14 Temmuz için önceden yazılmış 6 yazı

Eskiden yazdığım yazıları sık sık okurum. 15 aydır yazdıklarımı anımsatmamın yeni birşeyler yazmaktan daha anlamlı olduğunu gördüm. 14 Temmuz için eskiden yazdığım yazılardan altısını seçtim:

Sahte günlük
(30-3-2007)
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33045

Asıl büyük günlük sahteciği seksenli yıllarda olmuştu. Günlerdir sahte günlük konuşuluyor ama o sahtecilik kimsenin aklına gelmedi, ben de anımsatmak istedim. 1983 yılında Almanya’nın ünlü Stern dergisi Hitler’in yeni gün ışığına çıkan günlüklerini tefrika etmeye başlayınca bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yankılanmıştı.

10 Kasım’da Atatürk’ün evini anlattım
(11-11-2007)
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=75108

Anma programının ikinci bölümünde Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay “Atatürk en çok kitap okudu” başlıklı konuşmasını yaptı. Balbay’ın alışkın olduğumuz akıcı ve sözcüklerle oynayarak renklendirdiği konuşmasını büyük bir tad alarak dinledik. Atatürk’ün okuduğu ve üzerine notlar aldığı binlerce kitabın onun ufkunu nasıl genişlettiğini anlattı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Atatürk’ü nasıl saygıyla değerlendirdiklerinden sözetti.

Konuşmasının sonunda otuzlu yıllara ait ilginç bir olay anlattı. Soyadı yasası çıktıktan sonra halkın soyadı almak için Nüfus Müdürlüklerine başvurularda gecikmesi nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi bir kampanya başlatıyor. İlk gün A harfinden, ikinci gün B harfinden, sonra sırayla diğer harflerle başlayan soyadı olabilecek sözcükler yayımlıyor. O zamanlar bu sözcüklerden soyadlarını seçenler oluyor. Cumhuriyet Gazetesinin adını Mustafa Kemal vermiş, Cumhuriyet Gazetesi de birçok kişinin soyadını vermiş.

Cumhuriyet’in 30 bininci sayısı: 26 Kasım 2007
(25-11-2007)
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=77622

Bir yandan sokakta yürüyüp bir yandan gazeteyi okurken sol üst köşesindeki sayılar dikkatimi çekti: 84. yıl, Sayı 29999 yazılıydı. Yarın (26 Kasım 2007) Cumhuriyet Gazetesi 30 bininci sayısını yayımlayacak.

İlk yayımlandığı 7 Mayıs 1924 gününden 30 bininci sayının yayımlanacağı 26 Kasım 2007 gününe kadar geçen gün sayısı 30519... Bunun anlamı 84 yıllık yaşamında 519 gün yayımlanamamış. Bu kesintilerden bazılarının darbe dönemlerine ait olduğu malumdur.

Hepimiz İlhan Selçuk’uz… Yarın sabah 04:30 bekliyoruz…
(21-3-2008)
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=99685

Sakın ha, İlhan Selçuk’un ülke sevgisini ölçmeye veya tartmaya kalkışmayın. Ne ölçmeye endazeniz yeter ne de kaç okka olduğunu görmenize kantarınız yeter. Biz İlhan Selçuk’taki yüreği biliyoruz, o kocaman yürekteki ülke sevgisini biliyoruz.

McCarthy 2008
(30-3-2008)
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=101257

Seksenli yıllar... Ankara Sanat Tiyatrosu’nda, sahnede Işık Yenersu’yu izliyorum, “Güneyli Bayan” oyununda. Konu ellili yılların başında ABD’de geçiyor. Yazar Lillian Hellman Sovyet casusu olmakla suçlanıyor ve yargılanıyor. (...)

İşte komünizm paranoyasındaki ABD’de korku ve yıldırma politikalarıyla çok sayıdaki korkak birbirini jurnallerken “Güneyli Kadın” yani Lillian Hellman kendini aslanlar gibi savunuyor ve kimseyi ele vermiyor. Bu oyunu Işık Yenersu’dan izleyebilen kuşaktan olma şansına sahip olmanın değerini şimdi daha iyi anlıyorum.

Darbe paranoyası: Tedavisi olmayan bir hastalık
(14-5-2008)
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=109577

"Darbe paranoyası" içinde olanların bir bölümünde "darbe çığırtkanlığı" davranışları gözleniyor. Darbe paranoyası içinde olanlara anlayışla yaklaşmakta yarar vardır. Oysa darbe çığırtkanları toplumda ciddi sorunlara neden olabilirler. Çünkü onlar hem senaryolar uyduruyorlar hem de bunun çığırtkanlığını yapıyorlar.

Ankara, 14 Temmuz 2008