3.Köprü TC geleceğinin yok edilmesidir!

1/25.000 ölçekli 08.08.2010 tasdik tarihli Kuzey Marmara Otoyolu (İstanbul 3. Çevreyolu ve Bağlantı Yolları dahil) Planı 8 Ağustos'ta askıya çıkmış.

Askıya çıkmak ne mi demek?

Varsa itirazınız yapın demek. Yasal olarak her vatandaşın itiraz hakkı var. İtiraz yoksa plan geçerli oluveriyor.

Ama her vatandaş nerede bu askı ve nasıl izlenir bilemez tabii, dolayısı ile de itiraz edemez, iş kesinleşiverir. E-devlet uygulamalarında başarılıyız ya, bu askıya çıkmayı da Internet'e taşısak ne iyi olur. Tüm kamuda askıya çıkan ne varsa orada görülür. Bu önerim iktidara yeni bir proje olarak kenara yazıladursun ben asıl konuya döneyim.

3.köprü TC geleceğine planlı ve kasıtlı olarak yapılacak "cinayetler" silsilesinin başlangıcıdır.

2 Ekim Cumatesi akşamı saat 20:00'de İstanbul'a sahillere çıkıp, barışçı bir şekilde bu hatadan dönülmesi gerektiğine ışık (mum, çakmak) yakmak da güzel ve katılınması gereken bir eylem ama yetmez.

Sadece İstanbullular değil, Her TC vatandaşı 3. Köprü (Kuzey Marmara Otoyolu) planına itiraz etmelidir.

Çünkü bu proje İstanbul'un değil Türkiye'nin geleceğinin karartılmasıdır. İstanbul dışında yaşayan insanlar buna şaşırabilirler ama biraz etraflarına baksalar ne demek istediğimi kolayca anlayacaklardır. Kaçının çocuğu iş bulmak, okumak, tedavi v.b. için İstanbul'a gelmeye mahkum olmuştur? Kentlerinin fakir kalmasına, gelişememesine, geri kalmasına İstanbul'un cazibe merkezi yapılması neden olmaktadır. Yaşadıkları illerde gelecek nesillere hayat kısıtlı ve kıt olacaktır ve gençleri mecburen İstanbul'a göç edecek veya işsiz düşük hayat koşullarında yaşamaya razı olacaklardır.

İstanbul büyüdükce, trafiğe metrobüsler, deniz otobüsleri, köprüler, kavşaklar, tüneller falan çözüm olmayacaktır. Raylı sistemler bile çözüm olmayacaktır. Konut alanlarını merkezden kovan bu anlayış, kenarlardan merkeze gidip gelmeyi zorlayan yapısıyla trafiğe asla çözüm getiremeyecektir. İş merkezleri, AVM'ler, turizm ve eğlence yerleri kentin en gözde yerlerini işgal etmekte ve merkeze yığılmaktadırlar. Şehir büyütürken, yaşamı yakın yerleşimler içinde kalacak bir planlama da kasten yapılmamaktadır. Örneğin hergün, Gebze'den İkitelli'ye işe, okula hastaneye gidilip gelinmektedir.

Bugün gelişen teknoloji sayesinde iş merkezlerinin İstanbul'a toplanmasının gereği kalmamıştır ama büyük şirketler, kamu idareleri birbiriyle yarış halinde İstanbul'a taşınmaktadırlar. Bu diğer kentlerimizi yoksullaştırmakta ve geri bırakmaktadır.

İstanbul'un büyütülmesinden sadece arazi ve inşaat ve hizmet şirketleri le bunların uzantılarından kazanç elde eden kesimler memnun olacak. Büyükşehir ve belediyeler altyapıya, bakıma, peyzaja v.s. trilyon dolarlar harcayacak ve devasa projelerde yandaş besleyecekler. Bunun ne hesabı tutulup verilebilecek , ne de önü kesilebilecektir. Olacak olan, vergilerimizin devasa projelerle idaredekilerin yandaşlarına aktarılarak çarçur edilmesi; Devletin parası yok diyerek eğitim , sağlık , güvenlik falan, herşeyin masrafının vatandaşa yüklenmesi; Otomotiv alanının zenginleşmesi (araç, benzin); Vatandaşın da, gelirini doğrudan ve dolaylı vergilere, eğitim, sağlık, ulaşım masraflarına ancak yettirip İstanbul trafiğinde ömrünü yollarda tüketmesidir.

Bu konu çok uzun ve çok boyutludur. Daha önce iki yazıda da, çok özetle bunlara değindim. Onları da okumanızı dilerim.

http://blog.milliyet.com.tr/3__Kopru_cinayet_midir_/Blog/?BlogNo=200708

http://blog.milliyet.com.tr/Halk_yarariyla_aldatma__3__kopru___/Blog/?BlogNo=192737

Duyarlı vatandaşlar bugün ve yarın dilekçe ile plana itiraz edebilirler.

Etmelidirler!

Ek bilgi: Dilekçe "İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI, İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRE BAŞKANLIĞI, Planlama Müdürlüğü" ne verilecektir. Büyükşehir Belediyesi WEB sayfalarından da yararlanılabilinir.