Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
Tarih
 

22. Yüzyıl’da yitireceklerimiz

Önbilgi: Bu metin tümüyle bir beyin köruçuşudur. Beynin sahibi, gözünü kapatıp izleğini terketmiş durumda, yalnızca uçuş koreografisini kaydediyor.

I.

Nüfus artışı:

22. Yüzyıl’ın en önemli özelliği, arkada bırakılan 400-500 yıldan sonra, ilk kez sabit bir Dünya nüfusuna ulaşılması olacaktır.

Bu durum, bize neler yitirtebilir?

En önemlisi, kitlenin değişim arzusunu yitirtecektir. Kitlenin ataleti, 5.000 yıllık dünya siteminde görüldüğü üzere, zaten değişime karşıdır. Nüfus sabitliği, bunun etkinliğini katlayacaktır.

Neden?

400-500 yıllık süre, tarihte daha önce hiç görülmemiş bir ivmeli nüfus artışını kaydetmiş olacak. Bu durum, gelenekçiliği çok yüksek oranda ivmelendirecek. Diğer bir deyişle, değişime en çok karşı olanların bir bölümü, en çok değişmiş olanlardır.

Gelenekçilik, tarihte gelenek olarak gözlenegelmiştir. Bu gelenekçilikler, nüfus artışlarına veya artışlarına bağlı olmamıştır.

(Zaten çoğu yerde nüfus bilinmiyordu. Dünya alanının tamamı insanlarla meskun değildi. Birbirinden yalıtılmış insan toplulukları ve kültürleri vardı. Gelenekler de birbirlerinden yalıtıktı ve insanlar burunlarının dibindeki farklı yaşam biçimlerini bile yadırgarlardı.)

Demografik dağılım, 100 yıllık yaşam süresi ve her yaş dilimi için % 1 gibi, limit bir duruma varacak. Bunun sonucu olarak, yaş ortalaması 50 olan ve nüfusunun yarısı 50 yaşında veya daha büyük olan bir toplum çok statikleşir.

(Daha önce nüfus dağılımları çan eğrisi bile değildi, gençler çokken, 65 yaş üstü nüfus % 5’in altındaydı; bu durumda % 35 olacak.)

Bunun ekonomik yükünü toplum kaldıramayacak. Altyapı hazırlanmadı. Bu durumda sosyal güvencesiz, hatta evsiz milyarlarca yaşlı olacak demektir. Bu durumda, nüfusun ılıman bölgelerde yığılması daha mantıklı olur. Yani, nüfus akışı Güney’den Kuzey’e değil, Kuzey’den Güney’e olur. (3. Bahar projeleri bunun şimdiden kanıtı ve ipucudur.)

II.

Bilim:

Tam bilim, 23. Yüzyıl’dan önce kurulamaz. Bu arada çok (birkaç yüzyıl) uzayabilecek bir ‘bilimsel kültürün çöküşü’ dönemini göreceğiz. Bunun benzerleri, tarihte daha önce Büyük İskender ertesinde Antik Yunan’da ve Cengiz Han ertesinde Ön Asya’da görülmüştü.

Bu durgunluk duvarını, 1900 başlarında Heisenberg, Einstein ve Planck üçlüsü / triyalemması yarattı.

Bu tür duvarlar geçmişte, dar yeralanlar için 500 yıl kadar sürebilen Orta Çağ’lar yaratabildi. Bunun gelecekte de böyle olup olmayacağını henüz bimiyoruz.

III.

Ev-gezegen Dünya:

200 yıl sonra uzaycılık yerleşmiş olacak. İlk uzay devleti kurulmuş olacak.

Bunun yanısıra dünya, bir biçimde Hiroşima ve Nagazaki’den çok daha büyük oranda nükleer kirlilik yaşamış olacak.

Aslına bakılırsa ev-gezegen Dünya tanımı, 1945 atom bombaları ve 1957 sputnik yapay uydusu ile zaten yitirilmişti.

IV.

ABD devleti:

Aslında ABD’nin 21. Yüzyıl’da parçalanması gerek ama Dünya bunu yapamayacak kadar kalabalık dertlerle meşgul olacak.

Dolayısıyla ABD, kendi kendini parçalamış olacak. Temel aday neden, beyaz olmayanların 2040’tan itibaren çoğunluğa geçmeleri olacak.

Ekler:

Einstein tipi 1 dahinin, 2100-2200 arasında ortaya çıkması olasılığı, % 1’den az olacak.

Sanatlar aşırı tekdüzeleşecek.

Dünya’nın en az 1 bölümü, kalıcı olarak nükleer kirlenmiş olacak. (Bu bölgenin temizlenmesinin ekonomik fizibilitesi ayrı bir konu ve bu konu başlığının dışında kalıyor.)

Felsefe bilimi tam bilim yapabilmek için, felsefeliğinden eksilecek. Bu çıkarsama, felsefe tarihine ve bilim tarihine bakarak, üzerine büyük sayılar kuramı uygulanılarak yapıldı.

Dipnot: Bütün şıkların hepsi yazılmadı, yani bu yazı bir taslak durumunda.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..