Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '21

 
Kategori
Tarih
 

30 Ağustos 1922 Büyük Zafer

30 Ağustos 1922 Zaferi

General Hatzianestis (Hacianestis),’ üç kolorduya ayrılan Yunan ordusuna İzmir limanında demirli bir savaş gemisindeki karargâhından komuta etmekteydi. İsmet Paşa’nın Batı Cephesi karargâhında hazırlanan plan, Afyon yöresini tutan Yunan güçlerine güneyden saldırarak, büyük bölümünün birbiriyle temasını kesmeyi amaçlıyordu Türkler,2000 metre yüksekliğindeki Kocatepe’yi tutmuşlardı. Yunan cephesinin en güçlü noktasına yapılacak saldırı için son derece cesur bir plan hazırlanmıştı. Öne sürülecek olan Nurettin Paşa’nın 1.Ordusu, daha kuzeydeki Yakup Şevki Paşa’nın 2.Ordusundan takviye edilecekti.

26 Ağustos 1922sabahı, Yunan karargâhı derin uykuda Türk birlikleri gece savaş düzeni almış, bekliyor. Topçular tetikte… Saat 04.00’te Başkomutan Atatürk, Fevzi Paşa, İsmet Paşa atlara biniyorlar. Karanlıkta birkaç fenerle aydınlatılan patika yoldan Afyon Kocatepe’ye yöneliyorlar. Fevzi Paşa, Kuran okuyor. Atatürk, savaş planlarını gözden geçiriyor… Sabah 4.30’da topçu ateşiyle büyük taarruz başlıyor.

26 Ağustos gecesi 5. Süvari Kolordusu, Ahır Dağları üzerindeki Yunanların gece savunmadığı Ballıkaya mevkiinden sızma yaparak Yunan hatlarının gerisine konuşlandı.

26 Ağustos sabaha karşı 4.30'da başlaması planlanan taarruz sis sebebiyle ancak 5.30'da başladı.Yarım saat süren çok yoğun bir bombardıman ile Yunan ön hat mevzileri büyük yıkıma uğratılmış, topçu gözetlemesi ve makineli tüfek mevzileri iş göremez hale getirilmiştir. 6.00'da başlayan piyade taarruzu, kısa sürede gelişmiş, Tınaztepe, Belentepe, Kalecik sivrisinin geri alınması ile sonuçlanmıştır. Ancak, gerek geriden gelen Yunan takviyelerinin direnmesi, gerek Sincanlı Ovası'nda mevzilenmiş Yunan topçularının şiddetli ateşi ,öğlene doğru yavaşlamış ve durmuştur.

Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşısırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Atatürk, taarruz kararını haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesiyle Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk,1 Eylül 1922’de ordularına” Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diyerek orduya, hedefi gösterdi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.

Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat yönettiği Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Büyük Önder Atatürk, Büyük Zafer'den tam iki yıl sonra, 30 Ağustos 1924'te, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nın temel atma törenine katılmak üzere Zafertepe Çalköy'e geldi. Törene katılanlara iki yıl öncesini hatırlatan Atatürk, Büyük Zafer'i şu cümlelerle anlattı:

Mustafa Kemal Paşa, Büyük Zafer sonrası 1 Eylül'de Dumlupınar'da, Batı Cephesi'ndeki tüm subay ve erlere okunmak üzere yayımladığı bildiride, şu ifadelere yer verdi:

''Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu, geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe Kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.

''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşıve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil dünya tarihine yeni bir adım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vurduğu gücü ve istemiyle, bu belli gerçeği bir kere daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş bulunuyor.''  

Tarihte büyük savaşlar olmuştur; ne var ki çoğu ölüm, gözyaşı, acıdan başka bir şey vermemiştir. Büyük Zafer’de de gözyaşı, acı, şehit vardır. Ancak, bu savaşın büyüklüğü, Anadolu’nun tüm varlığıyla bu savaşa katılmasından kaynaklanır. Büyük Zafersonunda; Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur.

Ulusların yaşamlarında varoluşlarını simgeleyen zaferler vardır. Ulusun devamlılığını sağlayan, bağımsızlığını geleceğe taşıyan bu zaferlerdir. Böyle zaferler, o ulusun coğrafyasını değiştirir; ulusa güç kazandırır.30 Ağustos Zaferiyle Türk ulusu, bağımsızlığına, özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu zafer, ezilen, sömürülen doğu ülkelerine örnek olmuştur.

Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar - Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz ile açılmıştır

Yunanlılar, Dumlupınarçevresinde sağlam bir siper yapmışlardı. Mustafa Kemal, karargâhını düşmandan yeni kurtarılmış Afyon Belediyesi’ne taşıdı. Yunan birlikleri, geri çekilmek için Afyon-İzmir demiryolunu kullanmayı planlıyorlardı.30 Ağustos’ta Mustafa Kemal, Zafertepe’ deydi. (Mango, s.330,331)

26 Ağustossabaha karşı 4.30'da başlaması planlanan taarruz sis sebebiyle ancak 5.30'da başladı. Yarım saat süren çok yoğun bir bombardıman ile Yunan ön hat mevzileri büyük yıkıma uğratılmış, topçu gözetlemesi ve makineli tüfek mevzileri iş göremez hale getirilmiştir. 6.00'da başlayan piyade taarruzu, kısa sürede gelişmiş, Tınaztepe, Belen tepe, Kalecik sivrisinin geri alınması ile sonuçlanmıştır. Ancak, gerek geriden gelen Yunan takviyelerinin direnmesi, gerek Sincanlı Ovası'nda mevzilenmiş Yunan topçularının şiddetli ateşi nedeniyle taarruz öğlene doğru yavaşlamış ve durmuştur.

Tınaztepe'deki kuvvetli Yunan karşı taarruzu ve Kurtkaya mevzisinin direnişi ile Türk kuvvetleri kısmi geri çekilmelerle akşam saatlerinde bir denge oluşmuştur. Bu esnada 2. Türk Ordusu'nun özellikle 2. Yunan Kolordusu' na şiddetli taarruzları bu kolordu kuvvetlerinin 1. Kolordu'yu daha fazla takviye edememesine yol açmış, Hacıanestis 'i sarsılan güney cephesini takviye etmek yerine, 2. Kolordu'nun esas plandaki gibi Çay istikametine taarruz etmesi emri, işleri daha da karıştırmış, Yunanları stratejik bir sıkıntıya sokmuştur. (18 Ağustos 2020 vikipedi)

Trikoupis, bu durumda tek şansının bütün yedekleriyle KalecikSivrisi(Belen Tepesi) yönünde bir gece taarruzu yapmak olduğunu düşünmüştür. Ancak, Türk taarruzunun 27 Ağustos sabaha karşı Tınaztepe, Erkmentepe ve Kurtkaya Tepesi’ni düşürmesi, Yunanlılar’ın 4. Piyade Tümeni'nin dağılmasına neden olmuş;1. Piyade Tümeni'nin de ağır kayıplarla geri çekilmesi Yunan cephesinin 27 Ağustos öğlen saatlerinde tamamen çökmesine yolaçmıştır.

Çarpışmanın ikinci günü,27 Ağustos’ta durum tümüyle değişmiş 27 Ağustos’ta ,Albay Kemalettin Sami komutasındaki I.Ordunun 4.Kolordusu Yunan hatlarını yarıp 1700 metre yüksekliğindeki Erkmentepe ’yi ele geçirir. Aynı zamanda, Fahrettin Altay’ın süvarileri, dağların arasından bir yol bulup Yunan kuvvetlerini arkadan çevirir. Sağ kanadını koruyan dağlık siperi yitiren Yunan Kolordu komutanı General Trikupis Afyon’a doğru kaçarken malzemelerinin büyük bir bölümünü geride bıraktı.General Dighenis (Diyanis)in 2.Kolordusu ,Trikupis’e, yardımda geç kaldı. İzmir’deki General Hacıanestis, karşı saldırıya geçilmesi için gereksiz emirler yağdırıyordu.

Yunan Cephesinin hiç beklenmedik bir şekilde çökmesi, Yunan 1. Kolordusunu ikiye bölmüş, kuşatılmamak için, İzmir yönünde bir geri çekilme yerine ulaşım altyapısı yetersiz kuzeybatı yönünde çekilmekten başka olanak kalmamış, Yunan 1. Kolordu karargâhı, 4. Tümen’in kalıntıları, 5. ve 12. Tümenler, 2. Kolordu birlikleri Afyon-Döğer hattını bırakarak İlbulak Dağı civarına çekilmiştir. Diğer tarafta kalan General Frangou komutasındaki iki. tümen batıya doğru öylesine hızlı kaçtı ki 1.Kolordu’yla iletişimleri kesildi. takviye birlikleri İlbulak hattında da duramayarak, Dumlupınar’a çekilmeye devam etmiş ;böylece Yunan ordusu içindeki yönetim bütünlüğü bozulmuştur.

General Trikupisve kurmaylarının bir kısmı ile 10.000 civarında asker Kızıltaş vadisinden gece karanlığında kaçmayı başarmış; ancak 2/3 Eylül’de Murat Dağı’ndan Banaz Ovası’na inen iki Yunan Kolordusu ’nun komutanları olan Trikupis ile Dighenis (Diyanis) tuzağa düşürüldüklerini fark ederek teslim oldular. Bir Türk yüzbaşı, onları teslim aldı.. Bundan sonrasında savaş tamamen bir kaçma kovalamaya dönmüş, Savaş alanında yapılan incelemelerde her iki kolordunun neredeyse bütün malzemesi, 4000 ölü, 10.000'e yakın tutsak saptanmıştır.22 gün süren Sakarya Savaşı’nın Yunanlılar ’a yaklaşık 5000 ölüye mal olduğu düşünülürse bu savaşta bir günde verilen kaybın büyüklüğü daha iyi anlaşılır.-

28 Ağustos-30 Ağustos’ta, Türk birlikleriyle çekilen Yunan birlikleri arasında yer yer şiddetli çatışmalar çıkmış, Yunan birliklerinin Türk kuvvetlerinin hücumundan kurtulamaması, mevzi almalarına engel olmuştur. Ayrıca, 3. Kolordu’yla geri çekilen Yunan birliklerinin arasında açılan boşluktan içeri dalan 2. Türk Ordusu birliklerinin kuzeyden çevirme yapması Yunan ordusunun ana parçası olan 1. ve 2. Kolordu birliklerinin Murat Dağı eteklerinde bozulmasına yol açmıştır. 30 Ağustos günü akşam saat 19.30’a kadar süren bugün” Başkomutanlık Meydan Muharebesi “olarak bilinen büyük çarpışmalarda Yunan birlikleri yenilip dağılmıştır. Bu muharebede Yunan 4. ve 12. Tümenleri tamamen, 5. ve 9. Tümenlerinin bir bölümü yok edilmiştir..

Türk topçularının isabetli atışları Mustafa Kemal’i sevindirdi. Akşama doğru Türk birlikleri önemli kazançlar elde etmişler, ama Yunan hatları yarılmamıştı .Mustafa Kemal,57.Tümen Çiğiltepe’yi alamayınca tümen komutanı Albay Reşat’tan bir açıklama istedi. Reşat, yarım saat içinde tepeyi ele geçirmeye söz verdi. Mustafa Kemal, tümen karargâhını ikinci kez aradığında, Reşat’ın intihar notu kendisine iletildi. Yarım saatte size o mevzii almak için söz verdiğim halde, sözümü yapmamış olduğumdan yaşayamam”(Andrew Mango,Atatürk,s.329) Beş dakika sonra mevzi ele geçmiş; ama komutanına verdiği sözü yerine getiremediği için canına kıyan Reşat Çiğiltepe yoktu artık. Bu ülke, ülkesi için canını vermekten çekinmeyen askerlerin kararlı ,cesur davranışlarıyla düşmandan temizlenerek bağımsızlığına kavuştu. Bizler, Reşat Çiğiltepeleri unutursak bu ülkede huzurlu, mutlu, özgür yaşama gücünü kendimizde bulamayız.

Kocatepe'den verilen emirle Büyük Taarruzu başlatan Türk askerleri, taarruzun ilk ve ikinci gününde tüm tepeleri ele geçirmeye başladı. Çiğiltepe'de bulunan Yunan askerlerine karşı direnen 57'nci Tümen Komutanı Albay Reşat Bey ile Mustafa Kemal Paşa arasında, şu telefon konuşması geçti: Asıl taarruzun yapıldığı bölgede bulunan Türk birlikleri cephe hattının yarılmasıyla birlikte Sincanlı Ovası'na inerek Yunan birliklerini süratle takip etmeye başladı. Cephenin yarılması neticesinde Yunan 1. Kolordusu ikiye bölünmüş, kuşatılmamak için İzmir yönünde bir geri çekilme yerine ulaşım altyapısı yetersiz Kuzeybatı yönünde çekilmekten başka olanak kalmamış, Yunan 1. Kolordu karargâhı, 4. Tümenin kalıntıları, 5. ve 12. Tümenler, 2. Kolordu birlikleri Afyon-Döğer hattını bırakarak İlbulak Dağı civarına çekilmiştir. Diğer tarafta kalan General Frangu komutasındaki 1. Tümen ve takviye birlikleri İlbulak hattında da duramayarak, Dumlupınar'a çekilmeye devam etmiş böylece Yunan ordusu içindeki sevk ve idare bütünlüğü bozulmuştur.

Başkomutanlık Meydan Muharebesiya da Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar yakınında Türk ve Yunan orduları arasındaki savaş,30 Ağustos 1922’de, Yunanlıların yenilgisiyle sonuçlanır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak anılır.

Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ne var ki son yıllarda, kutlamalara gereken önem verilmemektedir. Oysa bu savaşla Anadolu düşmandan temizlenmiş; Lozan Barış Antlaşmasının yolunu açmış; laik, sosyal, çağdaş, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlamıştır

Savaştan hemen sonra, Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa, Ordulara şu ünlü emri vermiştir:

"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"

Bu emir doğrultusunda üç koldan İzmir'e ilerleyen ordu, .Atatürk’ün, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" buyruğuyla İzmir’e aktı.1 Eylül'de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül'de Aydın'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı geri aldı ve 9 Eylül'de İzmir'e girdi.

Büyük Zafer'in ertesi günü, 31 Ağustos'ta Zafertepe Çalköy'de bir evin bahçesindeki kırık kağnının üzerine muharebe alanlarının haritasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirmesi yaparak Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup etmek için İzmir'e girme görüşünde birleşti Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar - Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz ile açılmış ve 9 Eylül 1922'de Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesiyle sonuçlanmıştır.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.

Savaşın Sonuçları

  • Büyük Taarruz, yaklaşık 200 yıldan beri Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan ilk taarruz muharebesidir. Çanakkale ve Sakarya'da Türk zaferi, hücum eden düşmanı durdurmakla sınırlı kalmıştır. Oysa Başkumandan Meydan Muharebesi'nde düşman ordusu topyekûn yok edilmiş, yaklaşık 150.000 kilometrekare alan 14 gün gibi kısa bir sürede ele geçirilmiştir.
  • Zafer, Yunan işgaline son vererek Kurtuluş Savaşının kesin bir askeri sonuca ulaşmasını sağlamıştır. Böylece Türk tarafı Lozan'da önemli bir diplomatik avantajla katılmış, askeri durumun barış görüşmelerinde aleyhte pazarlık kozu olarak kullanılmasını önlemiştir
  • Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu hareketi üzerindeki önderliği bu zaferle pekişmiş, böylece zaferden sonra kurulacak olan siyasi düzenin temelleri atılmıştır.
  • İzmir’e girişimiz, zaferin çabukluğu, geniş ve kesin neticeleri bütün dünyada büyük hayret, psikolojik ortam yaratmıştır.(İnönü’nün Hatıraları,1998,s.13)
  • Bu savaşta Yunan Ordusu 70.000 ‘den fazla askerini kaybetmiştir. Türkler, 13 000 civarında şehit,35 000 yaralıydı.(Özakman,464-5)Her iki tarafın sivil kayıpları üzerinde herhangi bir istatistik bulunmamakla birlikte Batı Anadolu'nun büyük ölçüde harap olması maddi kayıplar hakkında bir fikir verebilir.
  • Meydan savaşından sonra, çevreyi gezen Mustafa Kemal Paşa, düşmanın ağır yenilgisini, savaş alanında bıraktığı silah, cephane ve savaş malzemesini, ölülerini, sürü sürü tutsağın kafilelerle geriye götürülmesini gördükten sonra çok duygulanmış ve yanındakilere, "Bu manzara insanlık için utanç vericidir. Ama biz burada vatanımızı savunuyoruz. Sorumluluk bize ait değildir" demiştir.
  • Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu hareketi üzerindeki önderliği bu zaferle pekişmiş, böylece zaferden sonra kurulacak olan siyasi düzenin temelleri atılmıştır. (1922 yaz aylarında Büyük Millet Meclisi'nde Mustafa Kemal aleyhine başlatılan muhalefet hareketinin zaferden sonra etkinliği kalmamış, Mustafa Kemal Paşa tüm ülkede "kurtarıcı" olarak benimsenmiş; liderliği pekişmiştir).
  • .Zafer, Yunan işgaline son vererek Kurtuluş Savaşının kesin bir askeri sonuca ulaşmasını sağlamış, barış yolunu açmıştır. Böylece Türk tarafı Lozan'a önemli bir diplomatik avantajla katılmış, askeri durumun barış görüşmelerinde aleyhte pazarlık kozu olarak kullanılması önlemiştir
  • Zaferle Anadolu düşmandan temizlenmiş; Türklük yok olmaktan kurtulmuş, varlığını kanıtlamıştır.29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’yle yeni bir dönem başlamış; padişahlık tarihe karışmış, Cumhuriyet çağdaş dünyadaki yerini almıştır. Cumhuriyet’le laik, sosyal bir hukuk devleti kurulmuş; bu çerçevede devrimler başlatılış; bu devrimler toplumun büyük bir kesimince benimsenerek yaşama geçirilmiş; ancak şeriat, tarikat yanlıları karşı devrim için çalışmalarını sürdürmüşler, Mustafa Kemal’in aydınlık yolunu kapamaya, karartmaya çalışmışlardır
  • Ezilen, sömürülen ülkeler, Zafer’den örnek alarak bağımsızlık savaşlarını başlatmışlardır.
  • “Eğer sosyal olayları durdurma olanağı bulunsaydı, Atatürk’ün Milli Mücadele girişimi durdurulurdu. O zaman ya Orta Anadolu’nun birkaç ili üzerinde bir Osmanlı hanlığı-yarı sömürge olarak-can çekişmesini sürdürür ya da Türkiye’miz bağımlı bir devlet olurdu”.(Hıfzı Veldet  Velidedeoğlu,Yol Kesen Irmak,s.159)

Türk’ün olağanüstü gayret ve gücünü tüm dünyaya göstermiş olması açısından büyük bir öneme sahip olan 30 Ağustos Zaferi, ulusal bir bayram olarak her yıl büyük bir coşkuyla kutlanmaktaydı; ne yazık ki son yıllarda gurur ve övünç kaynağımız olan bu bayramlar unutturulmaya çalışılarak ulusal bilinç köreltilmektedir.

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..