Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

11 Mart Pazar

11 Mart Pazar
 

844 MİLYARI 4 YILDA BATIRDI (Akşam)

TALİHSİZ HAYRİ (Takvim)

Son zamanlarda hiç çalışmadan, uğaşmadan para kazanmak, birçok kimsenin hayali. O yüzden loto bayileri önünde kuyruklar uzuyor da uzuyor. Ah, bana bir çıksa ben ne yapacağımı biliyorum der çoğu insan. Aslında hiç de bilmez. Çünkü para yönetmek dışarıdan göründüğü gibi o kadar kolay bir şey değil.

İşte bunun en canlı örneği:

25 Ocak 2003’teki loto çekilişinde kuponuna 7 29 31 32 39 47 sayılarını yazan Ordu Perşembe Ziraat Bankası çaycısı Hayri Kaya, tek başına 6 bilip 844 milyar lira kazandığında. başına gelecek hiçbir şeyden haberi yoktu. Hayallerine kavuşmanın sevinciyle kim bilir ne ümitler besliyordu.

Önce eşin dostun ihtiyacını gördü. Üç isteyene beş, beş isteyene on verdi. Kendine de bir jip aldı. Tanımadığı insanlarla ortak iş yaptı. Dolandırıcılara yem oldu. Verdiği senetleri alıp yırtmayınca ikinci kez ödemek zorunda kaldı. Ödeyemedi, hapis yattı. Evi de elden gitti.

Dört yılın sonunda kazandığı paradan eser kalmadı. Üstelik 200 Milyar borcu var. Sadece ders aldı kendince… Bilmediğin işe girmeyeceksin arkadaş…

NÜKLEER SANTRALA İHTİYACIMIZ YOK (Birgün)

Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan bilim insanları nükleer santral karşıtı bir bildirge üzerinde uzlaştı. Üzerinde uzlaşılan metin İstanbul, Ankara ve İzmir'de yapılan toplantılarla kamuoyuna duyuruldu.

Toplantılarda, şu değerlendirmeler yapıldı:

· Küresel ısınmanın çözümü diye nükleer santral yatırımı yapmak yağmurdan kaçarken bataklığa saplanmaktır.

· Nükleer santrallar, hiçbir ülkede sigorta şirketlerince sigortalanmaz. Çünkü bir nükleer kaza sonucunda oluşacak ve kuşaklar boyu sürecek, Çernobil felaketinde olduğu gibi birkaç ülkenin ekolojik felaket bölgesi ilan edilmesine neden olabilecek insan ve çevre sağlığı kayıplarının maddi ve manevi boyutu, tahmin edilemeyecek ve karşılanamayacak ölçüde büyük olabilir.

· Nükleer santralların kaza ve düşmanca saldırılara maruz kalma riskleri ülkemiz için daha fazladır.

· Radyosyonlu atıkları tehlikesiz olarak yöneten bir teknoloji henüz geliştirilememiştir.

· Ülkemizde bol, yeterli, ucuz, temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları vardır. Bunların değerlendirilmesi gerekir.

· Ülkemiz, imzaladığı uluslararası anlaşmalarla, nükleer silah yapmayacağını kabul etmiştir. Bu nedenle Türkiye'ye nükleer santral yapma gerekçelerinden birisi nükleer silah üretmek olamaz. Üstelik, nükleer santral ve nükleer bomba yapma teknolojisini oluşturacak doğal bir sanayi süreci ülkemizde oluşmamıştır.

PKK'NIN ZERDÜŞT OYUNU (Bugün)

Türkler’le Kürtler arasındaki en büyük çimento olan Müslümanlık bağını koparmaya çalışan PKK, Zerdüştlük propagandası yapıyor ve propagandanın etkisini artırmak için Zerdüşt'ün Kürt olduğu iddiası yayılıyor

Son yıllarda başta PKK olmak üzere, bölücü ve ayrılıkçı grupların Kürt vatandaşlar üzerinde uygulamaya çalıştığı bir proje dikkat çekiyor. Marksist felsefeye dayalı bölücü örgüt, Kürt vatandaşların Türkler’le olan en büyük bağını zayıflatmak için Zerdüştlük propagandası yapıyor. PKK ve bölücü gruplar, iddialarını etkileyici kılabilmek için ise ateşi kutsal sayan Zerdüşt'ün Kürt olduğunu iddia ediyor. Kürtçü yayın yapan internet siteleri ve yayın organları son dönemde giderek artan bir şekilde Zerdüştlük propagandası yapılıyor. Kürt olduğunu iddia ettikleri Zerdüşt'le ilgili kitaplar ve makaleler yazıyor, şarkılar besteliyorlar. 'Zerdüşt' serisi albümleriyle tanınan Reşo da bunlardan biri. Kürt vatandaşlar arasında yaygınlaştırılmaya çalışılan Zerdüştlükle ile ilgili ilk sonuçlar 2006'da PKK militanları arasında yapılan bir anketle ortaya çıktı. Grupların niyetini deşifre eder nitelikteki anket, terör örgütüne yakınlığıyla bilinen 'Ülkede Özgür Gündem' gazetesinde 30 Ocak 2006'da 'Dağda Lopez dinleniyor, Orhan Pamuk okunuyor' başlığıyla yayınlandı. Fırat Haber Ajansı kaynaklı haberde Türkiye, İran ve Irak'taki 300 PKK militanına yöneltilen "En çok beğendiğiniz dini önder kim?' sorusuna yüzde 34 oranında 'Zerdüşt' cevabı verildiği belirtildi. Ankette, 'Hz. İsa' seçeneği Zerdüşt'le aynı oranda destek görürken, ölülere tapınılan bir inancın kurucusu olan Mani yüzde 11'le üçüncü sırada, Hz. Muhammed ise yüzde 10'la dördüncü sırada yer aldı.

PKK'nın oyununu Bugün'e anlatan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır eski milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, Kürtler üzerinde hesap yapan emperyalist güçler her şeyden önce Kürtler’in Müslüman kimliklerini tahrip etmek için operasyon gerçekleştiriyorlar. Kuzey Irak’ta ciddi misyonerlik faaliyeti var. Kuzey Irak'ta 100'e yakın kilise örgütüyle organize bir şekilde Hıristiyanlık propagandası yapıyor" diye konuştu. Kürtler'in en bariz özelliklerinden birisi nin Müslüman yapıları olduğunun altını çizen Hatipoğlu, "Bu hassasiyet ortadan kalkınca, Ortadoğu'da Müslüman olmayan yeni bir yapılanma oluşur. Yahudi İsrail ve Hırıstiyan Ermenistan'dan sonra Müslüman olmayan yeni yapılanma ortaya çıkar. İslami hassasiyet ortadan kaldırılınca Kürtler asimile edilebilecek bir topluluk haline gelir" dedi. Türkiye Kürtleri'nin Türkler'le entegrasyon çok güçlü olduğunu hatırlatan Hatipoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim en büyük ortak paydamız İslam. Bu hassasiyeti ortadan kaldırmaya çalışmak Türkiye'nin bütünlüğünü yıkmaya çalışmakla eş anlamlı. Türkiye Kürtleri, Türkler'le savaşmamış bir kitledir."

KUZEY IRAK’TA HER ÖNLEM ALINIR (Cumhuriyet)

GEREKTİĞİ ANDA IRAK’A GİRERİZ (Gözcü)

Yaklaşan Nevruz kutlamaları öncesinde Diyarbakır’a giden Kara Kuvvetleri komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kuzey Irak’ta çoğu sınıra yakın 3.500’den fazla terörist bulunduğuna dikkat çekti.

Sınır ötesi harekât konusuna da değinen Başbuğ, Türkiye’de yaşanan terör olaylarının Iraktaki gelişmelerden doğrudan etkilendiğini söyledi.

Türkiye’nin çıkarlarının Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından geçtiğini belirten Başbuğ, Askeri ihtiyaçlar gerektirdiği zaman Anayasa ve uluslar arası hukuk kuralları çerçevesinde Türkiye, Kuzey Iraktaki bölücü terör örgütüne karşı öngörebileceği her türlü tedbiri alır dedi.

Bölücü terör örgütünün amacına ulaşma şansı olmadığını vurgulayan İlker Başbuğ, teröristler için tek çıkar yolun teslim olmak olduğunu belirtti.

KIRMIZI KİLOTUN ESRARI (Güneş)

CİNAYETİN SIRRI KOMBİNEZONDA (Hürriyet)

GARSONİYERDE AŞK CİNAYETİ (Star)

İzmir'de boğazı kesilerek katledilen evli bir işadamının cesedi, üzerinde kadın iç çamaşırları ile bulundu. İzmir'de oto yıkama tesisleri ve yeddiemin depoları bulunan S.K.M.'nin eve gelmemesinden şüphelenen doktor eşi, durumu polise bildirdi. Polis S.K.M.'nin bir akrabası adına kiraladığı Buca'daki evin kapısını çilingire açtırarak içeri girdi.

Polis evde S.K.M.'nin boğazı kesilmiş ve defalarca bıçaklanmış cesediyle karşılaştı. Üzerinde bulunan kombinezon ve kırmızı kadın iç çamaşırları cinayeti daha da esrarengiz hale getirdi. Ceset, tecavüz incelemesi için adli tıbba gönderildi.

Dairede kadın peruğu ve porno CD’ler de bulundu. Akıllara seks cinayeti geldi. Polis cinayetin sapık bir ilişki yüzünden işlenmiş olabileceği gibi, işadamının intikam için öldürülüp, daha sonra üzerine kadın çamaşırları giydirilmiş olabileceğini açıkladı. Yakınları S.K.M.'nin farklı cinsel eğilimi olmadığını söylediler. Cinayetin sırrını adli tıp kurumundan gelecek tecavüz raporu çözecek.

YA SAADET YA FELAKET (Milli Gazete)

Acz ve gaflet içindeki AKP hükümetinin ülkeyi adım adım kaosa sürüklediğini söyleyen Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, “Milletimiz bu kadar musibetle karşılaştıktan sonra önümüzdeki seçimde Saadet ile felâket arasında doğru tercihi yapacaktır” dedi.

Ankara’da düzenlenen İl Başkanları Toplantısında konuşan Kutan, 28 Şubat sonucunda Türkiye’nin en büyük tarihî soygunu yaşadığını kaydetti. 50 milyar doların bankalarda hortumlandığını hatırlatan Saadet Lideri, “Bu olayların ardından millî, mânevî ve ahlâkî değerlerimizde korkunç bir tahribat başladı. Şiddet içeren suçlar, fuhuş, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı sürekli arttı” diyerek tehlikelerin büyüklüğüne dikkat çekti.

Kutan, dış politikanın bütünüyle ABD, İsrail ve AB’ye bağımlı hale getirildiğini, işbaşındaki AKP hükümeti döneminde ise bağımlılığın daha da arttığını söyledi. Bu tehlikeli gidişten kurtulmak için milletin önünde en geç Kasım 2007’de yapılacak genel seçim olduğunu belirten Saadet Partisi Genel Başkanı Kutan, “Artık mızrak çuvala sığmıyor. Millet sağcı, solcu, muhafazakâr gibi sıfatlara değil, icraata bakıyor” diye konuştu.

VURGUN DEĞİL CİNAYET (Milliyet)

Hastanelerde kullanım süresi geçtiği için çöp konteynerlerine atılan veya bir kısmı kullanılan ilaçları piyasaya süren bir şebekenin kanser ve diyaliz ilaçlarının bile sahtesini yaptığı ortaya çıktı. Şebekenin içinde eczacılar ve ecza deposu sahipleri de bulunuyor. Altı ilde düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı 50’ye yükseldi.

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy’un, bayat ve sahte ilacın insanı öldürebileceğini belirtmesi, insan sağlığını hiçe sayan ilaç vurgununun, vurgundan çok bir cinayet olduğunu akla getiriyor.

TÜRKİYE’NİN HALİ (Posta)

Adalet Bakanlığının 385 zabıt katibi almak için 5 kentte açtığı sınava, üniversite mezunu 22 bin kişi başvurdu. Sınavı kazanıp mahkemelerde zabıt katibi olarak işe başlayacaklara 650 lira maaş verilecek.

Öte yandan Almanya’da iki üniversite bitiren, iki dil bilen ve yurt dışında bankalarda çalışan bir vatandaş, Türkiye’de iş bulamayınca minibüs şoförü oldu.

HRİSTO’YU GÖREN VAR MI? (Radikal)

Kıbrıs Barış Harekâtında yaralanan ve tedavi için Türkiye’ye gönderildiği belirlenen ve kendisinden 33 yıldır sağlıklı haber alınamayan Hristo’yla ilgili bu haberi daha önce sizlere sunmuştum.

SÜRPRİZ OLABİLİR (Sabah, Star, Türkiye, Yeni Şafak ve Zaman)

Hayatımız sürprizlerle dolu diyen Başbakan Erdoğan, Türkmenistan gezisi sırasında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

İşte başbakana sorulan sorular ve cevapları…

- Önümüzdeki hafta başbakanlık görevinde 4 yılınız doluyor.
- Evet, 15 Mart'ta dolacak...
- Bu 4 yılda istediğiniz sonucu alamadığınız, içinizde ukte kalan ne var?
- Başarılı, istikrarlı ve hedefe yönelik bir dönem geçirdik. Ancak olumlu bir gidiş olmasına rağmen, işsizlikte istediğimiz kadar mesafe alamadık. Bir puan düşürdük ama yeterli değil. Gerçi tarımdan hizmet ve sanayi sektörlerine geçiş var. Bu da kayıtdışını azalmayı, kayıt altına almayı sağlıyor. İkinci sorunumuz ise cari açık...
- Cari açık yüzünden küresel dalgalanmalardan daha çok etkileniyoruz.
- Olabilir ama ABD'nin, Japonya'nın cari açığı bizde yok. Tabii bizim ekonomimiz daha küçük.
(Erdoğan bu arada Türk parasının değer kazanmasından kaygılanmadığını, hatta bu sayede devletin "Oturduğu yerden" para kazandığını belirtti.)

Daha sonra konuyu, net bir yanıt alamayacağımızı bile bile ama şansımızı zorlamak için, artık neredeyse 5 hafta kalmış olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine getirdik:
- Kamuoyu anketleri yaptırıyorsunuz. AK Parti'nin sizin genel başkanlığınızda ve başka bir ismin liderliğinde seçime girmesi seçeneklerine göre, oy farklılıkları görüyor musunuz?
- İnanın, biz anketlerde öyle bir soruyu sormuyoruz. Şu anda onu sormak gereksiz. Mayıs'tan sonraki tabloya bakılır. Oy kaybetmek, kazanmak meselesini en iyi örgüt bilir.
- Ama örgüte sorulursa, hiçbiri liderine "Sen Çankaya'ya çıkma" demez ki
- Yok, öyle değil, var. Kişisel mektup yazanlar bile oluyor. "Orası için sen layıksın ama bir 5 yıl daha Başbakan kal" diyenler çıkıyor.
- Peki, bir sürpriz olabilir mi?
- Bizim hayatımız sürprizlerle doludur. Olabilir!
İster "Kapıyı aralık bırakma" olarak yorumlayın, ister "Niyetini karartma..." Ancak biz Erdoğan'ın henüz kesin kararını vermediği, vermişse bile artılarını ve eksilerini tartmaya devam ettiği izlenimini edindik.

VARSA ADAYIN AÇIKLA (Vakit)

Başbakan Recep Tayip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a, Partimizin ilke kararı var, biz adayların belirlenmeye başladığı güne kadar herhangi bir isim çıkarmayacağız. Sen adayın varsa açıkla, kendine güveniyorsan aday ol, sen kendin aday çıkarmıyorsun, bizden aday istiyorsun, biz bu tuzağa düşmeyiz, dedi.

KORKU KENTİ (Vatan)

12 yılda 320 otobüs molotoflu saldırıya uğradı; son 2.5 ayda 11 otobüs yakıldı. Geçen yıl 3 yolcu hayatını kaybetti. Tüm bunların üzerine İETT otobüsleri, hava karardıktan sonra bazı mahallelere girmemeye başladı.

Kapkaç, gasp gibi adi suçlar hayatı zehir ederken, PKK terörü de varoşları girilmez gettolar haline getirdi. Cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi talebiyle 1996 yılında yapılan ölüm oruçları sürecinde başlayan otobüslere yönelik terör saldırıları sonucu, İstanbul’da son 12 yıl içinde tam 320 İETT otobüsü molotof kokteyllerinin hedefi oldu. 2007’nin başından bu yana otobüslere 11 saldırı gerçekleşti. Son iki haftada ise 6 otobüs yakıldı.

Bu saldırıların artması, İETT Genel Müdürlüğü’nü de harekete geçirdi. Müdürlük, saldırıların yoğunlaştığı bölgelere sefer yapan şoförleri, hava karardıktan sonra daha dikkatli olmaları için uyardı. Otobüslerin saldırıya uğradığı Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi, Okmeydanı Şark Kahvesi ve civarı, Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi, Küçükçekmece Şahintepesi ve Altınşehir, Söğütlüçeşme’nin varoşları, Kağıthane Nurtepe ve Sarıgazi, İETT’nin, “kırmızı bölgeleri” olarak belirlendi. Artık otobüsler, akşam 18:00’den sonra belirlenen mahallelerin girişlerine kadar sefer yapıyor ve içerilere ilerlemeden geri dönüyor.

İETT yetkilileri, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın geçen yıl otobüslere sivil polis konulacağını açıklamasına rağmen bu uygulamanın hayata geçirilmediğini belirterek, “sivil polislerin, belediye otobüslerine binmesi saldırganlar üzerinde caydırıcı bir etki yaratabilir” dedi.

BÖYLE DEMOKRASİ OLMAZ (Yeni Asya)

Andıç tartışmalarını değerlendiren Savunma dergisi Jane’s Defense Weekly’nin Türkiye temsilcisi ve savunma uzmanı Lale Sarıibrahimoğlu “Demokrasilerde Genelkurmay Basın’la bu kadar iç içe olmaz. Siyasî amaçlı demeç vermez. Ama benim yıllardır gördüğüm, Genelkurmay askerî işleyişle, yani aslî işiyle ilgili demeç vermiyor, siyaset yapıyor” dedi. Sarıibrahimoğlu, Genelkurmay’ın siyasî konularda basını etkilemek için demeç verip brifing düzenlemesini eleştirdi.

Sarıibrahimoğlu, “demokrasilerde askerler basın sözcülüğü aracılığıyla askeriyeyi ilgilendiren, ülke savunmasıyla ilgili konularda bilgi verirler. Ama sorun tam da burada. Gazeteciler de buna ortak oluyor. Olmasalar asker buna cesaret bulamaz. Basın ses çıkarmadıkça, birtakım kurumlar durumdan vazife çıkarıyor.” Dedi.

Sarıibrahimoğlu, Batı ülkelerinde akreditasyon uygulamasının olmadığına dikkat çekerek akreditasyonun ucube bir şey olduğunu ifade etti.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..