2013 Oscarlarına farklı bir bakış …

Açıkçası hiç acele etmedim Oscar kritik yazımı yazmak için… Biraz tozun dumanın inmesini, ortamın sakinleşmesini bekledim… iyi ki de öyle yapmışım… Çünkü gördüm ki, değerlendirmeler hala kadın – erkek ayrımına vurgu yapan rekorlar ve istatistikler üzerinden yapılıyor…

Haremlik – selamlık benzeri ve ataerkil zihniyetten kaynaklanan böylesi ayrımlara üzülmemek mümkün mü?… Ne münasebet, tabiki değil… Hele hele 8 Mart Dünya Kadınlar gününün eli kulağındayken, dünyada bu kadar ses getiren bir ödül için, ayrımcı kritiklerin ve hesaplamaların yapılması hem fazlasıyla kalp kırıcı hem de mide bulandırıcı…

Ayrıntıyı atlamadan yeri gelmişken hemen parmak basayım: Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarının tarihi, hangi ülkedeki kanlı ve vahşi kapitalist geçmişin izlerini taşıyor dersiniz?.. Evet, bildiniz dostlarım… Tabi ki, Amerika Birleşik Devletleri’ ndeki geçmişin…

Gerisi malum, bala bala bala… Ayrıntıya girerek hem suyu bulandırmak, hem de Amerikan hayranı dostlarımın hışmını üzerime çekmeyi istemiyorum… Biz ödüllerimize dönelim ve hem sonuçların hem de istatistiklerin altını ince ince çizelim…

İlk ödüllerimiz En İyi Film ve En İyi Yönetmen kategorileri olsun… Yarı Amerikan propagandası yarı oryantalizm aşağılaması ‘ Argo ‘ nun en iyi film ödülüyle taçlandırılması, klasik Amerikan Milliyetçisi tavırlı Oscar zihniyeti nedeniyle beni hiç şaşırtmadı…

Tek kafamı karıştıran ve beni düşündüren konu, bütün bir yıl boyunca yönetmenlik dalında bütün ödülleri Ben Affleck‘ in toplamasına karşın, Oscar’ ı onun yerine ‘ Life of Pi ‘ ile Ang Lee ‘ nin almış olmasıydı… Bu durum ilk kez karşılaştığı bir şey değil Ang Lee‘ nin…

Bildiğiniz gibi ‘ Brokeback Mountain ‘ ile de En İyi Film ödülünü alamamıştı bahtsız Lee… Neyse, en azından filmi ‘ Life of Pi ‘ 4 Oscar birden aldı da( yönetmen / görüntü / orjinal beste / görsel efekt ) , teselli buldu üstadımız… Bu arada ‘ Argo ‘ nun da En İyi Yönetmen ödülünü alamadan En İyi Film seçilen tarihteki  4. film olduğunu unutmadan belirtelim…

Oyunculuk ödüllerine gelecek olursak… Benim de en baba, en iş bilen oyuncularımdan olan – özellikle ‘ My Left Footh ‘ daki muazzam rolüyle gönlümü tamamiyle kazanan – Danniel Day Lewis ‘ Lincoln ‘ ile 3. Oscarını kazanarak, 3 ve daha fazla Oscar kazanan talihli ve kaymaklı oyuncular klübüne giriş yapmış oldu…

Onun açısından hayırlı uğurlu olsun… Nice büyük, devasa oyuncular gördük, ama hiçbiri bu kadar erken yaşlarda böylesi bir titri almayı başaramamışlardı… Nice Oscarlara Daniel diyelim biz de… Umarım ileride de hem oyunculuk açısından hem de ruhumuzda derin izler bırakacak hikayeler açısından seni bol bol izleyebiliriz…

En iyi Kadın Oyuncu Jennifer Lawrence ise 23 yaşının tazeliği ile bu ödülü alan en genç kadın titrini bileğinin hakkıyla ele geçirdi… Anasının ak sütü kadar helal bir şekilde elde edildiği söylenebilecek bu büyük ödül için Jennifer‘ ı canı gönülden kutlamak gerek… Nasıl da aradan sıyrılıp uzandı o çekici altın heykelciğe…

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Christoph Waltz ise yönetmeni Tarantino sayesinde bu seferki ‘ Django Unchained ‘ filmi ile 2. Oscarına kavuşmanın mutluluğunu yaşadı ve çok kısa sürede 2. Oscarına ulaşmış olması bakımından da rekor kırdı…

En İyi Yardımcı Kadın oyuncu kategorisinde ise, kazanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılan tartışmasız tek isim Anne Hathaway, bir nevi isminin okunmasını bekledi ve ‘ Les Miserables ‘ deki derinliği ve etkileyiciliği su götürmez oyunuyla ödülü kendi  malı misali aldı götürdü…

En merak ettiğim dallardan olan şarkı / müzik kategorilerinde ise ‘ Skyfall ‘ ve Adele beklendiği gibi parsayı toplayarak, beni de son derece mutlu eden bir sonla hiç kimseyi şaşırtmadı… sadece geçmişin anlı şanlı ‘ Bond ‘ filimlerini geçirdim aklımdan ve isyan etmeden duramadım…

Ah ülen dedim, ne müzikler yapılmıştı bir sürü ‘ Bond ‘ filminde ve nasıl da ezberletmişlerdi nakaratlarını bizim gencecik beyinlerimize… Hala var izleri, söküp atamamış hiç bir güç yada onlarca sene… Sen git onların hiçbirine ne bir ödül ne de bazı harika parçalara adaylık bile verme, bu sene hemen hemen tüm müzik türlerinde ‘ Skyfall ‘ ı ve Adele ‘ i ödüle boğ, inanılır gibi değil…

Aman yanlış anlaşılmasın, demin de belirttiğim gibi, bu yıl başka bir filmin müzik ödüllerini almasını beklemiyordum… ‘ Skyfall ‘ da Adele‘ de fazlasıyla layıktılar Oscarlara, ama gönlüm hala onlarca ‘ Bond ‘ filmindeki olağanüstü parçalarda kalmış ve onların ödül alamamaış olmalarına üzülüp durmakta….

Neyse, biz yine soğuk kanlılığımızı koruyalım ve kritiklere devam edelim… Son altını çizeceğim ödülümüz elbetteki içimdeki büyümeyen çocuğun hala izlemeye doyamadığı çizgi film kategorisi… En İyi Animasyon ödülü olarak adlandırılan bu dalda da beklendiği gibi heykelciğe ‘ Brave ‘ ile Brenda Chapman uzandı…

Kendisi aynı zamanda bu dalda ödülü kazanan ilk kadın olma titrini de ele geçirmiş oldu… İşte en başta bahsettiğim vurguları elimde olmadan burada yapıyorum ne yazık ki… Kadınlar böyle böyle yaptılar ve ne mutlu ki ataerkil zihniyetin ürünü olan erkek egemenliğine son verdiler…

İğrenç bir bakış açısı ve hiç mi hiç olmaması gereken bir ayrıntı sizce de öyle değil mi… Bana göre de öyle, ama malesef acı ama gerçek bir durum… Evet, kazanan ilk kadın yönetmen ve bundan ben değil, eril dünya düzeni utanmalı, hepsi bu işte…

Koca bir Oscar töreni işte bu havada ve ödül dağılımı içinde geçti… Umudumuz gelecek yıllardaki törenlerin daha adaletli ödül dağılımlarına şahit olması ve bir Türk filmini de ödül alırken görebilmemiz… Herkese keyifli ve tadına doyum olmayacak seyirler diliyor, hayatınızın mutlu sonla bitecek film tadında  geçmesini umut ediyorum…

Sevgi ve Saygılarımla… Fırat ÖÇAL

http://www.hayatveinsan.com/2013-oscarlari/