Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '17

 
Kategori
Güncel
 

19 Mayıs Güneşi

19 Mayıs Güneşi
 

Milli bayramlar denilince içimizde tatlı bir heyecan uyanı, hafiften bir telaşla bayramı beklerdik.

O zamanlar ekonomi kötüydü ama gereksinimler fazla olmadığından bunu az hissederdik! Halkın genel isteği başını sokabileceği bir ev sahibi olmak, içine buzdolabı , merdaneli çamaşır makinası koymaktı. Transistörlü radyo yeni yaygınlaşıyor, şeritli teypler, üstten bakmalı fotoğraf makinası sahibi olmak sanki ayrıcalık oluyordu. Hiç unutmam Erciş'te Hayrettin amcamın pilli teybine sesimizi aldığında bu mevzu günlerce konuşulmuştu.

Çoğunluk okuma yazma bilmezdi ama, milli bayram denilince genelin benimsediği milli ve modern anlayış vardı.

Her okulda bayrama hazırlık çalışmaları yapılır, sınıflar süslenir, ront ve temsiller hazırlanır, şiirler dağıtılır, yalnız çocuklar değil analar babalar da o şiirleri ezberler, evlatları okudukça dudaklarıyla dizeleri sessizce havaya üfürürlerdi. Bayramın özelliğine göre müsamere denilen gösteriler yapılır, tüm semt, mahalle, köy ya da kasaba gösterilere akın ederdi.

Memleket al bayraklarla süslenirdi... bu, gönülden gelen  sosyolojik bir tavırdı, yazılı kaynaklarda olmayan milletimin özünde var olan milli bir ruhtu, kuvayımilliye ruhuydu. 
,
Törenler genelde saha dediğimiz futbol alanlarında düzenlenirdi.

Bayramın eş güdümünü yerel yönetimle merkezi yönetim yetkilileri birlikte düzenler, askeriye de canı gönülden katkıda bulunurdu. Bayram günü üstü açık bir "jeepte" kaymakam ya da valiyle birlikte belediye reisi ve garnizon komutanı ayakta halkı selamlayarak turlarlar... sonra kendilerine ayrılan çardağın altındaki sandalyelere kurulur resmi geçit yapan bayrak ve flama taşıyanları, öğrencileri, bando veya boru trampet takımlarını , askerleri, muharip gazileri, folklor ekiplerini , askeri bando ve merasim bölüklerinin capcanlı geçişlerini selamlarlardı. Tankların geçişi ve hatta teyyare gösterileri olduğunda herkes başını semaya kaldırırken ellerini güneşe siper edecek şekilde göz hizasında başlarına götürür,gözler kısılır , parmakla göklerin şahinlerini takip ederler, gurur duyarlardı.

O zamanlar gardıroplarda çeşit çeşit esvap bulunmazdı. Sümerbank basmasından , patiskadan, Amerikan bezinden veya bir ahbabın yurt dışından getirip -ki orası Almanya'dır - armağan ettiği naylondan beyaz gömlek giyilir, kravat takılır, kıyafeti fötr şapka ve akşamdan evde boyanan , cilalanan Sümerbank ayakkabısı tamamlardı.

Kadınlar, tayyör etek giymeye bayılır, kim bilir ne zaman aldıkları bilinmez koyu yeşil yahut siyah elmas havasındaki taşlı altın küpelerle ve göğüslerine iliştirdikleri buna uyumlu şık bir iğneyle tamamlarlardı.Saçları tarifi bence imkansız olan bir güzel taralıydı. Şapka giyenler de olurdu. Tabii şapka, ince topuklu kunduralarının rengine uygun olurdu.

Japone kollu elbisesiyle kızların şen şakrak konuşmalarına , kahkahalarına ilgisiz kalmak olmazdı.

Taşradan gelenler hemen belli olurdu. Boğazı iliklenmiş tertemiz mintanlarıyla erkekler, allı morlu fistanlarıyla kadınlar, plastik ayakkabılı çocuklarının ellerinden tutarak tören protokolüne dahil kişilere yakın yerde konuşlanırlardı.

19 Mayıs törenleri başlı başına bir olaydı. Bir kere istisnasız tüm liseler kız erkek öğrencileriyle bu anlamlı güne hazırlanırdı.

Törenin yükü, sorumluluğu, o gün beyaz gömlekli ,beyaz pantolonlu ve kadınlar için tayyör etek ya da beyaz pantolonlu Beden Eğitimi ve Müzik öğretmenlerindeydi. Aylar öncesinden bu öğretmenler -ihtimal- Türkçe öğretmenlerini de yanlarına alıp bulunduğu il ya da ilçede toplantılar yapar, söylenecek marşlar, yapılacak gösteri hareketleri , her şey son şekline vardırılıp tüm liselerde öğrencilere yansıtılır, eğitilir, bayramdan birkaç hafta önce genel prova yapılırdı.

Öğrenci kıyafetleri spora uygun olurdu. Bu, Kars'ın Digorun da böyleydi , Edirne'nin Karaağacında da , Kıbrıs'ın İskele Bekir Paşa Lisesi'nde,...Gümülcine'de de...böyle ...

Çünkü bayramın adı : " Gençlik ve Spor Bayramıydı."

Spor , spor kıyafetiyle yapılırsa bir anlam ifade ederdi.

O sene ben de "19 Mayıs " gösterilerinde görev alan öğrencilerden biriydim. Önce "boru trampet takımında başarabilir miyim," dedim ," ııh, olmadı! "Engin Erkuş'un yardımına rağmen trompeti yeterince üfleyemiyordum . Trampete yöneldim. İlkokulda trampet çalışması yapmıştım ama burada herkes trampetlerden birini kapmıştı . O zaman jimnastik ekibinde yer bulabildim.

Gösterilerde yaptığımız her hareket on motifli oluyordu ve on gösteriyi dört yöne yapıyorduk.

Düşünün, yüzlerce genç bir komuta bağlanmıştık.

- Bir , iki, üç...sağa dön , sola dön,arkaya dön, öne dön... eller yukarı...baş üstünde ellerin çarpışması, akabinde havaya fırlarken baldırlarımıza haşmetli şamar olarak inen yüzlerce el şakırtısı.Öyle hoştuk ki!

O Mithat Paşa Statyumu'nun o vakitler kelleşmiş toprak zemininin dili olsa da erkeklerin zıplayışlarını , kızların kuğular misali raksedişini bir anlatıverse!..

Birden şu anda şeyi fark ettim, gençlik bayramıydı, neşe bayramıydı , giydiğimiz beyaz balerin tayt ile bordo kırmızı- beyaz gömleklerimizle, kızlar spor etekleri ve şortlarıyla , keza bandomuzdaki majörler dahil, kırmızı ,beyaz ceket pantolon-etek takımlarıyla ve dahi öğretmenlerimiz Nihat Kamacı, Necmiye Akınay,Tülay İnce,Şuhule Bölükbaşı, Mehmet Yapar... Selahattin Evcil, Fikret Evcil,Meral Çorapçı, Mehmet Ali Kamacıoğlu, Ayhan Erten, İmdat Halvaşi -ve hatta belki de Ekrem Zeki Ün - bembeyaz ayakkabı, kar beyazı elbiseleriyle gururlu , sevecen ve gayet vakur duruşlarımızla kelebekler kolonisiydik.

Mayısın güneşi : yani, Atatürkümüzün öğretisiyle bronzlaşan yüreğimizle , gerçek gereksinimiz olan 
Cumhuriyet düşüncesinin özgür gençleri olan bizler, harikaydık...

İnanın bana , biz pek muhteşemdik!..

19 Mayıs 2017
FoTo & Deneme 
M.Selçuk Gazioğlu

 
Toplam blog
: 40
: 956
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Yüreğinize ulaşabilmek ,duygularımı ,deneme , anı , şiir  ve fotoğraflarımı paylaşmak istiyorum ...