Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

28 Şubat ve zorunlu eğitim üzerine...

28 Şubat ve zorunlu eğitim  üzerine...
 

28 Şubat “balans ayarı” ya da “post modern darbe” adıyla siyasi tarihimizde yer alan dönem üzerine tartışmalar sürüyor.

 

Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmeleri küresel egemenlerin projelerinden, hedeflerinden ayrı değerlendirmeye çabalayan görüşler buzdağının görünen tarafında sörf yapmaktan öteye gidemez.

 

28 Şubat ABD’nin BOP  projesi ve bu projeyi gerçekleştirmek için gerekli olan“Ilımlı İslam” anlayışının egemen kılınmasından başka bir şey değildir.

 

Erbakan’ın Milli Görüş anlayışının AB, Nato karşıtı ve antiemperyalist, bağımsızlıkçı yanlarının törpülenerek ABD’nin çıkarlarına göre dizaynı üzerinden yaşananlar gerçek bağlamından koparıldığı zaman yapılan değerlendirmeler eksik kalmaya devam edecektir.

 

Türban eylemleri, tarikat şeyhleri ve şeyhlerin yatak odalarına yapılan baskınlar, tankların yürümesi oynanan oyunun sadece görünen sahnesi olmaktan öteye geçmez.

 

Erbakan’dan kopan Gül ve Erdoğan önderliğinde kurulan AKP, küresel egemenlerin beklentilerini iyi okuyarak gerekli değişimi, gömlek değiştirmeyi gerçekleştirdikleri için bugün ülkeyi yönetiyorlar.

 

Özgürlük, ileri demokrasi, yeni anayasa ve darbe karşıtı söylemler/yargı süreçleri ise işin liberal desteklerini oluşturmak için sadece sos olmaktan öte bir anlam taşımıyor.

 

28 Şubat’ı gerçekleştirenler ortalıkta boy gösterirken, gerçekten darbe yapanların göstermelik 12 Eylül yargılama süreçleri sahnelenirken; darbe yapma teşebbüsünde bulunduğu iddia edilenler cambaza bak dedirtircesine 4/5 yıldır tutuklu yargılanıyorlar.

 

 

Diğer taraftan sermayenin ihtiyaçlarına göre yürütülen, uygulanan ekonomi politikaları ABD tarafından gönderilen Kemal Derviş’in eliyle gerçekleştirilenlerin nihai hedefine ulaşmasını sağlıyor. İşsiz, güvencesiz, taşeronlaştırma, çağrıya dayalı çalışma vb. ile emekçiler iliklerine kadar sömürecek politikalar uygulanırken “ileri demokrasi” bandı ile gözler bağlanıyor.

 

Kuşkusuz 28 Şubat süreci daha çok tartışılacak, “post modern darbe” radikal yönleri törpülenen İslamcıların din sömürüsü üzerinden palazlandığı sürece ABD/küresel egemenlerin ekmeğine yağ sürmeye devam edecek.

 

Irak işgali, Tunus, Mısır, Libya, Cezayir, Yemen ve Suriye’de yürütülen ABD destekli BOP projesinin nihai hedefi İran ve Türkiye olarak dillendiriledursun, son dönemde eleştiriye tahammül edemeyen iktidar vesayetinin yansımalarını gazetelerinden kovulan muhalif kalemlerin işsiz kalmasını seyrederek yaşıyoruz.

 

İktidarın işine gelmeyen açıklamalara tahammülü yok. TÜSİAD 4+4+4 ile ilgili açıklama yaptı diye yar çekildi. Yandaş gazetecinin televizyonda “DEĞİŞMEZLERSE YOK OLURLAR” sözlerini dehşet içinde izledim.

 

Bu ülkede üniversite var demeyi çok isterdim. Hukuk, eğitim, demokrasi konusunda ağızları kilitli sadece seyrediyorlar. Al sana ileri demokrasi. Muhalefetteyken eleştirilen kurumlar teslim alınınca iş bitti! YÖK, HSYK vs…

 

28 Şubat’ın rövanşı ya da 12 Yıllık eğitim projesi!

 

 

Tamda 28 Şubat’ın yıldönümünde ortaya sürülen bilimsel temeli olmayan ve sadece İHL’nin orta kısımlarını açmayı hedefleyen 12 Yıllık eğitim ile ilgili daha önce yazmıştım.  Üniversitelerin açıklama yapmasını bekliyordum. 12 Yıllık sözde kesintisiz eğitime yönelik sadece Boğaziçi Ü.’ne dayandırılan açıklamayı zor buldum sanal alemde.

 

Haberde,“Boğaziçi Üniversitesi, bugün yazılı bir açıklama yaparak 12 yıllık kesintili eğitim tasarısının geri çekilmesini talep etti. Fakülte tarafından yapılan açıklamada, eğitim sisteminde öngörülen değişikliklerin bilim dışı olduğu gibi, insan haklarına ve eşitlik ilkesine de aykırı olduğu vurgulandı.” diye üst başlıkla verilen açıklama Türkiye Üniversitelerini, bilimin namussunu kurtarır mı bilemiyorum.

 

 

Açıklamada,“Bir ülkedeki eğitim sistemi ve bunun uygulanmasını içeren model değişiklikleri, ancak daha önceki sistem ve uygulamalar bilimsel değerlendirmelerle ele alınıp gelişim ve değişimin zorunlu olduğu saptanırsa, gerekli olabilir. Böyle bir bilimsel değerlendirmeye dayanmayan değişiklikler, insan gücü açısından olduğu kadar ekonomik açıdan da savurganlığa neden olur” denilerek tasarının geri çekilmesi talep ediliyor.

 

Açık öğretim seçeneği, çocukların sosyal ve duygusal gelişimine ket vuracaktır


Açıklamada, “çağ nüfusu bilişsel gelişim açısından ayrıştırıldığında, 7-11 yaşın somut işlemler, 12 yaş üstünün ise soyut işlemler dönemleri olarak belirlendiğini, bu yüzden dördüncü sınıftaki bir çocuğun, somut işlemler döneminin tam ortasındayken ilköğretimin ikinci kademesine geçmesinin, bilimsel veriler ve bulgulara ters düştüğü” belirtiliyor.

 

“İkinci 4 yılın mesleki ve teknik yönlendirmeyi içermesi, bilimsel açıdan kabul edilir bir seçenek değildir. On yaşındaki bir çocuğun ilgi, yeti, bilgi ve becerileri, kalıcı bir hale gelmemiştir. Bilimsel veriler, bu alanlardaki değişmezliğin ergenlik dönemi sonunda bile oluşmadığını açıkça göstermiştir. On yaşındaki çocukları ömür boyu çalışacakları alanlara yöneltmek, bilimsel açıdan olası değildir. Bilimsel veriler ilgi, bilgi, yeti ve becerilerin 15 yaşlarında bile kararlılık göstermediğini ve kaygan bir zeminde olduğunu saptamıştır. Bu nedenle 9-10 yaş gibi bir gelişim döneminde, çocukları bu tür seçimleri yapmaya zorlamak, hiç bir bilimsel veri ve sonuçla bağdaşmamaktadır”deniliyor.(Yararlanılan Kaynak)

 

Dış vesayetlerin/küresel egemenlerin desteğini alan iktidarın Türkiye’de kurumları/sistemleri beklentilerine göre tasarlama çabası sürüyor. Milli görüş gömleğini çıkarmadan ABD/küresel egemenler ile asla bir araya gelemeyecek siyasi köklere sahip iktidarın kafasının arkasındaki planlarını uygulamak için slogan halinde ifade ettikleri “kazan kazan” ilkesini tavizsiz uyguladıkları su götürmez.

Şimdilik karşılıklı çıkarlar etrafında ortaklık sürecek, iktidar köklerini memnun edecek manevraları sürdürüyor, ABD’de çıkarlarına uygun politikalarını gerçekleştirmek için bir partnerinden memnun, nokta.

 

12 Yıllık kesintisiz(!) eğitim ile ilgili Eğitim Sen’in komisyona ilettiği itirazlarını içeren yazı önerisiyle bitiriyorum, görüşmek üzere.

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..