“Yürek yakan” patlama...

Bir süre önce (5 Eylül 2012’de) Afyonkarahisar’da, bir askeri mühimmat deposunda büyük bir infilak meydana geldi.

Sonrası yapılan açıklamalarda; yaralı askerlerden, etrafa saçılan mühimmattan ve olağan bir patlamadan söz edildi.

Ancak o gece tam olarak nelerin olduğunu kimse bilmiyordu. Ta ki ertesi gün olup, bitenler ayrıntılı ortaya çıkana kadar!

Olay hakkında yetkililerden de değerlendirmeler gelmeye başladı. İlk resmi açıklamayı Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu yaptı.

Anlattığına göre; depoda mühimmatın tasnifi esnasında bir kaza olmuştu. Birkaç yaralı asker vardı ve patlamanın terörle bir alakası yoktu.

Dahası böyle olayların Pakistan’da, Hindistan’da da meydana geldiğini ve yaşananların Takdir-İlahi olduğunu ifade etti.

Ertesi gün faciayı görenler, yapılan ilk açıklamaların ne kadar vasat ve gerçeklerden uzak olduğunun farkına vardılar.

Etrafa saçılmış mühimmatın beraberinde insan bedeninden parçalar ve tanınmaz halde, cansız bedenleriyle yerde yatan çok sayıda askerler...

İlk tespitlere göre 25 askerin hayatlarını yitirdikleri ve depodan kilometrelerce uzaklıkta dahi etrafa saçılmış mühimmatın olduğu görüldü.

Ölenlerin kimlik tespitinde zorlanan yetkililer, ancak DNA testi neticesinde cesetlerin sahiplerine verilebileceğini ifade ettiler.

Basın mensupları, olay yerinde incelemelerde bulunan Genel Kurmay Başkanı Özel’e, olaya dair görüş ve düşüncelerini sordular.

Özel: “Konuşmaya gerek yok, her şey ortada” diyerek olayda duyduğu üzüntüyü ve yaşadığı şaşkınlığı ifade etti.

Acımız büyük, kayıplarımız fazla. Şimdi hepimiz, bu “yürek yakan” patlamada hayatlarını yitiren gencecik evlatlarımızın yasını tutmaktayız.

Her şey bir yana, üzerinde durulması gereken; depodaki mühimmatın tasnifinde deneyimsiz erlerin görevlendirildiği iddiasıdır.

Şayet söylenenler doğruysa, (kimin, neden) bunları böyle (teknik bilgi gerektiren) sakıncalı bir işte görevlendirdiği soruları önem arz eder.

Aslında geçmişteki benzer olayların akıbetleri ve açıklama yapan bakanın ifadeleri pek iç açıcı ve ikna edici değil!

Muhtemelen biri çıkıp; “yapılan incelemelerde patlamada sorumluların kusuruna rastlanmamıştır.” diyerek, olayı geçiştirecek!

Umarım bu sefer yanılırız ve bu olayda hayatlarını yok yere kaybedenlerin başlarına gelenler, soruşturma neticesinde tam olarak ortaya çıkar.

Böylece gelecekte, benzer ihmallerden kaynaklanacak yeni faciaların önü, şimdiden alınmış olur.

Ve belki o zaman kamuoyu vicdanı nispeten rahatlar...