Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '15

 
Kategori
Yılbaşı
 

2016 Yılı Kehanetleri

2016 Yılı Kehanetleri
 

Kehanet


Her şeyden önce hepinize sevdikleriniz ve değer verdiklerinizle birlikte sağlık, mutluluk, huzur dolu, sevgi, barış, neşe, bolluk ve bereketin hakim olduğu harika bir yeni yıl diliyorum.

Bugün, 2015 yılının son gününü yaşıyoruz. İyisiyle kötüsüyle, güzeliyle çirkiniyle yaşanmış bir 365 günü geride bırakıyoruz. Hep birlikte tüm yıl boyunca birlikte çalıştık, çabaladık ve kendi rollerimiz kapsamında elimizden gelenin en iyisini yaptık.

Kehanetler, insanlık tarihinde her zaman merak ve ilgi çeken bir olgu. Geçmişini iyi veya kötü tecrübelerle bir türlü yaşamış olan insan, şimdiyi ise geçmişinin prangaları ile yaşamaktadır bir şekilde. Ama geleceğin bilinmezliğinden ötürü insan hep korku, kaygı ve endişeden muaf olabilmek için, kendi aciz ve zar zor tesis edebildiği o kırılgan konfor alanını koruyabilmek için geleceğe hakim olmak istemiş hep.

Bu yüzden krallar yanlarında astrologlar bulundurmuş...

Bu yüzden suya, toprağa, bulutlara, yıldızlara ve başka doğal unsurlara bakarak insanın sezgi kanalını tetikleyen ve gelecekten haber almasını sağlamaya çalışan kehanet yöntemleri belirlenmiş...

Bu yüzden rüya yorumları önem kazanmış...

Bu yüzden kahve falları sohbet aracı olmaktan çıkıp amaç olmuş...

Nostradamus, Kahin Vanga gibi çok farklı ve medyumik kahinlerin ise yeri ayrı elbet. Zira, bu kahinlerin yol, yöntemi bilgi, beceri ve yetenekleri hala tartışılmaktadır. Ancak bizleri bu denli konuşturduklarına göre bir başarıları var elbet.

Yazımın bu noktadan sonrası 2016 yılına dair bilinmeyen ve bilinemeyecek geleceği ve geleceğinize dair ışık tutmamı bekliyorsanız, sizleri tatmin etmeyebilir.

Ancak, şunu kesinlikle ama kesinlikle söyleyebilirim ki...KADERİNİZİ KENDİNİZ ŞEKİLLENDİRECEKSİNİZ. Bu ilginizi çekiyorsa, lütfen okumaya devam edin.

Ama haddimizi de bilelim. Bizler KADERİMİZİ değil kaderimizi nasıl yaşayabileceğimizi seçebiliyoruz CÜZ’İ İRADEMİZ ile. Yol, ana kavşak noktaları belli ama ara yollar ve tecrübelerimizin nasıl yaşanacağı ise bize bağlı.

Dünyaya enkarne olan ruhun olgunluk seviyesine göre ise, kaderi değiştirebilmek mümkün ama veliler, nebiler gibi çok az insana mahsus.

İşte bu yüzden, bu yazımı 2016 yılında kendi kaderimizin efendisi olmak adına NE yapabileceğimiz ve bunu NASIL gerçekleştirebileceğimiz üstünde kurgulamak istiyorum.

Sokrates diyor ki “SORGULANMAMIŞ BİR HAYAT YAŞANMAYA DEĞER DEĞİLDİR”.

Doğayı ve evreni anlamaya çalışarak insanın dışında tutan Doğa filozoflarından sonra, felsefeyi gökten yere insana indirerek felsefede ilk devrimi yapan Sokrates, 2500 yıl önce Atina’nın dışındaki Delphi Tapınağı girişinde yazan “KENDİNİ BİL” sözüyle özdeşlemiştir.

Felsefede Sokrates’ten sonra 2nci devrim ise “DÜŞÜNÜYORUM, ÖYLEYSE VARIM” sözünün sahibi Descartes’ten gelmiş. Çünkü, aklın bilimsel yöntem ile kullanımını devreye sokar.

Bu 2 mesaj, bizlere yaşadığımız dünyada bizi hayvandan ayıran zekamız ve onu kullanma kapasitesi olan aklımızı kendimize AYNA tutmak ve sonra kendi kabımız kadar bulabildiğimiz hakikatler ışığında kendi gelişimimiz için kullanmamız gerektiğini hatırlatıyor.

Tek bir hayatımız var. Bu bedende ve bu bilinçte tek bir hayat, tek bir yaşam. Onun değerini bilelim. Bize verilen bu hayatı bir nimet kabul edelim. Yargılamalar, ayırımlar, kıyaslamalar ile değil tüm zorluklara rağmen inadına sevgiyle yaşayalım.

Hayat kolay değil elbet.

Evet, hayat cennet değil.

Evet, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, haklı-haksız gibi zıtlıklar var hayatta...

Ancak yaşamın amacı öğrenmek ve gelişmek ve hatta paylaşmak. İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, haklı-haksız YOK aslında. Hepsi kıyaslayarak, sınıflandırarak, genelleyerek çalışan aklın ve bu şekilde kendine konfor alanı yaratarak kendini yaşam okyanusunun medcezirine karşı korumaya alan dualist egonun çalışma tarzı.

Hata yok, sadece ama sadece DENEYİM var. Hepsi, bir deneyim. Çünkü kötü olmadan iyiyi, yanlış olmadan doğruyu, haksızlık olmadan haklıyı, çirkin olmadan güzeli anlayamayız. Bu tersi için de geçerli. Aslında hepsi aynı şeyin farklı derecelerinden ibaret.

Deneyim ise gelişim veyahut eskilerin TEKAMÜL dediği şey için var.

Yani dünden ileri, yarından geri prensibi hakim...

Her gün hayatımızda bir önceki güne göre yeni bir taş koymadıysak kendi gönül mabedimize; işte o zaman bu hayatı, bu lütuf olan hayatı doğru yaşamadık demek.

Gönül ister ki, bir lütuf olan bu hayat oyununu gelişmek ve daha iyi güzel gelecek, daha iyi bir insanlık için kullanalım.

Haydi o zaman küçük bir çalışma ile işe başlayalım.

Ne zaman mı? HEMEN, ŞİMDİ, BURADA. Ertemelek yok...

Ancak küçük bir uyarım var....

2016 yılını 2015 yılı veya daha öncekilerle aynı yaşamak istiyorsanız, hemen şimdi bu yazıyı okumayı bırakın.

Kendinize AYNA tutmaya yüreğiniz dayanmıyorsa da hemen bırakın.

Veyahut sadece keyif almak için okumak istiyorsanız da bırakın...

Yaşlandığınızda keşke demeyeceğiniz, hayallerinizi hayata geçirdiğiniz ve herkesin sizden sevgiyle bahsettiği güzel ve asil hayatlar yaşamak istiyorsanız ise her gün küçük adımlarla hedefinize ilerlemek için HEMEN ŞİMDİ, BUGÜN işe koyulun.

İlerlemek istiyorsanız başlayın.

Evet ise cevabınız, önce kendinize AYNA tutun.

Hayat amacım ne ve bu sene bunu gerçekleştirmek için ne yaptım?

Bu sene neleri başardım ve neleri kutlamalıyım?

Bu sene neler iyi gitmedi ve neyi farklı yapabilirdim?

Bu seneki kazanımlarım ne oldu, hayattan ne öğrendim?

Hangi iç dinamiklerim beni engelliyor, hangileri bana güç veriyor?

Son 5 yıldır hayat bana neleri fısıldıyor öğrenmem için? Neler hayatımda öğrenmem için durmadan tekrar ediyor? Hangi zorluklar tekrar tekrar bana geliyor? Altta yatan mesaj ne? Bu mesajların ortak bir trendi var mı? Neleri öğrenmem isteniyor? (Hepsi tek bir soru aslında)

2015 sonu itibariyle SWOT'um nasıldır? (Strengths, weaknesses, opportunities and threats - Güçlü yönler, gelişim alanları, fırsatlar ve tehditler). Bunu insanın 4’lü yönünü yansıtacak şekilde ve dengeli-uyumlu bir yaşam için fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal 4 alt kırılma koymakta fayda var.

Hayattaki anne/baba, oğul, dost, patron, çalışan vs gibi rollerim neler ve her bir rolde etki ve başarılı mıyım?

Mutlu muyum peki?

En büyük hayatımı ıstıraba çeviren sorunlarım neler?

Geçmişini ve bugününü bilmeyen kaderinin efendisi olamaz. Ama bu reçeteye gelecekten ne istediğinizi bilmeyi de eklemeli. Niyet, gayret ve kısmet için bir hedef ve anlam lazım insana.

Geleceğini şekillendirmek istiyorsan ise hedefini ve anlamını bulman, bilmen gerekecektir. O yüzden de şunları sor lütfen kendine;

Hayatımda neleri başarmak istiyorum ve 2016'da bunu başarmak için neler yapmalıyım? Bunları fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal 4 alt kırılımda düşünmek faydalıdır.

Hangi becerilerimi geliştirmeli, hangi eğitimleri almalıyım?

Hangi erdemleri kazanmalıyım?

Kimlerden feyz alabilirim? Kimler bana rol model olabilir?

Alışkanlıklarımı olumlularla değiştirmek için hangi ritüelleri uygulamalıyım? Kişisel dönüşümün anahtarı alışkanlıklarınızı değiştirmektir. Ritüel derken mistik ve ruhani dini veya kült ritüelleri kast etmiyorum. Ritüeller her gün aynı şekilde tekrar ettiğiniz ve böylece önce zorlayarak, ama sonradan otomatik olarak sizi bir alışkanlığı kazanmaya götüren bir yöntemdir. Bir tekrar yöntemidir, aynı mantralar gibi. Böylece bilinçaltına etki edersiniz. Büyük annelerimizin biz çocukken “bir şeyi 40 defa tekrar edersen olur” sözüyle demek istedikleri gibi.

Bu sene ödemem gereken bedeller nelerdir? Yani neler için ekstra çaba sarf etmeli ki istediklerimi elde edebilmeliyim?

Her gün iletişimde bulunduğum insanlar kimler? Kimler gerekli, kimleri elemeliyim hayatımdan?

Hayattaki her bir rolümü daha iyi nasıl yaşarım?

Hayata ve çevremdeki herkese daha iyi nasıl hizmet edebilirim?

Hangi noktada olduğumu bildiğime ve gitmem gereken yönde ilerlemek için neler yapmam gerektiğini bildiğime göre, 7 gün x 24 saatten oluşan haftamı nasıl kullanmalıyım?

Bir planım varsa buna uyduğumu nasıl bilebilirim ve başarımı nasıl ölçerim? Bir nevi scorecard'ım nedir ve hangi sıklıkta buna bakmalıyım?

Evet bunlar zor sorular. İnsan hayata ve insanlara soru sorabiliyor ve yeri geldiğinde yargılayarak sert aynalar da tutuyor kendini korumak adına. Ancak zor olan iş kendimize AYNA tutmak. Bu süreç ise soru sorarak başlıyor.

Bu süreç için gündelik hayatınızdan kopmanıza gerek yok. Sadece ama sadece gün içinde kendinize özel çalışma alanları belirleyin. Saatlerce çalışmanıza da gerek yok. Düzenli ve disiplinli bir şekilde hayat amacınız ışığında ailenizden, sevdiklerinizden, işinizden, sosyal hayatınızdan kopmadan ilerleyin.

Sevdiklerinizi ne yaptığınızdan haberdar edin ve çabanıza ortak ederek, desteklerini isteyin. Onların desteğini alarak yapacağınız yolculuk çok daha keyifli ve anlamlı olacaktır.

Ve paylaşarak artan ışığınızı saçın.

Süreç basit ama kolay değil. Çünkü insanın işe önce kendi zihninden ve kalbinden başlaması lazım. Zihnindeki labirenti bulması ve o labirentte yürüyerek her bir köşsinde saklanan gölgelerine ışık tutması lazım. Kalbine dönerek kalbinin ışığını gölgeleyen maskelerini, kir ve pasları temizlemesi lazım. Ve sonra akılını ve kalbini bir etmesi lazım.

Bu bahsettiğim uzun ve zaman alıcı bir çalışmadır, ancak arzu eden ve azmeden her şeyi başarır.

Hz.Mevlana diyor ki “ Neyi arıyorsan, sen osun.”

Çocukken kalbin neyi arıyordu? Onu hatırlayın ve bulun. Cevap işte orada.

Eğer kalbinin perdeleri kalkmaya başlamışsa, o eski günlerdeki bilmeden bildiğin amacını şimdi bilinçli yetişkin hayatında bulabilirsin.

Şunu hep hatırlayın lütfen. Mucizeler iman edenlerindir. Aramakla bulunmaz, ancak bulanlar hep arayanlardır.

Ve şunu unutmayın lütfen. Ne istediğinizi değil, ne olduğunuzu kendinize çekersiniz ve dönüşüm önce düşünce ile başlar.

Kehanetler dedik. İnsanın kendi kaderinin efendisi olmasından bahsettik. Ve bunun için sorulardan, yöntemlerden dem vurduk.

Ancak Mahatma Gandhi esasında reçeteyi kısaca vermiş...

"Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür..."

Bir insan yaptıysa herkes yapabilir. O yüzden her şey istemekle başlar. Gerisi gelir. Kehanet yok aslında.

Var olan tek şey, aklınıza ve gönlünüze nakşedilen isteklerinizin siz onları yapabilecek potansiyelde olmanızdan dolayı size ilham olması... Herkes kendi kaderi, imkan ve kabiliyetlerine göre ilham alır.

Var olan, ilham aldıklarınızı hedef ve anlama dönüştürerek kendi çabalarınız ile yapabilme beceriniz...

Var olan, niyet ve gayret etseniz dahi her şeyin hayatın size uygun olan zamanda isteklerinizi gerçekleşeceği. Buna da kısmet diyoruz işte. Ya da gebelik yasası.

O yüzden ne istediğimizi bilelim, bu yönde gayret edelim, ve olana dek sabır ve sebat ile çalışalım. Sistem ve düzene güvenelim. Yeter ki, virane olan gönüllere güneş vurduğu zaman güneş gönlü evinde bulsun.

Sevgiler

Kenan

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..