- Kategori
- Eğitim
17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş yıl dönümü
74 Yıl geçti üstünden...
17 Nisan . Hava mavi mi mavi. TBMM mavi. Meclis’te hararetli tartışmalar başlamıştır. Tartışmaları İnönü’de izlemektedir.
Yüksek heyecan ve tartışmaların ardından kurulur, Köy Enstitüleri. 17 Nisan 1940’da.
Böyle bozkıra uzanır mı eller, Anadolu’ya? Gönüller çiçekler eker mi bozkıra, yeşertir mi? İşte Köy Enstitüleri.
Filizlenip boy verecektir , Enstitüler. Yurdun her yerinde yükselecek ülkü ve değerleri, yoksul halkın
yoksunluğunu, karanlığını delecektir.
Gelecek umutlar bağlayacaktır, güzel yurduna. Yurdun her yerinden fışkırmaya başlar, Köy Enstitüleri.
Ancak denildiği kadar kolay değil, büyük iş, büyük emek, büyük ülkü istemektedir.
Giderler Anadolu’nun uç bayırlarına. Bozkırlar tepe, beklemektedir onları…
İşleyeceklerdir, toprağı, köyü, köylüyü üretime. Kalkındıracaklardır, köylerin o zor karanlığını, yoksulluğunu…
Nasıl çalışkan, emekçidir, bozkırı, yeneceklerdir kolay değildir. Topraklar bitkinse, suya hasretse.
Köylüler yorgun onca kurtuluş mücadelesinden çıkmış, yitmişse . Ancak içlerindeki Mustafa Kemal Atatürk ve Anadolu gerçeği, coğrafyası, kurtuluşu, bir millet sevgisi, yorgun değildir.
İsmail Hakkı Tonguç Köy Enstitüleri’nin babası, Hasan Ali Yücel gür kaşları, güçlü, övgün sesleri ile bağrına basacaktır, tüm köy çocuklarını. Bu ülkenin geleceğini…Işık içinde yatsınlar, devler. Onlar Köy Enstitülerinin projesi ve dünyaya yazdırdılar, adlarını.
Işımaya başladı, çakıltaşları gibi koşmaya başladı köy çocukları. Ellerinde mektuplar, yazdılar, yola revan oldular. Yorulmadılar.
O dönemin en büyük projesi, işte eğitim. Bir millet eğitimle kalkınacak, yükselecekti.
O Köy Enstitüleri ve o çocukları…Talip Apaydın nerede? Mahmut Makal nerede? Gidip görelim ellerini öpelim… Hayattalar şu an. Hayatta olan Köy Enstitülüleri saygıyla selamlıyorum, hayatta olmayanları Allahtan rahmet diliyorum.
Çağdaş ve gelecek yüzyılı yakalayan Köy Enstitüleri. Bak ışıyor, içinde, dinle adını. Adı seni selamlıyor, adı Anadolu’yu selamlıyor. Adı yüreğinde ekin…
Okullarını kendileri kurdular. Suyu kendileri getirdiler. Bağcılık, arıcılık, inşaat, demircilik, edebiyat, tarih, matematik her şeyi okudular. Vivaldi’yi dinlediler. Türküleri yaktılar. Halay çektiler…
19 Nisan’da Ortaklar Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümü 70. Yaş sempozyumu var. İzmir’de Kemal Kocabaş gerçekleştiriyor.
Kim bilir hangi ruh ve heyecan bilim ve duygu , akıl ile örülecek, slaytlarla belgeselleşecek…Kazınacak desek ya şu güzelim, sempozyumu.
Pek çok belge, bilgi, duygu girecek o gün…
Köy Enstitüleri yaşıyor olsaydı, bugün ülkenin çizgisi büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedef çağdaş uygarlık yolu ile Türkiye bambaşka bir ülke ile dünya ülkelerini etkiliyor, örnek oluyor, çekiyor olacaktı.
Köy Enstitüleri yaşatılsaydı barış olacaktı…
Köy Enstitüleri yaşatılsaydı, bugün ülkedeki yaşanan, 1946 yılından bugüne yaşanan süreç ve sorunlar var olmayacaktı.
Köy Enstitüleri yaşasaydı, hedefi sosyal ve ekonomik, eğitimsel bir geleceğin kalkınma modeli olarak ,Türk milleti
durmadan ilerliyor olacaktı.
Köy Enstitüleri elbette 1946 da kapatılmaya yüz tutmuştur. İsmet İnönü bu konuya engel olamamıştır.
Şemsettin Sirer iş başına getirilmiş, Köy Enstitüleri bir bir kapatılmaya, karalanmaya, acılara sevk edilmiştir.
Çok kısa sürede 20 yılda meydana gelecek işleri, onlar Köy Çocukları, Köy Enstitülüleri kısa sürede ortaya koymuştur. İnanç, zafer, gelecek ve en önemlisi millettir, her taşı, toprağı, eli. Sabanı. Yüreği.
Kapatılma gerçeğinde doğudaki ağaların ağalıkları ile pazarlıklar yapılmıştır. Demokrat Parti Adnan Menderes iş başına gelecek, getirilecek, onlar da Köy Enstitülerini kapatacaklardır. Okuyup incelediğim, belgeleri ile gördüğüm, araştırdığım Köy Enstitülerinin temeline ve Cumhuriyetin temeline konan dinamit ve milletin hayatını değiştirecek bir rüzgar esmiştir.
Adnan Menderes, CHP tek siyasal varlığın girdiği süreçten ve dar boğazdan tüm onun demokrasi söylemlerini, eylemlerini almıştır. İlk başta gerçekten iyi yakaladığı Türkiye gerçekleri ile tam bir rüzgar estirmiştir, ancak daha sonra süreç böyle işleyememiştir.
Ancak dense ki, örneğin Adnan Menderes şehircilik esaslarını , imar esaslarını ilk başlatan, başarılı işleyen Başbakan olarak görebilirsiniz.
O günün koşullarından görmek gerekir , ülkeyi.
CHP içinden ayrılan bir grup kurmuştur, Demokrat Partiyi. Kim onlar ansıyalım; Refik Koraltan, Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Celal Bayar…Saygıyla yadediyorum.
Ancak gerek CHP nin İsmet İnönü’nün tavrı, gerekse Demokrat partini n tavrı siyasal manevra ve sert hareketleri ve duruşları.
Köy Enstitüleri gerçeğini ortaya koyamamıştır. Yok etmiştir…
O nedenle kapatılmıştır. Oysa ki, o Köy Enstitüleri ülkenin dinamik ve çağdaş seviyesi. Çözüm mekanizması demektir.
Bugün ülkenin sorunlarını taşıyanlar, yaratanlar siyasiler değil midir? Çıkıp çözüm üretmeye, iktidar olmaya heveslenenler.
Ve bugün millet daha güçlü, millet daha çağdaş kenetlendiği an siyasileri, kendisini yönetecek erki belirleyecek, yaratacaklardır.
Yeniden yapılandıracaklardır? Ne zaman?
Önlerine konan siyaset değil midir onların hep yalpalamasını, geri kalmasını, yaşam düzeyini yükseltememesine engel , neden değil midir? O siyasilerin değil, milletin kendi güçleneceği yarınlarda.
Köy Enstitülerinin ışık ışık geçmişi…Geleceğe bağlayacak umutları…
Onlar Köy Enstitüleriydi. Yurdun her yerinden çıkmış. Yakılmış meşale. Yakılmış türkülerdi.
Eğer var olsaydı, bugün ülkede türküler söyleniyor olacaktı….
Herkes el ele yaşıyor olacaktı…
Köy Enstitülerini ve Köy Enstitülüleri bu günde saygıyla , türküyle, umutla selamlıyorum. Yurduna dönüp bakan, hüzünlü yürekleri çağırıyorum…