- Kategori
- Siyaset
“Ulusalcı ve yenilikçi söylem” kazandırıyor
Önümüzdeki iki yıl Türkiye’de büyük bir seçim maratonu yaşanacak. Önce Mart 2014’de "yerel yönetimler" seçimi yapılacak. Burada büyük bir demokrasi mücadelesi verilecek. Çünkü "Büyükşehir Seçimleri" adeta yerel başkan seçimi gibi olacak. Arkasından yine Ağustos 2014’de "Cumhurbaşkanlığı Seçimi" yapılacak. Cumhurbaşkanını, referandumda kabul edilen anayasaya göre halkımız seçecek. Sonra Haziran 2015’de de "Milletvekili Genel Seçimleri" yapılacak.
Bu yazıda eldeki verilerle geleceğe ilişkin bir projeksiyon yapılmaya çalışılacaktır. Okuyanlara bir fikir vermesi açısından kaleme alınmıştır. Başkaca da bir iddiası yoktur.
12 Haziran 2011 genel seçiminde partilerin aldıkları oy oranları şu şekildeydi;
Partiler |
Aldığı Oylar |
AKP |
21.463.759 |
CHP |
11.146.035 |
MHP |
5.582.436 |
BDP |
2.860.058 |
SP |
535.352 |
BBP |
315.906 |
DP |
280.691 |
HEPAR |
122.153 |
DSP |
106.268 |
DYP |
64.209 |
MP |
59.838 |
MMP |
36.882 |
EMEP |
31.418 |
LDP |
15.491 |
Toplam |
43.008.391 |
Geçenlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14 Ocak 2013 tarihi itibari ile faaliyetteki siyasi partilerin üye sayılarını da açıklamıştı. Buna göre Haziran 2011’de seçime giren partilerin üye sayıları şu şekilde olmuş;
Partiler |
2012 Üye Sayıları |
AKP |
7.551.472 |
CHP |
953.416 |
MHP |
363.393 |
BDP |
44.156 |
SP |
214.708 |
BBP |
18.899 |
DP |
726.611 |
HEPAR |
7.420 |
DSP |
106.117 |
DYP |
183 |
MP |
1.691 |
MMP |
1.742 |
EMEP |
6.235 |
LDP |
6.339 |
Toplam |
10.092.773 |
Yine bu partilerin üye sayılarına göre aldığı oylara baktığımızda karşımıza aşağıdaki tablo çıkıyor.
Partiler |
Aldığı Oy / Üye Sayısı |
AKP |
2,84 |
CHP |
11,69 |
MHP |
15,36 |
BDP |
64,77 |
SP |
2,49 |
BBP |
16,72 |
DP |
0,39 |
HEPAR |
16,46 |
DSP |
1,00 |
DYP |
350,87 |
MP |
35,39 |
MMP |
21,17 |
EMEP |
5,04 |
LDP |
2,44 |
Etkililik yönünden bu listeyi sıralarsak, liste şu şekilde karşımıza çıkıyor ;
Partiler |
Aldığı Oy / Üye Sayısı |
DYP |
350,87 |
BDP |
64,77 |
MP |
35,39 |
MMP |
21,17 |
BBP |
16,72 |
HEPAR |
16,46 |
MHP |
15,36 |
CHP |
11,69 |
EMEP |
5,04 |
AKP |
2,84 |
SP |
2,49 |
LDP |
2,44 |
DSP |
1,00 |
DP |
0,39 |
Burada ekstrem, uçta olan DYP ve DP’yi çıkarmalıyız çünkü üye sayısından daha az oy almakta ve partinin ANAP ile birleşmesinden doğan DP altında toplanamadığı görülmektedir. Belki de ileride süpriz bir şekilde hamle yapacaktır ama şimdiden herhangi bir etkinliği olmadığı için, DP ve DYP’yi hesaba katmıyoruz.
O halde sonuç şu şekilde karşımıza çıkıyor;
Partiler |
Aldığı Oy / Üye Sayısı |
BDP |
64,77 |
MP |
35,39 |
MMP |
21,17 |
BBP |
16,72 |
HEPAR |
16,46 |
MHP |
15,36 |
CHP |
11,69 |
EMEP |
5,04 |
AKP |
2,84 |
SP |
2,49 |
LDP |
2,44 |
DSP |
1,00 |
Burada DSP’nin üye sayısı ile aldığı oyun atbaşı gitmesi kendi çapında tutarlı olduğunu ancak siyasi parti olarak halktan yeterince destek alamadığını gösteriyor.
Üye sayılarının etkilediği halk kitlelerine baktığmızda BDP’nin en etkili siyasi parti olduğu anlaşılıyor. Onu Millet Partisi, Milliyetçi Muhafazakar Parti, Büyük Birlik Partisi, Osman Pamukoğlu’nun Hak ve Eşitlik Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin izlediği görülüyor. Bu partilere baktığımızda şaşırtıcı bir biçimde şunu görüyoruz. Bu partilerin hepsi az ya da çok “milliyetçi/ulusalcı/vatansever/yurtsever” çizgisindeki partiler. Yani bu partilerin söylemleri halkta üye sayıları ile kıyaslanmayacak ölçüde yankı buluyor, etkili oluyor. Öte yandan siyasi partilerin amacı da kendi üye sayılarının dışındaki ortadaki yüzer-gezer oyları kazanabilmektir. Belki de bir bakış açısından bu siyasi partilerin bazılarının ülke seçim barajı nedeniyle meclise giremeseler bile kendi çaplarında başarılı oldukları söylenebilir.
Aslında elimizde 2011 yılının üye sayıları olsaydı daha güzel bir analiz yapabilirdik ama şimdi 2012 siyasi parti üye verileri ile 2011 seçimini karşılaştırarak biraz risk alıyoruz. Ancak yine de bir yaklaşım olarak önemli bir şeyler çıkartabiliriz sanırım.
Meclisteki partilere bakarsak AKP’nin etkileme oranı 2,84; CHP’nin 11,69, MHP’nin 15,36 ve BDP’nin 64,77 gibi bir katsayısı var.
AKP’nin başarısında iktidarda olması, elinde pek çok imkan olması ve bunu geniş kitlelerle paylaşması, sosyal yardımlaşmaya önem vermesi gibi etkenlerle ancak 2,84’lük bir katsayıya ulaşmış. Yani AKP sürekli üye sayısını artırmasa belki de bu kadar çok oy alamayacak.
BDP ise gerçekten çok ilginç. Üye sayısının kat be kat üzerinde oy alabiliyor. Bu da kendisinin izlediği akılcı seçim stratejisi ve tabanda oy potansiyeli olduğunu gösteriyor.
MHP ve CHP’nin de kamuoyunu etkileme gücü olarak hiç de yabana atılır bir potansiyeli olmadığı görülüyor.
Milliyetçi söylemin etkili bir oy potansiyeli çektiği ya da milliyetçi söylemin oy potansiyeli etkisinin çok fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım. Bu açıdan önümüzdeki seçimlerde Milliyetçi söylem üzerinde büyük bir yarış olacağını söylersek herhalde yanlış söylemeyiz.
AKP’yi iktidar olduğu için dışarıda tutarsak kitle partisi olarak en fazla oy potansiyeli olan partinin CHP olduğu görülüyor ama onun da oy potansiyelini bir türlü geliştiremediği ortaya çıkıyor. CHP, meclisteki muhalefet içinde en az seçmeni etkileyen parti durumunda.
Yaptığım projeksiyona göre CHP %10 yeni üye kazansa 1,1 milyonla oyu % 28,5’a; %20 yeni üye kazansa 2,2 milyon oyla da oyu %31’e yükseliyor. Yani CHP zaten mevcut durumda, “maksimum potansiyelinde” dersek yanlış söylemeyiz. Kanımca CHP'nin üye artışı ile birlikte yeni söylemler, yeni projeler geliştirmesi, halka yeni şeyler söylemesi gerekiyor.
AKP'nin başarısında da bu yenilikçi söylem var. Belki ilk başlarda bu yoktu ama şu anda “ilericiliğin liderliğini” AKP götürüyor dersek yanlış söylemeyiz. Aslında AKP'nin başarısında iyi incelenirse görülecektir ki bu “ülkesever” ve “yenilikçi” tutum vardır.
Yani CHP başarı istiyorsa hem “milliyetçi/yurtsever/vatansever/ulusalcı/ülkesever” söylemi hem de "yenilikçi" söylemi birlikte dile getirmesi gerekiyor. Geçenlerde Baykal, kendi meclis grubunda konuşurken çok isabetli bir şekilde bunu dile getirdi. “CHP hem ulusalcıdır hem de yenilikçidir” dedi. CHP’yi bir anlamda yine Baykal toparladı ve yeniden birleştirdi.
Aslında galiba “çoğunluk seçmen” de tüm siyasi partilerin bu yola girmesini, yani kendi değerlerini koruyarak, geliştirerek ülkenin gelişmesini, kalkınmasını istiyor gibi.