Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '08

 
Kategori
Öykü
 

1 Nisan Şakası

<ı>( Anılardan öyküler )

<ı>

İkinci Cihan Harbinin en civcivli günleriydi. Almanlar Avrupa’nın büyük bir kısmını işgal etmiş, Türkiye sınırlarına kadar gelmiş ve Rusya üzerine yürümüştü. Şekerin kilosu beş lira, gaz ve ekmek karneye bağlanmış, motorlu araçlar yok denecek kadar az olduğu için benzin sıkıntısı bilinmiyor. Devlet gücünün üstünde ve çok sayıda asker beslediği için tarım durmuş ve ülkede çok sıkıntılı günler başlamıştı.

Ailesi orta ve hatta ortanın da altında bir gelire sahipti. İki çocuk okutuyor, bir de askerdeki oğullarına para gönderiyorlardı.

Ortaokulu bitirdikten sonra kasabalarında lise olmadığı için, lise eğitimi görmek üzere, paralı yatılı olarak büyük bir şehre gitmişti. Ablası da aynı şehirde paralı yatılı Kız Öğretmen Okulundaydı. Bu eğitimi görmeleri için ailesi bazı tarlalarını satmak zorunda kalmışlardı.

Fazla harçlıkları olmadığı için Cumartesi ve Pazar günleri dışarı çıkmazlar ya abla kardeşini ya da kardeş ablasını ziyaretle yetinirdi.

Bir Pazar günü ablasını ziyarete giden kardeş; kapıcı odasına girdiğinde, 8-9 yaşlarında bir kız çocuğuna rastladı. Bu kız delikanlıya dikkatle baktıktan sonra, koşarak okula gitti ve biraz sonra delikanlının ablası kapıcı odasına gelerek hasret giderdiler.

Kapıcı odasında 8-9 yaşlarındaki kız çocuğu; kapıcının kızıydı ve delikanlıyı ilk defa görüyordu. Delikanlının ablasına benzerliğini görmüş ve koşarak ablayı bulmuş ve <ı>(Kız kıııız! Kapıda bi oğlan var tıpkı sana benziyor. Gel bi gör hele. ) demiş, abla da kardeşinin geldiğini anlayarak koşup gelmişti.

O yıl sıkıntılı da olsa okullarına devam ettiler ve başarıyla bir üst sınıfa geçtiler ama hikâyemizin kahramanının içi içine sığmıyordu. Tatil boyunca ailesine yük olmamak için kasabalarına yakın olan kömür işletmelerinde çalışmaya gitti.

Orada kendisine ekmek dağıtımı ve ay sonunda parasının toplanması görevi verilmişti. Bir gün bir Fransız mühendisin evinden para almaya gittiğinde Fransız’ın Hanımı borçlarının ne kadar olduğunu anlayamadı. Bunun üzerine delikanlı Fransızca olarak rakamı söyledi. Bunu duyan Madame şaşkınlıkla

- Deux cent quarante deux?

- Qui Madame

- Janiiiiin Janiiin viens ici Janin.

Fransız mühendisin 14-15 yaşlarında Janin adında, çok güzel bir kızı vardı. Janin koştu geldi.

- Ce garcon parle en francais

Janin de bu duruma şaşırıp kaldı ve delikanlıya bir şeyler söyledi.

Delikanlının Fransızcası onu anlayabilecek derecede yeterli değildi. Cevap veremedi ama 242 kuruşunu alıp oradan ayrıldı. Gözü de arkada kalmıştı. Daha sonra o kızı görebilmek için sık sık oralarda dolaşıp dolaşmadığı ya da ekmek lazım mı diye sorup sormadığı bilinmiyor.

Hikâyemizin kahramanı yaz tatili boyunca hem kömür işletmelerinde çalıştı, hem de Milli Savunma Bakanlığının uzman çavuş yetiştirmek üzere; parasız yatılı sınavlarına hazırlandı ve bu sınavları kazanarak bir başka büyük şehirde parasız yatılı eğitim almaya başladı.

Buradaki okulun yatakhanesi; büyük bir salonun ortası koridor, iki yanına altlı üstlü ranzalar konmuş 40 kişilik bir yatakhaneydi. Nöbetçi öğretmen her sabah elinde bir sopa ile yatakhaneye girer ve uyumakta olan öğrencilerin ranzalarına vurarak onları uyandırırdı.

1 Nisan 1946 günü hikâyemizin kahramanı erkenden kalkıp yatağının içine iki tane yastık koyarak nöbetçi öğretmeni beklemeye başladı.

Nöbetçi öğretmen salonun kapısından elindeki sopa ile tek tek ranzalara vurarak uyuyanları uyandırmaya başladı.

Tam kahramanımızın yanına yaklaştığı sırada karamanımız

- Kalk lan nöbetçi öğretmen geliyor. Hadi kalk

- Kim o yatan?

Ranzaya tak tak tak vuruşlar ama yatan kişide hareket yok.

Nöbetçi öğretmen hırsla yatağın örtüsünü kaldırdığında içine konmuş iki yastığı görünce:

- Kim bu terbiyesizliği yapan?

- Kusura bakmayın hocam bu gün 1 Nisan!

Nöbetçi öğretmen söyleyecek bir söz bulamamıştı. 23 Mayıs 2008

 
Toplam blog
: 104
: 722
Kayıt tarihi
: 11.04.07
 
 

6 Mayıs 1927 Simav doğumlu, İstanbul Yıldız Teknik Okulu’nun ( Bu günkü Yıldız Üniversitesi) son sın..