Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '11

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

35 Yıl sonra öğretmenler günü - II

35 Yıl sonra öğretmenler günü - II
 

Yıllar sonra aynı ağacın altında çektirdiğimiz resim...


Otuzbeş yılı birkaç saate sığdırmak mümkün değildi. Bu nedenle iki günlük program yapma isteği ağırlık kazanmıştı. İyi ki de iki gün kalmışız. İşte size ikinci gün yaşadıklarımızdan küçük bir özet...

Herkes istediği gibi kalksın diye sabah kalkış saatini netleştirmemiştik. Yine de 9 gibi uyanıp kahvaltıda buluştuk. Bir önceki günden aklımızda kalanları anlattık. Güzel bir kahvaltı eşliğinde yine güzel bir sohbet vardı. Aslında tüm yemekler bahane, sohbetler şahane idi. Ancak Nermin'in kahvaltı teklifini unutmadık ve bir sonraki gelişe kendisine söz verdik.

Kahvaltıdan sonra gündüz gözüyle yine dalgakırana doğru yürüdük. Denize karşı harika resimler çekildik, Bandırma'ya bakarak eski binaların yerlerini hatırlamaya çalıştık. Bazıları yerinde duruyordu, bazıları ise yeniliğe dayanamamış, yıkılmışlardı.

Kahvaltıdan sonra yine öğretmenimiz ve eşiyle buluşup bir pazar kahvesi içelim dedik. Toplanıp şehir lokalinin yolunu tuttuk. Kahve tadında sohbetlerimiz devam ederken Nazmiye Hanım her birimize kendi elleriyle hazırladığı hediyeleri sundu. Birlikte orada Ziya Bey ve Nazmiye Hanım ile bu sefer tek tek resimler çekildik.

Necla'nın meydanda çok güzel bir lokantası varmış, ısrarlarına dayanamayarak ona misafir olduk. Hepimiz menüyü Necla'ya bıraktık. Öğlen vakti işkembe çorbası içmemiştim. Pek de içmeye niyetim yoktu. İçenler methedince ayıp olmasın diye "yarım alayım" dedim. Ancak böyle işkembe çorbası içtiğimi hiç hatırlamıyorum. Yediklerimizden ne işkembe çorbasını, ne inegöl köftesini, ne mantıyı, ne de dolmaları anlatacağım. Gelemeyenler sadece bu yemek için bile üzülseler yeridir. Bundan sonra gidecekler için özel bir not; "Damaklarınız çatlayacak, bağımlılık yapacaktır, hazırlıklı olun".

Yemekten hemen sonra birkaç arkadaş alışveriş yapmaya gitti. Bandırma'nın meşhur çekirdeğinden, kelle peynirinden, höşmerimden almadan gitmeyi içlerine sindirememişlerdi. Ben sohbete dalınca alışverişi unuttum, böylece bir daha gitmek için de kendime bahane yaratmış oldum.

Yemekten sonra otele gidip eşyalarımızı aldık. Hiç birimiz gitmek istemiyorduk ama artık yavaş yavaş ayrılık vakti gelmişti. Bir sonraki buluşmaya kadar şimdilik "Allaha ısmarladık" deyip ilk önce tren garından İzmir grubunu yolcu ettik. Bandırma'dan en son Gülay ayrılacaktı. Hava dünden beri güzel olmasına rağmen İstanbul feribotunun seferini aksatması biraz canını sıkmıştı. Cumartesi sabahındaki hava muhalefeti pazar günü öğleden sonra bile "sefer iptali"ne neden olmuştu. "Bizim için daha çok sohbet" diye düşünüp bu güzel hafta sonu keyfimizi kaçırmamayı tercih ettik.

Ardından benim otobüs saatim vardı. Bir kahvede oturup çay içerken Gülay ve Nermin ile birlikte servisin gelmesini bekledik. Servis gelince de güzel anılarla birlikte bedenen Bandırma'dan ayrıldıysam da ruhen ayrılamadım.

Her birimiz için çok özel bir hafta sonunu böylece noktalamış olduk. Otobüste giderken hem hafta sonunu, hem de geçmişimize olan yolculuğumuzu düşünüyordum.

Öğretmenimiz Ziya Denizalp'e, eşi Nazmiye Hanım ve Kızı emel Hanıma, Vecihibey okul müdürümüz Hüseeyin Meto ve müdür yardımcılarımıza, Eken Oteli müdürü Murat Kantarcıoğlu'na, Bandırmada'ki ev sahibelerimiz Nermin ile Necla'ya, aramıza katılamayıp da bizim yanımızda olan Gökhan, Gamze ve Sibel'e, gelemedikleri halde kalbi bizlerle olan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Bu buluşmaya gelemeyenler bir sonraki buluşmayı kaçırmasalar iyi olacaktır. Çünkü geçmişe yolculuktan alacakları keyfi belki de ömürleri boyunca unutamayacaklardır. Tıpkı bizler gibi... 

 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..