Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Basketbol
 

2010' un ilk ben demiştim yazısı

Sayın okurlar anımsarsanız 30.10.2009 tarihinde Efes Pilsen ve Fenerbahçe-Ülker' in durumu kesinleşinceye kadar basketbol yazmayacağımı ve benim açımdan da zaten hangi sonucun gerçekleşeceğinin açık olduğunu belirtmiştim. Sonuç FB-Ülker elendi, Efes Pİlsen kendi elinde olmayan nedenlerle kurtardı. Ama bu basketbol anlayışı ile bana göre son sekiz bile hayaldir. Şimdi size medyada çıkan yazılarla benim yazılarımı tarihleri ile vereceğim. Burada önemli olan benim ne zaman ne yazdığım değil, medyamızın neden olaylar gerçekleştikten / geri dönülemez noktaya geldikten sonra bu eleştirileri yazdığıdır.

"Arkası sağlammış!

İSTİKRAR iyidir.. Devamlılık, yenilgilerde, başarısızlıklarda oyuncuların ve teknik adamların arkasında durmak iyidir. Ama Tanjeviç'in arkasında ne kadardır durulduğunu artık unuttum. Fenerbahçe'nin potada giderek seyirci kaybettiğini görmüyor musunuz? Alınan her büyük yıldızın Giricek, Greer gibi sıradanlaştığının farkında değil misiniz? Tanjeviç'in bilmediğimiz bir özelliği mi var da bu kadar arkasındasınız?"

Yukarıdaki alıntı birebir 12 aralık 2009 tarihli Hürriyet gazetesinde Sn. Altan Tanrukulu' nun yazısının Sn. Tanjevic ile ilgili bölümüdür.

Aşağıdaki yazı 23 Ekim 2009 tarihli Milliyet blog sayfasındaki benim Sn. Tanjevic ile ilgili yazdığım yazıların bilmemki kaçıncısıdır ve yazımın başlığı " Basketbol / istikrar / veya her neyse " ' dir.

"...yapılacak şey Barcelona' dan 58 sayı yemeyi hayal etmek değil 83 sayı atmanın planını yapmaktır. Sn. Tanjeviç' in FB-Ülker' i de bu sayıyı bu kadro ile atamaz. Sadece bu kadro Sn.Tanjeviç olmadan daha iyi oynar o kadar. Çünkü defalarca yazdım FB-Ülker' in pivotu yok. Artık isim vermiyeyim. O kadrodaki çocuklarımız ilerde de hedefi Eurolig olan bir takımın pivotu olamayacaklar. Bu olasılık da yok. FB-Ülker' in Avrupa dahil her takımın ilk beşinde görmek isteyeceği 5-6 ismi dışında Power forvet ve oyun kurucusu da yok. Sn. Tanjeviç işte bu 5 kişiyide böyle oynatırsa işte bu kadar olur."

"...Hadi kulüp özel müessesedir, peki ama ulusal takım. 2010 Dünya şampiyonasına Sn. Tanjevic' in gerek oyuncu gerekse oyun stratejileri ile mi katılacağız ? Bana kalırsa bir şekilde yollar ayrılmalıdır." Bu alıntı da 30 Ekim tarihli yazımdandır.

Efes Pilsen' in Malaga yenilgisi üzerine çok büyük olasılık Milliyet' teki manşet "25 Milyon USD takım nereye" şeklindeydi. (Malaga maçı 17 aralık tarihlidir.) Aşağıdaki bölüm benim 13 Ekim tarihli yazımdan aynen alıntılanmıştır.

"....Artık sorunun oyuncuda değil sistemde (Sn. Ataman' ın, Sn. Tanjeviç' in ve dahi tüm basketbol camiasının) basketbol anlayışında olduğunu yazmaktan yoruldum. Şimdi size bu yılki Efes kadrosundan sadece yabancı oyuncularını yazayım. Thornton, Kasun, Smith, Santiago, Rakocevic, Nachbar, Shumpert. Elinizi vicdanınıza koyun, bu 7 isimden hangisini veya birkaçını aynı anda hangi üst düzey Eurolig teknik direktörü kadrosunda istemez...."

8 Ocak 2010 Cuma tarihli Hürriyet gazetesinde Sn. Alper Dülgerci Efes Pilsen' in Olympiakos yenilgisi üzerine aynen "... Efes Pilsen yönetimine buradan naçizane önerimizdir, oyun kurucu mevkiine Petar Naumoski' yi geri getirsinler, çok parada istemez. Takımı da herhangi biri çalıştırabilir, bu bütçe ile TOP 16' ya kalamamak için öyle ahım şahım isimlere gerek yok. En azından paraları ceplerinde kalır. " yazmıştı.

Aşağıdaki bölüm ise benim yine 13 Ekim tarihli "Efes Pilsen' in hali yazımdandır.

".......Efes Pilsen' in Beko basketbol ligi için tek rakibi var. Sn. Tanjeviç' li! Fenerbahçe-Ülker. Ve bu kadronun başına her kimi koysanız ve o da Rakocevic' e, Kaya' ya, Kasun' a çık bildiğini yap dese zaten finali oynar takım. (Anımsayın bu cümleyi ne acıdır ki futbolumuz içinde yazmıştım.) Teknik yönetimin farkı olmalı benden, bu takım Eurolig için mücadele edebilmeli. Eğer o fark olmayacak ise bari bu kadar kariyerli oyuncuyu alıp para harcamayın. İnanın Sn. Özilhan' a hayranım. Bir başarısızlık öyküsünün -artık öykü değil roman oldu- arkasında ancak bu kadar durulabilir. Ama yine de umalım bugünden yarına -nasıl olacak bilmiyorum ama- birşeyler değişsin ve Efes Pilsen bizi mutlu etsin. Biz yanılmış olalım. Diliyorum bir ben demiştim yazısı daha yazmam ama sanırım size yine tarihini de belirterek bu yazıyı tekrar anımsatacağım."

Ayrıca burada verilen tarihler nispeten yakındır. Sanmıyorum ama ilgilenen okurlar yıllar önceki yazılarıma ve hatta Açık Sitedeki yazılarıma da bakabilirler.

Ancak bir noktayı daha vurgulamakta yarar var. Bu sorun sadece Sn. Ataman ve Sn. Tanjeviç ve medyamızın sorunu değildir. Ne yazık ki tüm basketbol camiasında anlayamadığım bir görüş birliği var. Son FB-Ülker -Z. Kaunas maçında 3. çeyrek bitimine yaklaşık 4 dakika varken ve skor 56-45 FB aleyhineyken Sn. Çetin Yılmaz hala savunma diyordu. Nasıl olurda 26 dakikada ancak 45 sayı atabilmiş takımın öncelikli sorununun savunma olduğu varsayılabilir. Sn. Yılmaz ne düşünüyordu? 3. çeyreğin 6. dakikasında 44 sayı yenmiş olmasını mı bekliyordu FB-Ülker' in. Ya da sayı atamayan takımın bu soruna çözüm bulmadan sıfır sayı yemesini mi bekliyordu. Ama takım zaten gerideyken sıfır sayı yese ne değişecekti. Çünkü sayı atılamıyordu. Yani öneri neydi ? Hadi bu maçı bırakın. FB-Ülker 23 aralık 2009' da Türk Telekom' a taktik fauller ile 70 sayı ancak atabilmişti. Barcelona' ya ise 1. çeyrekte 6 sayı atabilmişti FB-Ülker. Yani sorun ile çözüm arasındaki ilişki doğru kurulamıyor basketbol camiamızda.

Sayın okurlar etkinlik ile edilgenlik, etkinlik ile plansız etkinlik, analitik düşünce, hedef saptama, saptanan hedef ile o hedefe ulaşmak için doğru takımları, doğru felsefeler ile oynatabilme kavramlarının ayırdına varabilmeliyiz. Ancak o zaman Türk basketbolu bugünkü seviyesinin üstüne çıkabilir. Aksi halde inanılmaz paralar çarçur edilecektir.

Ve sayın okurlar ben haksızmıyım genel yayın yönetmenlerinden köşe istemekte.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..