Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '14

 
Kategori
Tarih
 

12 Eylül'ün bilançosu. Yeniden Siyaset ve Turgut Özal dönemi.

12 Eylül'ün bilançosu. Yeniden Siyaset ve Turgut Özal dönemi.
 

*12 Eylül'ün bilançosu.

Bilanço demokrasiye son vermek için nelerin göze alınabileceğini göstermektedir. Önce rakamlara bakalım. 12 Eylül sürecinde:

-650 bin kişi göz altına alındı.

-1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

-Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

-7 bin kişi için idam cezası istendi.

-517 kişiye idam cezası verildi.

-50 kişi asıldı.

-388 bin kişiye pasaport verilmedi.

-30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.

-14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

-30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.

-300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

-171 kişinin işkenceden öldüğü belirlendi.

-937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

-23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

-400 gazeteci için toplam 4000 yıl hapis istendi.

-Gazetecilere 3 bin 325 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

-Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

-Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

Yukarıdaki rakamlar TBMM'nin resmi internet sitesinden," Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu" sonuç raporundan, komisyonun kurulması için verilen önergeden alınmıştır.

Raporun metni bu rakamları sanki dillendirmekte, ne anlama geldiğini açıklamaktadır. Rapora göre:

"12 Eylül 1980 darbesi, etkisi hala süren, şimdiki siyasal ve toplumsal durumumuzu şekillendiren tam bir milattır. 12 Eylül 1980 darbesi Türk siyasal sisteminin üzerinden silindir gibi geçmiş, sadece siyaseti değil tüm toplumsal dokuyu ortadan kaldırmıştır."

"Toplumsal adına ne varsa tırpanlayan 12 Eylül darbesinin sosyo-psikolojik yapımızda hala süren etkisi, toplumumuzu siyasi bir formasyon olmaktan çıkarıp, adeta pelteleştirmesidir. Siyasetle, kendini yönetme biçimiyle ilgilenmeyen, sadece günlük maişet derdine düşen bir toplum; doğal yapısında var olan, yani özel bir çaba gerektirmeksizin, gündelik hayatın içinde kendiliğinden oluşan öbekleşmeleri bile korkarak yapan ama bunun dışında örgütlenemeyen, karar alma süreçlerine katılamayan bir toplum...Böyle bir toplumun darbeler sona ermiş olsa bile kendine gelebilmesinin çok zaman alacağı aşikardır. Darbeciler toplumun sadece şimdisini değil, geleceğini de muhasara alına almışlardır."

12 Eylül, bütün totaliter rejimler gibi, halkın kendi yönetimi üzerinde söz sahibi olmadığı bir rejim yaratmak istemiştir  Raporda da belirtildiği gibi toplumun sadece bu gününü değil, geleceğini de kendi anlayışına göre şekillendirmeyi hedeflemiştir. Bunda da başarılı olmuştur. Toplumun aklını ve vicdanını zincire vurarak atıl hale getirmiş, siyasal bilincinin gelişmesini durdurmuştur.

12 Eylül'ün siyasi mirası 1982 Anayasası halen yürürlüktedir. Görünüşte herkesin karşı olduğu, eleştirdiği bir Anayasadır. Ancak, hiç kimse Anayasa'yı değiştirmek için ciddi bir çaba göstermemektedir. Muhalefetteyken 1982 Anayasası'na karşı olan siyasetçiler, iktidara geldiklerinde bu Anayasa'nı kurduğu düzeni sahiplenmektedirler. Çünkü bu Anayasa toplumu pasifleştirerek zahmetsizce yönetilmesine imkan sağlamak için yapılmıştır. İktidarların işini kolaylaştırıcıdır.

Daha önce de belirttiğim gibi, Anayasamız halksız demokrasi denemesinin eşsiz bir abidesidir.

Halkın Anayasa karşısındaki sessiz kalma tutumu raporda belirtilen "silindir" etkisinin halen sürmekte olmasıyla açıklanabilir. Anayasaların ve siyasi anlayışların değişmesi halkın siyasi anlayışının değişmesiyle mümkündür. Demokrasi bilinci gelişirse Anayasa da ona paralel olarak değişecektir. Toplumlar layık oldukları Anayasalarla yönetilir.

*Yeniden siyaset.

1980 yılında askıya alınan siyaset , yeniden şekillendirilen siyaset ortamında,1983 seçimleriyle güdümlü olarak yeniden başlatılmıştır. Eski partilerin tümü kapatıldığı için seçim, yeni partilerle ve sadece 12 Eylül rejiminin izin verdiği, veto etmediği, politikacıların katılımıyla yapılmıştır.

Darbeyi yapanlar seçimden önce halka oy vermesi için, Turgut SUNALP' in kurduğu Milliyetçi Demokrasi Partisini işaret ederek yol göstermişlerdir. Halk seçimde ihtilal liderinin gösterdiği yönde oy kullanmayarak iradesine sahip çıkmıştır.

Seçimi Turgut ÖZAL' ın kurduğu Anavatan Partisi kazandı, Turgut ÖZAL Başbakan oldu.

*Turgut ÖZAL dönemi.

1983-1993 yıllarını kapsayan on yıllık dönem Turgut ÖZAL dönemi olarak tanımlanabilir. Partisi Anavatan, 1983 ve 1987 genel seçimlerini kazanmış, 1983 ile 1989 arasında altı yıl Başbakan olarak görev yapmış, 1989 yılında ihtilal lideri Kenan EVREN' in görev süresinin dolması nedeniyle yapılan seçimi kazanarak Cumhurbaşkanı olmuş, 1993 yılında görevdeyken vefat etmiştir.

Siyaset sahnesine ilk çıkışı, 12 Eylül' den önce 1979 yılındadır. Başbakanlık Müsteşarlığına getirilmiş, dayanılmaz boyutlara varan ekonomik sorunların çözümü için bir ekonomik program hazırlamakla görevlendirilmiştir. Başbakan Süleyman Demirel azınlık hükümetiyle iktidardadır.

Hazırladığı program 24 Ocak kararları olarak ilan edilerek yürürlüğe konmuştur. Bir yapısal dönüşüm programıdır.

12 Eylül'den sonra önceden hazırladığı bu programı uygulaması için ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirilmiş 1982 yılına kadar bu görevde kalmıştır.

ÖZAL ve dönemi siyasi tarihimizin üzerinde çok tartışılan bir dönemidir. Özal, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri birbiriyle çatışan farklı düşünceleri aynı siyasi çatı altında buluşturmayı hedeflemiştir. Siyaseti kişisel yaşam tarzı mücadelesi olmaktan çıkarmayı denemiştir. Oy vermede partilerin ekonomik yaklaşımlarının esas alınması gerektiğini vurgulamıştır. Diğer bir deyişle, benimseyenler-benimsemeyenler ayrışmasını siyasetin konusu olmaktan çıkarmak istemiştir.

Ekonomide liberalleşmeye gitmiştir. Ekonomik statükoyu değiştirmeye çalışmıştır. Statükonun güçlü direnciyle karşılaşmıştır. Direnişe rağmen ülkenin, Osmanlı'dan gelen kendi içine kapanarak, iş adamlarını rekabetsiz ortamda devlet eliyle zahmetsiz zenginleştirme (HİRFET), stratejisi üzerine kurulu, dar kalıplı ve çağdışı ekonomik düzeninin kabuğunu çatlatmayı başarmıştır. Ekonomideki liberal değişimin zaman içinde sosyal ve siyasal alanlarda paralel gelişmelere yol açması kaçınılmazdır.

ÖZAL dönemini ve fikriyatını siyasette halkın görüş ve düşüncelerinin bir ölçüde dikkate alındığı bir dönem olarak nitelemek mümkündür. ÖZAL 1989 yılında Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra Türkiye  siyasal açıdan istikrarsız bir döneme girmiştir. 2002 yılına kadar süren bu dönemde, on üç yılda on bir ayrı hükümetle ve çok kötü yönetilmiştir.

Soğuk Savaş sona erdi. Soğuk Savaş sonrası Türkiye'sine bakarak incelememizi sürdürelim.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 82
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.05.13
 
 

Emekli pilotum. 1950 yılında Polatlı Çekirdeksiz köyünde doğdum. İlkokulu köyde ve Polatlı'da, li..