Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '16

 
Kategori
Tarih
 

12 bin yıl zaman derinliğinde yaşamış insanlar 'Türkler'

12 bin yıl zaman derinliğinde yaşamış insanlar 'Türkler'
 

TÜRKLER


Dünyanın birçok yerinde Türklerin ayak izleri var.
 
Yurt dışına gidenler hele de orada uzun kalanlar bilirler ki, Türk’üz dediğimiz zaman karşı taraf durur, sizi süzer, inceler çok iyi biliyormuş gibi, Türk’e benzemediğinizi söyler, Türkler’le ilgili bir iki yanlış bilgisini aktarmaya çalışır. Oysa bilmez ki kendi kökenlerinin de bile Türklük vardır.
 
Dünyanın neresine giderseniz gidin, eskileri araştırın, eski yazıtları inceleyenlerin eserlerini okuyun, yâda bu işin uzmanlarını dinleyin mutlaka Türk kelimesine rastlayacaksınızdır.
 
Çünkü Türkler Dünya Tarihi üzerinde hep olmuşlardır.
 
Çoook eski zamanlarda dünyanın büyük bir bölümünde yaşamışlardır.
 
Birçok medeniyetin ilk ışıklarını dünyaya saçmışlardır.
 
Yazmış ve okumuşlardır.
 
Birçok insanın dünyadan bir haber yaşadığı zamanlarda onlar alfabetik yazıyı, hatta matbaayı bulmuşlardır. Yazmışlar, kitabelere işlemişler, anıtları ileriki kuşaklar için özenerek bezemişler.
 
Birçok medeniyet onlardan sonra kendi buluşları sanarak yaptıklarının ilk olduklarını söylemişler oysa eski Türk’lerin yazıtlarında onların asırlar önce Türkler tarafından bulunduğunu, kullanıldığını öğrenmişlerdir.
 
Bugün Türkleri bilmek istedim.
 
Bilmez miyim elbette bilirim ama bu konuda araştırmalar yapan, zamanını ve ömrünü Türkler adına incelemeler yaparak geçirenlerin yazılarından edindiklerimi aktarmak istedim sizlere. Birlikte okuyalım, öğrenelim.
 
Eskilere gidelim hep birlikte, çoook eskilere.
 
Sonra gideceğimiz yerlerin sınırlarını çizelim yine hep birlikte yapalım ve diyelim ki,
 
GÜYENDE HİMALİYE DAĞLARI,
 
KUZEYDE KUZEY BUZ DENİZİ,
 
DOĞUDA KARE DENİZİ,
 
BATIDA BALKANLARI…
 
Buraları gözümüzün önüne dünya haritasında getirdik mi, getirdik.
 
Devam ediyoruz ve diyorlar ki, (burası bir hayli önemli)
 
Asya ve Avrupa kıtalarının yani Avrasya olarak adlandırdığımız karanın milyonlarca kilometre karelik topraklarında, son buzul çağının sona erdiği 12 bin yıl zaman derinliğinde yaşamış insanlar var.
 
KİM BU İNSANLAR?
 
ONLAR TÜRK
 
Onlar Türk olarak adlandırılmışlar.
 
Konuştukları dil de Türkçe olarak bilinmiş.
 
Yani dilimiz.
 
Bunlar nasıl bilinmiş, nereden öğrenilmiş diye sorduğumuza bilenler diyorlar ki, bakınız Orhun Abidelerine.
 
Onlar nerede?
 
Türkistan’da…
 
Üstelik eski Türkçe yazıt ile yazılmış.
 
Bu insanlar neden kendilerine Türk demişlerdir? Türk kelimesi ne anlama gelmektedir? Bunu, eski Türkçe yazıt olan ve edebi bir dille yazılan Türkistan’daki Orhun Abidelerinden öğreniyoruz.
 
Ne yazıyor orada diye meraklanıyoruz haliyle, orada diyor ki,
 
“Türk Oğuz Beyleri, Kavmi, işitin. Yukarıda gök basmasa (çökmedikçe), aşağıda yer delinmese (delinmedikçe) Türk Milleti ülkeni, töreni kim bozar”
 
Okuduğum bir yerden size hemen aktaracağım ikinci bilgi de bir hayli enteresan, diyor ki,
 
Fin Uygur Derneği Coğrafya Cemiyetinin 1890 yılında yayınladığı, Orhun yazıtlarının ilk çözümünü kapsayan, tahrif edilmemiş, aslına en uygun olan “Fin Atlası” kitabında birinci taş, doğu yüzü 38. satırda “Ökük Türök” yani “Rabbani Türük “, “Tanrı Türü” denilmektedir.
 
Türk adı ile ilgili bir başka yerlerde de şunlar yazmaktadır.
 
Türk kelimesi ilk olarak Göktürk Devleti vasıtasıyla bir devletin adı olur ve bu devlete mensubiyeti bildirir.
 
Türk adının bilim çevrelerince kabul edilen ilk kullanım 1. yüzyılda Pomponius Mela ve Plinius adlı Romalı tarihçilerce kaydedilmiştir. 
 
Azak'ın doğusunda yaşayan insanlar Turcae/Tyrcae adı ile kayda geçmiştir.
 
"Türk" (veya Türük, Török, Törk) adı Türkçe belgelerde ilk defa Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında  (Türük) veya (Türk) (Kök Türük) şeklinde geçer.
 
Bir başka bilgi de şöyle der,
 
Türklerin Orhun Yazıtlarından önceki binlerce yıllık tarihinde, Asya’nın milyonlarca kilometre kare topraklarına yayılmış oldukları da biliniyormuş.
 
Biraz da Buzul Çağından söz etmek gerekir çünkü bağlantıları var.
 
Buzul dönemi 74 bin yıl önce başlamış, bugün Almanya’nın Berlin şehrine kadar uzanmış, 12 bin yıl önce sona ermiş,
 
Dünya ısısı 4-5 C° artmaya başlamış.
 
Isı artınca haliyle buzullar erimiş,
 
Şiddetli yağmurlar başlamış,
 
Deniz ve göllerdeki su seviyesi 125 metre kadar yükselmiş.
 
İklim değişikliği nedeni ile akarsular, su havzaları, göller, iç denizler meydana gelmiş.
 
Bundan sonra olanlar da önemli.
 
Asya kıtasının ortasında Baykal ve Balkaş, Issık göllerini, Ala Tau (Tanrı dağlarını) ve en eski yerleşim bölgesi olan Yedi Su’yu da içine alıp kucaklayan ve Hazar Denizine kadar uzanan bugünkü Altay, Tuva, Kazakistan ve Kırgızistan toprakları, ilk yazının ortaya çıktığı yerlermiş.
 
Burada uzun bir yazıyı aktaracağım.
 
Mağara resimleri ve Sıntaşlar’dan (anlam ifade eden heykelcik) piktogramlar (resim vasıtası ile düşünceyi belirten yazı)
 
20.000 yıl önce, petroglifler (Kaya resimlerinin değişmiş ve yazılardaki sembol şekillere dönüşmüş biçimi )
 
15.000 yıl önce, tamgalar (ilk harf sembolleri)
 
10.000 yıl önce, harfler ve sonunda alfabeye geçişin dünyada ilk örneklerinin olduğu yer Türkistan topraklarıymış.
 
TÜRKLERİN ANADOLU’YA GELİŞLERİ…
 
Anadolu topraklarının 7000 yıllık sahibinin Türk’ler olduğu, köklü medeniyete sahip olan Türkler ’in, Orta Asya’dan Avrupa ve Anadolu’ ya, bir kısmı yine Avrupa’dan tekrar Anadolu’ya geldikleri bilinmekteymiş.
 
Türkler yaşadıkları yerlerde birçok izle bırakmışlar. Örneğin,
 
İsveç, Norveç, Danimarka, Almanya, İsviçre, Romanya, Fransa gibi coğrafyalarda, bırakmış oldukları birçok tarihi eserlerde yer alan yazıların okunmasından biliniyormuş.
 
Erken Türkler ’in de Milattan önce Anadolu’da yaşamış ve çok gelişmiş kültürleri ile çevrelerindeki insanlara medeniyet aşılamış bir topluluk olan ve bugün “Frigler” olarak adlandırılanlarmış. Hatta Afyon, Eskişehir, Ankara, Uşak çevrelerinde birçok eserleri hala ayaktaymış.
 
Bir örnek, Eskişehir’deki Han Kazası Yazılıkaya Köyündeki Yazılıkaya anıtıymış.
 
Önemli bir bilgi, aynen aktaracağım. Bu kadar önemli konularda yorum yapmak, yâda özetlemek yerine doğru yazılanı aktarmak bana göre daha doğru.
 
Etrüskçeye benzeyen Erken Türkçe ile yazılan Yazılıkaya Yazıtı 1965 yılında Etrüsk yazıtlarını okuyup 1970 yılında “Proto-Türkçe Yazıtlar” adlı kitabını yayınlayan Sn. Kazım Mirşan tarafından 1994 yılında okunmuştur.
 
Dünyanın birçok yerinde Türklerin ayak izleri var.
 
Bıraktıkları eserler hala ayakta ve yazıtlardan okunanlar bir hayli gurur verici.
 
Bütün bunları yazdıktan sonra, yine araştırdığım onca bu konuyla ilgili yazılardan edindiğime göre bir sıralama yaptığımızda da içimiz coşkuyla doluyor.
 
Ne kadar güzel diyoruz ve gururlanıyoruz.  Nasıl keyiflenmeyelim.
 
İlk Alfabetik yazıyı Türk’ler bulmuş. Bence bu insanlığa atılan en büyük adımlardan biri…
 
Dünyadaki ilk takvim 12 Hayvanlı Türk Takvimi…
 
İlk devletleri Türkler kurmuş. Yani ilk Ödüsleri…
 
Daha o kadar çok buldukları var ki,
 
Pusulayı,
 
Anahtarı,
 
Saati,
 
Kâğıdı,
 
Matbaayı Türkler bulmuşlar.
 
Düşünebiliyor musunuz?
 
Avrupa medeniyetinin temelini oluşturan Etrüskler Türk’leriymiş.
 
Ne diyelim.
 
Muhteşem, muhteşem, muhteşem…
 
Nazan Şara Şatana
 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....