Anlayamadıklarımız... Anlatamayanlar...

Net olmak kadar güzel bir şey daha yok şu hayatta.

Ne düşündüğün belli, ne istediğin belli.

İnsanlar karşında dokuz doğurmuyor seni anlayabilmek için. Gözünün içine bakmıyor kimse yani 'ne demek istedi bu şimdi' diye. 

Kısaca baktırmayın yani arkadaşım! Heder etmeyin karşınızdaki insanı da.

 

Bu zamana kadar hep net olmuş ve sıkı bir net davranış taraftarı olarak ben, karşımdaki insanlara zorluk çıkartmadığımı düşünüyorum. Beni tanıyan herkes daha ben a derken ne diyeceğimi anlar. Bakışlarımla anlatıyorum ben bir kere, hatta bazen bu yüzden kendime de kızıyorum ne yalan söyleyeyim. Saklamak istediğim şeyi de saklayamıyorum yani. Bazı durumlarda sinir bozucu olabiliyor ama olsun, insanlara sıkıntı çıkartmıyorum en azından. 

 

Durun bir dakika ya, şuan konu ben değilim. Şuan konu anlayamadıklarımız... Anlatamayanlar...

Hayır yani, neden kasarsınız kendinizi bilmem, bir şey ya siyahtır ya da beyaz. Sen neden illa da "gri de gri" dersin ki? Neden seversin o griyi mesela? Eğleniyor musun böyle davranırken? Karşındakinin seni çözmeye çalışırken yorulup bırakıp gitmeyeceğini, vazgeçmeyeceğini nerden biliyorsun? Ay bu kadar mı zorsunuz yahu?!! Nedir bu kapalı kutu tavırları?

 

Bakın size bir dost tavsiyesi -abla diyemiyorum muhtemelen bir çoğunuzdan küçüğüm- ; yapmayın. Valla yapmayın. Hayatımın hakikaten çok uzun bir süresini insanları anlamaya çalışarak geçirdim, ki hala da çabalamaya devam ediyorum, inanın bana "anlamaya çalışmak" kadar yorucu bir şey daha yok. 

Saklamayın kendinizi. İki arada da bırakmayın ama. Arada kalmakta insanı üzer çünkü. Düşünsene karşındaki 'evet' diye düşünüyor ama sen işin 'hayır' tarafındasın. Bu da kötü. Bunu da yapmayın. Ya evet olsun ya da hayır. Ya siyah olsun ya da beyaz. İnanın bana, siz net olduktan sonra sonuç hayır da olsa, siyahta olsa karşı tarafı üzmez. 

 

Boşa düşündürtmeyin yeter. Boşa vakit harcatmayın, harcanan çabaya da tabiri caizse lanet ettirmeyin yeter. 

 

Net olan insanı herkes sever. Net olun a dostlar. 

Hadi bakalım, bir denesenize...