Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '18

 
Kategori
İlişkiler
 

"Ya Sonra" Demek Yasak!

 "Ne kadar şeffaf, erişilebilir, net, paylaşımcı ve çapına bakmadan sahip olduklarıyla mutlu olmayı bilen insan varsa, bilin ki bu son hallerine ulaşmasını sağlayan hiç de iyiliklerin olmadığı bol can kırıklı anıları vardır. "

 “Kadınların hislerini sömüren, kompleksli enerjisi düşük erkeklerdir. Hissizleşmeyi öğretirler. Can kırığı olurlar. Erkekleri hissizleştiren kadınlarsa, hisssizleştirilmiş, korkutulmuş öc alan kadınlardır. Bu durumda erkekler hep kötü müdür? Hayır? Bu bir döngü. O erkekleri yetiştirenler de kadınlardır ve o kadınları da yetiştiren erkeklerdir.” Kimseyi suçlamayın, yargılamayın. Bilmeniz gereken tek şey, yaşanan her şeyin birbirine varoluştan bağlı insan ruhlarının döngüsüdür ve her birimiz aslında bağımsız olarak kabullendiklerimizi yaşıyoruz. Tercihlerimiz bizi kurban ya da katil yapıyor. Hepimiz yarı kurban, yarı katiliz. 

 Gri, ulaşılmaz, huzursuz, tanımlanamaz şekilde karmaşık, bencil ve mutluluktan kaçan kendi kabuğunda, aman bana kimse zarar vermesin diyen bir sürü kusurlu insan ruhuna karşılık, gittikçe iyi olanlarını arttıran ruhlara da haksızlık etmeyin artık. Kısaca enkazdan çıktığı her halinden belli, ürkekçe aşka yaklaşmaya hazırlanan, duygusunu net bir şekilde ifade etme çabasında olan insanları hemen anlarsınız ve eğer aynı parlalellikte hassas bir duygu içerisinde değilseniz, bu hassasiyetten kendinize geçmişinizi arındıracak, intikam zaferi kazandıracak kurbanlar yaratmayınız. Ya yaklaşın ve bu yaklaşım dürüstçe temiz olsun ki birlikte arınıp mutlu olmanın yollarında güzel anılar biriktirin ya da egonuzu arındıramayacaksınız uzak durun...

 “Ölmeden önce yaşam var mı?” Sorunuzun karşılığı, önce yaşadığınızı hissetmek için anlarınızı kıymetlendiren insanlara hak ettiği gibi davranmanızı ve ruhunuza iyi gelen her neyse asla kaçmamanızı önerebilirim. He yok hala bir ceset olarak yaşamayı sürdürücem çünkü incinmekten korkuyorum, bu zırhların içinde mutluyum diyorsanız da hala yaşadığını hissetme çabasından vazgeçmeyen ruhlardan lütfen uzak durun.

 Dokunduğunuz ruhu yakıp acı verdikçe yaşamanız mümkün değil bilginiz olsun çünkü tüm bu eziyetleri yapabilmeniz için hala zihnin kölesi durumunda yaşamaktan uzaklaşıyorsunuz, haberiniz yok. Tüm davranışlarınızın sizin maruz kalacağınız davranış biçimleri olduğunu unutmayınız. Her insana temasınızda aranızdaki aynanın varlığını hissettiğiniz sürece tüm ilişkileriniz zarar görmeden, zarar vermeden yaşanacaktır. 

 Duygusal beyninizi aktive edin de dünya daha mutlu yaşanabilir hale gelsin. Net olun, zaten varoluştan bu yana dünya yeterince belirsiz ve karmaşık değil mi? Daha da zorlaştırmanın ne anlamı var? Boşu boşuna entrika üretimi için kendinizi yormayın.

  Sarılın. Sarılmak tüm anlatılamayanların fasiküller dolusu ansiklopedik anlatımıdır. İyileştiricidir. Bir çiçeğe, ağaca, kitaba, bir çift göze ve gülüşe, denize, martıların özgür çığlıklarına ya da sadece gök yüzüne hatta her sabah zemine değdiğinizde hissettiğiniz ayak tabanlarınıza bakın ve şükredin. Ya hiç birini göremez, hissedemez olsaydınız ne olurdu? Şükretmek için çok varlığımız varken şikayet ettiklerimizle sahip olduklarımızı değersizleştiriyoruz.

 Mesela aşktan kaçmayın. Ağlamaktan hatta gülmekten korkmayın. “Ya sonra” demeyin. Sonra zaten oluyor. "Sonra" diye dillendirdiğiniz korkularınızı zamanı geldiğinde yaşarken, yaşarsınız. "Yaşarken yaşarsınız" dedim evet cümle hatası yapmadım. Henüz yaşamadığınız hatta yaşayacağınızdan emin olmadığınız bir takım zihnin önünüze sunduğu negatif olumsuzluklar yüzünden, şimdi hissetmeniz gereken yaşamı unutmayın. Siz önce şimdinizi yaşamayı anlayın, hissedin ve yaşatın.

Sonrası yok. Şimdi var. 

 

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..