiş (biber olanından değil), cesaret vermiş. Öyle her şey kolay, tereyağından kıl çeker gibi gitmemiş, bu gidişattan pek hoşlanmayan polis tarafından huzursuzluk yarattığı bahanesiyle tutuklanmış. Yüzbinlerce insan hapisane, karakol ve mahkemelerin önünde protesto gösterilerinde bulununca mahkeme isteksizce Gandhi’yi salmak zorunda kalmış.

Gandhi hapisten çıkar çıkmaz mücadelesine devam etmiş, toprak sahiplerine karşı protestolar ve grevler düzenlemiş. Sonuçta Britanya hükümetinin yönlendirmesiyle toprak sahipleri bölgenin yoksul köylülerine daha fazla yardım edeceklerine, ürettiklerini tüketebileceklerine ve kıtlık bitene kadar vergileri kaldıracaklarına dair bir antlaşma imzalamak zorunda kalmışlar.

Kendisine ait “Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol” sözünün en güzel örneğini de aslında, “Ama yoksulluk var, toprak sahipleri çok güçlü, elimizde avucumuzda bir şey yok ki” diye sızlanacağına, daha iyi şartlarda yaşama hedefiyle harekete geçmesinde görüyoruz. Sıla’dan dinliyouruuuuz: ”Niyetleninceeeee Mevlaaaaa’m yolumu açtııııı”

Bu sözün çıkışı hakkında da minik bir anektod var; aşramında dinlenirken; elinde şeker ile küçük bir oğlan ve yanında da annesi Gandhi’yi ziyarete gelir. Küçük oğlanın annesi, Gandhi’ye oğlanın sürekli şeker yeme alışkanlığı olmasından duyduğu rahatsızlığı söyler. Ne yaptıysa bu alışkanlığı geçiremediğini söyleyerek, yardım talep eder. Bunun üzerine Gandhi; önce oğlana bakar, sonra da oğlanın annesine:”lütfen bir hafta sonra tekrar gelin, oğlunla o zaman konuşacağım” der. Oğlanın annesi de bunun üzerine oğluyla aşramdan çıkar.Oğlanın annesi ve oğlan, bir haftanın geçmesinin ardından Gandhi’yi tekrar ziyarete gelirler. Aşramın girişinde oğlanı ve annesini gören Gandhi gülümser. Gandhi yanına kadar gelen oğlana eğilir ve oğlana:”şeker yemeyi bırakmalısın.” der. Bunun üzerine oğlan ise:” sizi dinleyeceğim.”der.Oğlanın annesi ise, olanlar karşısında şaşkındır ve dayanamaz; Gandhi’ye: “iyi de yüce ruh, çocuğa bunu söylemek için neden bir hafta bekledin? Madem sadece bunu söyleyecektin neden geçen geldiğimizde söyleyemedin?” der. Gandhi de bu serzenişin üzerine: “geçen hafta söyleyemezdim, çünkü geçen haftaya kadar ben de şeker yiyordum. Ben de şekeri bırakmamıştım. İstediğin dünyayı görmek istiyorsan önce sen değişmelisin” der…
Haksızlığa karşı iş birliği yapmama, barışçıl karşı koyma, Britanya ürünleri kullanmayarak boykot, yerli malı üretime yönelme, oruç, tuz vergisine karşı 400 km’lik toplu yürüyüş gibi o dönem için çok yeni, şiddet içermeyen yöntemler geliştirmiş, uygulamıştır. Bu dönemde bir kaç suikast girişiminden kurtulmuş ve yine kısa süreli bir hapis dönemi yaşamış.

2. Dünya Savaşı’nın başlaması Hindistan için bir nevi olayları hızlandırmış. Britanya Hindistan’dan savaş için destek isteyince, Gandhi bu durumu çok iyi değerlendirip, lafı gediğine koymuş: “Başkalarının bağımsızlık mücadelesine, bağımsız olmayan bir halk olarak gidilemeyeceği”ni söylemiş ve Britanya’ya Hindistan’dan çekilmesi için çağrıda bulunmuş.Bu dönemde yine bir hapse girip, çıkmış, ancak Britanya’dan bağımsızlık sözünü de almış.

Sonrasında 1948'de aşırı milliyetçi bir Hindu tarafından vurulana kadar da bağımsız Hindistan’ın Hindu-müslüman kavgalarına derman bulmaya çabalamış. Uff bu din savaşları. Daha iyi bir insan olmayı öğütleyen bir inanışı yaymak için kötü insan olup başkalarını öldürüyorsun! Ne saçma. İnsan zaten vicdanını dinlediği anda, hiç bir kontrol mekanizmasına ihtiyaç duymadan, iyi olabilme yetisine sahip olarak kurgulanmış halbuki. Ve zaten iyi nedir ki?

Velhasıl çok zorlu bir ortam, çok zorlu şartlar ama hep uzun soluklu, sabırlı ve barışçılçabalar… Kabaca 1. Dünya Savaşıyla başlamış mücadeleye, 2. Dünya savaşı bitiminde, ölene dek de devam etmiş, dile kolay 30 yıl! “Eeee bir ay geçti, bir netice de alamadık. Bir yere varacağı yok bu tencere tava işinin!” dememiş yani.

Yerine şunu demiş:

“Umutsuzluğa kapıldığımda;tarihi düşünürüm. Gerçeğin ve sevginin daima galip geldiğini hatırlarım. Her zaman zalimler ve caniler olmuştur. Bir süre için yenilmez görünebilirler ama sonunda hep yenilirler. Her zaman bunu düşün…Her zaman..Hep bunu düşün…Her zaman…..”

 

 
Toplam blog
: 17
: 273
Kayıt tarihi
: 09.08.12
 
 

Ben kimim? Orhan Veli ne demiş kendini anlatan şiirninde: "Evvela adamım, yani sirk hayvanı f..