Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '14

 
Kategori
Tarih
 

1919 Yılında Anadolu'da Türk Milleti var mıydı?

1919 Yılında Anadolu'da Türk Milleti var mıydı?
 

*Osmanlıda Türkler

Türk unsuru Osmanlıda çok değer verilen bir unsur olmamıştır. Padişahlar yönetimde çoğunlukla, kul sistemi gereği; kökü ve soyu belli olmayan, istedikleri zaman kolaylıkla yok edebilecekleri devşirmeleri kullanmışlardır.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               

"Giderek beylikten devlete dönüşen Osmanlı Devleti'nin, İstanbul'un fethinden sonra benimsediği devlet yapısında ve yönetici kadrolarında değişmeler görülür. II.Mehmed, Bizans imparatorluk geleneklerinden etkilenmesi yanında fethettiği Sırbistan, Yunanistan ve Arnavutluk'un devşirme olanaklarından da yararlanmış; devlet, saray ve ordu düzenlerinde değişiklikler yapmış, bir yandan da Anadolu'daki Türkmen beyliklerinin sonuncularını kapatmıştır. Bu değişikliklerin bir sonucu, Türklerin devlet hizmetlerindeki yerlerini dönme ve devşirmelerin alması olmuştur."

"Bunların içinde Türk düşmanı hainler de vardı. Bu dönme ve devşirme vezirlerin bilhassa Anadolu seferlerinde Türk halkına karşı irtikap ettikleri zulümlerle cinayetler hakkında Osmanlı menbalarında bir çok malumat ve tafsilat vardır." 

"Bu durum, "Türkler" aleyhine sürüp gidecek bir olgunun başlangıcı gösterilir. Müslüman olmuş ve Türkleşmiş Hırvat, Arnavut, Sırp, Ulah, Rum, paşalar arasında Türk paşalara ender rastlanacağı, dahası Selçuklu devrinden 250 yıl sonra, Türklerin "etrak taifesi" adıyla horlanacağı bir dönem başlar.

(NTV TARİH SAYI 51 )   

Osmanlının gözünde Türkler; "etrak-i bi-idrak", yani anlayışsız, idrakten yoksun, kıt akıllıdırlar.

Türk varlığı 19'ncu yüzyılın sonuna kadar Osmanlının ilgi alanının dışında kalmıştır.

*Milli mücadele başlamadan önce Anadolu'daki Türk varlığı

1000'li yıllarda başlayan doğu-batı mücadelesi 1918 yılında Batının zaferiyle sonuçlanmıştır. Anadolu insanı yorgundur. Bitiktir. Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Yaban 'da o günün şartlarını anlatır. Romanın kahramanı, bir kolunu savaşta yitirmiş gazi, köyün yerlisi Bekir Çavuşla konuşmaktadır. Bekir Çavuş:

_ Biliyorum beyim sen de onlardansın emme.

_ Onlar kim?

_ Aha Kemal Paşadan yana olanlar...

_ İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşadan yana olmaz?

_ Biz Türk değiliz ki beyim.

_ Ya nesiniz?

_ Biz Müslümanız elhamdülillah. O senin dediklerin Haymana'da yaşarlar.

Roman kahramanı düşünceye dalar;

"Eğer bize zafer nasip olursa bile kurtaracağımız şey, yalnız bu ıssız topraklarla, bu yalın tepelerdir. Millet nerede? O henüz ortada yoktur ve onu bu Bekir Çavuşlar, bu Salih Ağalar, bu Zeynep Kadınlar bu İsmailler, bu Süleymanlarla yeniden yapmak gerekecektir."

*Batının niyeti.

Batının niyeti ise Türkü tarih sahnesinden silmektir. Bu konuda Amerika ve Avrupa tam bir fikir birliği içindedir.

Başkan WILSON 6 Mayıs 1919'da:

"Amerika'daki Türk düşmanlığı inanılmayacak ölçüdedir. Amerikan kamuoyunun onaylayacağı, Ermenilerin veya her hangi bir milletin Türklere karşı korunmasıdır. Türkiye haritadan silinmelidir." demektedir.  

"Başkan WILSON; İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya'nın Türkiye'yi paylaşma pazarlıklarından ve gizli anlaşmalardan haberlidir. 1912 yılında Türkiye'ye elçi ataması kendisine önerildiğinde, Türkiye diye bir ülke olmayacak ki elçi göndermek gereksin, cevabını verir. Elçi Türkiye'ye, o halde izin verin de bunu (yok olmayı) yerinde izlesin, gerekçesiyle gönderilebilecektir." (Doğan AVCIOĞLU, MİLLİ KURTULUŞ TARİHİ, CİLT-1) 

*ATATÜRK' ün inancı.

Şerif MARDİN' e göre Mustafa KEMAL var olmayan farazi bir varlığı, Türk milletini ayağa kaldırarak ona hayat vermiştir.  

"Pek çok Türk ve yabancı bilim adamı, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu-gerçi-her ne kadar radikal bir reorganizasyon ise de, Osmanlı İmparatorluğunun kalıntısının yeniden örgütlenmesi olarak görürler. Gerçekten aradaki sınır yalnız cumhuriyetin asıl kurucularının radikalleşmesinde değil, fakat Türkiye Cumhuriyetinin tam bir ulus devlet olarak kavramlaştırılmasında ortaya çıkar. Olan şey, Mustafa Kemal'in, var olmayan farazi bir varlığı, Türk milletini ayağa kaldırarak ona hayat vermesiydi."

"Onun girişmiş olduğu projenin gerçek boyutlarını bize veren ve düşüncesinin ütopyacı niteliğini ortaya çıkaran, olmayan bir şey için sanki varmış gibi çalışması onu var etme kabiliyetidir. Göreve başladığı sırada Türk milleti ne "genel iradenin" ne de milli bir birliğin kaynağı olarak vardı. O, aşırı ölçüde ihtiyatlı meslektaşlarından bir gelecek fikri ve bu fikri gerçekleştirmede taşıdığı arzu bakımından ayrılmaktaydı." ( TÜRKİYE'DE DİN VE SİYASET )

Hemen hemen tek başına olsa da ATATÜRK Türk milletinin var olduğuna inanıyordu. Bence onu bu inanca sahip kılan; askerlik yaşamının ilk gününden itibaren cephede omuz omuza çarpıştığı "Mehmetçik" ti. Olmayan bir milletin böyle bir askeri olabilir miydi? Muharebe meydanı er meydanıdır. Milletin kültürünün, özünün sergilendiği yerdir. Milletin karakterinin aynasıdır. 

Başkomutanlık Meydan Muharebesinden sonra yayınladığı mesaj onun milletine olan inancının teyididir: 

"NEFERLERE"

"Kurtuluş için yaptığımız bu savaştan çok daha evvel sizi başka muharebe meydanlarında da tanımış idim. Dünyanın hiç bir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Kanaatinle, inancınla, itaatinle, hiç bir korkunun yıldıramadığı demir gibi pek kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranlarımı söylemeyi en aziz bir borç bildim. Sizin gibi kumandanları, zabitleri, neferleri olan millete, yad elleri altında köle olmak mümkün değildir."

*Yoktan bir millet yaratılabilir mi?

Elbette ki hayır. Olmayan bir millet yaratılamaz, ancak, yok olma aşamasına gelse bile bir millet yeniden canlandırılabilir. Külleri bile kalmış olsa o küllerden yeniden doğar, eğer güçlü bir milletse.

Çanakkale ile başlayıp, milli mücadeleyle devam eden süreçte tarihin en eski milletlerinden biri; ateşten geçerek, kan-revan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, ezilmemek, bir daha ölmemek üzere çığlık-çığlığa dirilmiştir.

Onun için milli mücadeleyi yapanların ve cumhuriyeti kuranların bu asil millet yaptıkları hizmet yüce ve kutsaldır diyorum.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

 
Toplam blog
: 82
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.05.13
 
 

Emekli pilotum. 1950 yılında Polatlı Çekirdeksiz köyünde doğdum. İlkokulu köyde ve Polatlı'da, li..