Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '17

 
Kategori
Özel Günler
 

24 Kasım Öğretmenler Günü İçin...

24 Kasım Öğretmenler Günü İçin...
 

  Muallim Hayrullah Efendi Ortaokulu Maraş'da kaleyi uzaktan gören bir okuldur. Önünden gelip geçenler, öğrencileri dahil pek bilmezler bu  girişin üzerinde renkli harflerle bir tabela içinde yazılı olan adın nerden geldiğini. Pazartesidir, zil çalmış, okulun bahçesindeki sıralı öğrenciler İstiklal Marşı'nı okumuş ve sınıflarına girmişlerdir. Bayrak direğindeki çekili albayrak, kalenin burçlarında nazlı bir şekilde bir özgürlük gelinciği gibi dalgalanmakta olan albayrağa gülümser gibidir.

  30 Ekim 1919 Perşembe günüdür; bir gün önce kentin dışında konuşlanan Fransız birlikleri içeri girerek işgal hareketini tamamlamışlardır. Kalenin burçlarında artık Fransız bayrağı dalgalanmaktadır. Bir kara gölge gibi düşmüştür kentin üzerine. Aşıkoğlu Memili, Fransız generali Querette ile konuşmaktadır. Onun, "Bir bez parçası için neden bu kadar gürültü yapıyorsunuz? Yarın açılacak ateşle ne kadar çok çoluk çocuğunuzun öleceğini düşünün." sözlerine cevabı nettir:

 "Bayrağımız bizim hayatımızdır. Sabah kalktığımızda ilk olarak hepimiz kaleye bakarız. Bayrağı görünce seviniriz; görmesek o gün ölürüz." Söyledikleri 23 Mayıs 1919 Cuma günü Sultanahmet Meydanı'nda batmakta olan güneşin, ulu caminin muhteşem kubbe ve minarelerinin gölgelerini üzerine düşürdüğü ateşli iki yüz bin kişilik kalabalığı coşturan öğretmen Halide Edip Adıvar'ın sözlerinin bir devamıdır sanki. "Şimdi yemin edin ve benimle birlikte tekrarlayın; yüreğimizdeki mukaddes heyecan milletlerin hakları verilinceye kadar devam edecektir." Sözler bitmiş, sıra tarihi yazmaya gelmiştir...

 Millet haklarını almaya kararlıdır. Maraş direnişinin ve belki de Kurtuluş'un ilk şehitlerinden biridir Riyaziye Muaallimi Hayrullah Efendi. Kurtuluş'un tarihini yazmaya başlayan kanlara karışan, belki de ilk mürekkepli kan. Kuvvayı Milliye içinde yurdun dört bir tarafında örgütlenen Kuvvayı İlmiye başlamıştır satır satır destanı yazmaya.

 Çatlak sıcağında Temmuz güneşinin azalmış gibidir sanki suları Sakarya'nın. Kıyılarındaki terkedilmiş balçığa eğilmiş suskun söğütler tükenen umutlar gibi yalnız ve teslimkardırlar. İsyankardır sular oysa ve ruhlar... Top sesleri duyulmaktadır Ankara'dan. Mecliste umutsuzluğun körüklediği öfkeli tartışmalar Meclisin Kayseri'ye taşınması üzerinedir çoğunlukla. Eşraf, ailesini, yükte hafif pahada ağır eşyasını yükleyerek hafiflemiş namuslarıyla Kayseri yolunu tutmuştur çoktan. Tekerlek gıcırtıları utanmaz bir bencilliğin hazin, umursamaz sesleri gibi yayılmaktadır... 10 Temmuz 1921 de başlayan Kütahya-Eskişehir muharebelerinde üstün düşman ateş gücü karşısında gerileyen birlikler, Mustafa Kemal'in emriyle Sakarya'nın doğusuna çekilmektedirler. Oysa Sakarya Anadolu'nun can suyu gibidir, bir ana damarıdır. Azalsa da suyu, ağırdan ve kararlı ve gücünü bilerek akmaktadır hedefe, denize doğru. Umuda ve Kurtuluş'a... Eskişehir, Kütahya ve Afyon işgal edilmiştir.

 Düşünebiliyor musunuz; bu ateş ve bu ümitsizlik günlerinde Mustafa Kemal 15 Temmuz 1921 de Ankara Erkek Muallim Mektebi'nde topladığı Milli Maarif Kongresi'nde öğretmenlere konuşmaktadır. O yıllarda %20si kadın olmak üzere üç bine yakın öğretmen vardır. Salonu ilk defa haremlik, selamlık ayırımı olmaksızın dolduran öğretmenlere seslenir. "Huzurunuzda ve huzur-ı millette milli menfaatlerimiz hakkında nokta-i nazarımı ifadeye imkan veren bu vesileden istifade ederek geleceğimizin kurtuluşunun aziz öncüleri olan Türkiye muallime ve muallimleri hakkındaki hürmet dolu hislerimi ifade etmek isterim. Gelecek sizin eseriniz olacaktır!.."

 Bu ülke için kanlarını akıtıp, canlarını vererek Çanakkale'de boşalan Galatasaray ve Sultanahmet Lisesi sınıflarının, Askeri Tıbbiye'nin öğrenci ve hocaları, Kurtuluş için boşalan Ankara Erkek Lisesi öğrenci ve öğretmenleri ve daha niceleri; Kuvvayı İlmiye'nin  adsız öğretmenleri, unutulmaz... Unutanlar, bakamaz 23 Aralık 1930 da Nakşibendi gericilerinin kestiği kafasındaki açık gözlerine öğretmen Fehmi Kubilay'ın... Bu gün mü; yazmaya ne gerek var, içinde yaşıyorsunuz, görüyorsunuz her şeyi. Sahi, görüyor musunuz...

 Çoğunuz belki unuttunuz bile; bu, 23 yaşında Batman Kozluk'da şehit olan öğretmen Aybüke Yalçın'ın fotoğrafıdır. Daha niceleri var, son yıllarda benzer şekilde yitirdiğimiz ve unuttuğumuz ve isimleri Aybüke öğretmenin diyezli notalar gibi genç yaşta dağılan yaşamına benzeyen. Biz bu dersten sınıfta kaldık, telafisi de yok! Evet; sınıfta kaldık, kaldığımız ders filan da değil oysa, yaşamın ta kendisi...

 

 Akın Yazıcı

24 Kasım 2017/İzmit

 
Toplam blog
: 190
: 391
Kayıt tarihi
: 07.05.14
 
 

1965 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden asker hekim olarak mezun oldum. Gülhane Askeri Tıp Aka..