4+4+4 yasası, C.başkanı onayı ve şeriatçılık

Cumhurbaşkanı A. Gül tarafsızlığını tamamiyle yitirmiştir.

4+4+4 adıyla anılan yasanın temel maddelerinden biri şöyledir. Aşağıdaki maddede kalın olarak yazılan ifade tarafımdan yapılmıştır.

“MADDE 9-1739 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından oluşur. Ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarında lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulur. Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur. Bu okullarda okutulacak diğer seçmeli dersler ile imam-hatip ortaokulları ve diğer rtaokullar için oluşturulacak program seçenekleri Bakanlıkça belirlenir.”

Bu yasa TBMM'den geçtikten sonra, 'Hz. Peygamberimizin' ifadesinin, bırakınız laikliğe aykırı olmasını, yasa yapmanın tekniğine bile aykırı olduğu halde, neden ve nasıl atlandığı, acaba gözden mi kaçtığı soru konusu yapılabilirdi. Elbette, o kadar insanın elinden geçmiş olan bu metnin o kısmının gözden kaçması düşünülemezdi, bizzat ve bilerek öyle yazılmıştı.

Yasa onaylandıktan sonra, cumhurbaşkanlığı onayına geldiğinde A. Gül bunu nasıl değerlendirecekti? Sırf 'Hz. Peygamberimizin' ifadesi nedeniyle yasayı geri çevirecek miydi? Ama hayır, uç olan ihtimal, yani cumhurbaşkanının bu yasayı bu haliyle onaylaması ihtimali gerçekleşti.

Bu katmerli bir yanlıştır ve A. Gül tarafsızlığını açık ve bilerek ihlal etmiştir. Bu ülkede dine inanmayan ya da başka türden anlayışlara sahip tüm toplum bireylerini, -teorik olarak- temsil etmesi gereken cumhurbaşkanı, tüm toplum bireylerini ortak noktası olması gereken bir kanun maddesini, toplumun  belli bir kesimine ait olan bir niteliği tüm topluma şamil şekilde geçerli kabul etmiştir.

Bu yasa bu maddesiyle yüz karasıdır, insan hakları ihlalidir, toplumun farklı kesimlerine karşı psikoljik ve manevi şiddettir, baskıdır, sivil faşizmin cumhurbaşkanlığı düzeyine kadar kabul gördüğünün bir belgesidir.

Anti laiklik artık açık bir halde Türkiye için saldırı haline gelmiştir. Bugüne kadar dil cambazlıkları, dil oyunları, laf kalabalığı, kuru gürültü arasına saklanıyordu, ancak bu yasa ve cumhurbaşkanlığı onayı ile topluma yönelik bir anti laik kalkışma yapılmıştır.