Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '13

 
Kategori
Güncel
 

1/J

1/J
 

Türkiye’de orman kadastrosu, eski tabirle ormanların tahdidi 1937 yılında başlamıştır. Savaştan çıkan bürokrasi, bu işi de savaşır gibi yapmış; Kurucu irade “Köylü milletin efendisidir” demesine karşın, uygulayıcı irade “efeliğini” hep sürdürmüştür.

1950 li yıllara gelindiğinde, muasır medeniyet ve demokrasi arzusu karşısında “efelik rejimi” zayıflamaya başlamış, bu arzudan 1937 tarihli 3116 sayılı orman kanunu da nasibini almış; bu kanunun 1. maddesi ile birlikte birçok maddesi yeniden düzenlemiş; 1. maddeye (e) fıkrası eklenerek, “Maki cinsinden her türlü ağaççıklarla örtülü yerlerin” orman sayılmaması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

1956 yılında, 3116 kanun toptan iptal edilerek 6831 sayılı yeni orman kanunu yürürlüğe girmiş, eski kanundaki “Maki cinsinden her türlü ağaççıklarla örtülü yerlerin” orman sayılmayacağı hükmü, bu kanunun 1. Maddesinin (J) fıkrasıda “Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımıyan yerler” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Uygulayıcı iradenin sadece dini kutsalları yerle bir ettiğini sananlar yanılırlar; bu irade en kutsal haklardan mülkiyet hakkına da tecavüz etmiştir. Tecavüze uğrayanların baskısı ile tecavüzcüler insafa gelmiş, 1961 anayasasının ormanları ilgilendiren maddesinde 1970 yılında bir değişiklik yapılmış, anayasadaki bu değişikliğin 6831 sayılı orman kanuna yansıtılabilmesi için bu kanunda da 1744 sayılı kanunla değişiklik yapılmış ve böylece “orman niteliğini kaybeden yerlerin orman sınırları dışına çıkarılacağı” hükmü hukukumuza girmiştir.

1973 yılında, orman kanununda 1744 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra, daha önce orman kadastrosu hiç yapılmamış olan birimlerde(belde/köy) ormanların sınırlaması ile orman sınırları dışına çıkarma işlemleri birlikte yürütülür olmuş, çalışma sonunda tespit edilen vasıf ve mülkiyet durumuna göre, orman olarak sınırlanan yerler yeşil[vasfı orman, sahibi yani mülkiyeti devlet(Hazine), yaralananı OGM], orman sınırları dışına çıkarılan yerler kırmızı [vasfı orman dışına çıkarılan yer, sahibi yani mülkiyeti devlet(Hazine), işgalcisi vatandaş vs ], orman sayılmamış olan yerler sarı[vasfı orman sayılmayan yer, sahibi yani mülkiyeti devlet(Hazine),vatandaş vs ] renk ile orman haritasında gösterilir olmuştur.

Daha önce ormanları sınırlanmış, yani daha önce orman tahdidi yapılmış olan birimlerde ise, öncelikle sınırlanmış ormanların aplikasyonu ve akabinde, bu ormanlarda orman sınırları dışına çıkarma işlemleri yapılmış, çalışma sonunda oluşturulan haritalarda yine aynı renkler kullanılmıştır.

İşte, daha önce ormanları sınırlanmış, yani daha önce orman tahdidi yapılmış olan birimlerde, sınırlamanın yapıldığı zamandaki geçerli olan kanuna göre “orman” olarak bırakılmış olan funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımıyan yerlere, 1744 sayılı yasa uygulamasında nasıl bir muamele yapılacağı; bu tür yerleri 2/B mi(kırmızı) yapacaklar yoksa madem kanunun 1/J maddesi buraları orman saymıyor o zaman orman sayılmayan yer mi(sarı) yapacakları konusunda uygulayıcı orman kadastro komisyonlarında tereddüt oluşmuş, bu tereddüt, Orman Genel Müdürlüğünün 30.01.1975 tarih ve 54 sayılı tamimi ile giderilmiştir.

Bu tamimde “6831 sayılı Orman Kanunun yürürlüğünden önce yapılıp kesinleşen Orman tahdit sınırları içerisinde bulunan ve 6831 sayılı orman kanunun un 1. madde istisna fıkralarında yer alan, orman sayılmayan yerlerde, özellikle funda ve makilik sahalarda yapılacak işlem hakkında bazı orman kadastro komisyonlarında tereddüt hasıl olduğu merkeze intikal eden müracaatlardan anlaşılmaktadır.

6831 Sayılı Orman Kanunun 1. madde fıkrasında yazılı yerler bu arada orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan funda ve makilikler, yasa koyucu tarafından orman sayılmayan yerler olarak saptanmıştır.

6831 sayılı orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi hükmüyle, kesinleşen orman sınırlarını düzeltme görev ve yetkisi orman kadastro komisyonlarına verilmiştir. Bu nedenle; 6831 sayılı orman kanununun yürürlüğünden önce yapılıp kesinleşen Orman tahdit sınırları içerisinde kalmış bulunan aynı kanunun 1. maddesi (J) fıkrasında yazılı funda ve makiliklerin orman sınırları dışına çıkartılması işlemi sınır düzeltme işlemi niteliğinde bulunduğundan, yasa koyucu tarafından orman sayılmayan bu yerler orman kadastro komisyonlarınca kesinleşen orman sınırları dışına çıkarılabilir.

Ancak; bu orman sınırları dışına çıkarma işlemi, 6831 sayılı orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde yazılı orman vasfında iken bu niteliğini kaybetmiş yerleri orman sınırları dışına çıkarılması işlemi değildir.

Orman kadastro komisyonları çalışmaları sırasında ve çalışma sahalarında, 6831 sayılı orman kanununun yürürlüğünden önce yapılıp kesinleşmiş orman tahdit sınırları, 6831 sayılı orman kanununun 1. madde (J) fıkrasında yazılı orman sayılmayan yerlere rastladıklarında, bu gibi yerleri orman sınırları dışına çıkarabileceklerdir.” denmiştir.

Şimdi, 1/J uygulaması yapılan bir birimi, tanzim edilmiş olan orman kadastro tutanaklarına göre inceleyelim:

“(Tutanak No:1 Tutanak tarihi: 28.8.1975) Ekibimiz bugün H. B. Başkanlığında Ormancı Üye M. Ç., Ziraatçı Üye M. Ö.’in iştirakiyle saat 7.30 da kamp yerinden hareketle, orman kadastro çalışmalarına devam etmek üzere Kömürcüler Köyüne gelindi.

Köyde, Ekibimizce seçilen İhtiyar Kurulu Üyesi Mustafa Ö. ile Bilirkişi İbrahim K.’nun hazır oldukları görülmekle hep birlikte aplikasyonu tamamlanan saha gezildi. Orman sınırları içinde kalan sahanın meyilli olmadığı, orman ve toprak muhafaza karakteri taşımadığı, maki formasyonuna giren ağaççık türleri ile kaplı olduğu ve bu sebeplerle orman sayılmayan makilik olduğu kanaatine varıldı.

6831 sayılı orman kanununun 1. Maddesinin (J)  bendi gereğince orman sayılmayan makilik olarak Orman Genel Müdürlüğünün 30.1.1975 gün ve 54 sayılı emirleri uyarınca bu sahanın içinde Kadir oğluna ait 1.2 Ha, Rıza A.’a ait 0.7 Ha, Ahmet oğlu Kocagöze ait 3.3 Ha, Ali oğlu Kocamehmet’e ait 1.2 Ha, Hasan A.’a ait 2.8 Ha, Mehmet Kızı G.’e ait 1.9 Ha, Mustafa oğlu D.’a ait 0.9 Ha, Köy namına 1.9 Ha, Hasan A.’a 3.3 Ha, Tongünler veresesine 0.5 Ha ve Ahmet K.’a ait 4.7 Ha. tapulu sahanın[alan miktarları metrekareye çevrilmesi için 10000 rakamı ile çarpılmalı] kendi adlarına, geri kalan sahanın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmasına oybirliği ile karar verildi.

Bu karar gereğince Köy sınırları içinde orman sayılan yer kalmadığı tespit edildi. Orman dışına çıkartılan saha nirengi ve bağlı olarak Wild T1 aleti ile ölçüldü. İş bu tutanak mahallinde düzenlenerek müştereken imzalandı.

 (Tutanak No:2 Tutanak tarihi: 15.10.1975) Antalya İli, Merkez İlçesi, Döşemealtı Bucağına bağlı Kömürcüler Köyünde 5 Nolu Orman Kadastro Ekibi tarafından 6831 sayılı orman kanunun 1744 sayılı kanunla değişik 2. Maddesi uyarınca ve yine 6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi uygulaması yapılan tutanak defteri tarafımızdan incelendi.

Antalya İli, Merkez İlçesi, Döşemealtı Bucağına bağlı Kömürcüler Köyünde 5 Nolu Orman Kadastro Ekibi tarafından 6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi gereğince orman sayılmayan makiliğin tespiti için önce tüzüğün 32. Maddesinde gösterilen aplikasyon işi tamamlanmış ve onu takiben orman sınırları dışına çıkarılması gereken yerler kanun, tüzük ve yönetmelik gereğince işlem yapılarak orman sınırları dışına çıkarıldığı görülmekle, tutanak örneğinin ilgili köyde ilan edilmesinde bir sakınca olmadığına dair tutanak tarafımızdan düzenlenerek müştereken imza altına alındı. 15.10.1975

 (İTİRAZ İNCELEME TUTANAĞI Tutanak No:1 Tutanak tarihi: 12.15.1976) Antalya Merkez İlçesine Bağlı Kömürcüler Köyüden Yusuf Öztürk vekili Mehmet Öztürk tarafından komisyonumuza verilen 14.11.1975 gün ve 22 sıra noda kayıtlı itiraz dilekçesindeki yeri incelemek üzere bu gün Antalya’dan hareketle adı geçen köye gelindi.

Burada, köy ihtiyar kurulundan komisyonumuza seçilen üye Aziz Köken ile itirazcı Mehmet Öztürk’ün köyde hazır oldukları görülmekle hep birlikte itiraz mahalli olan Dökülgen Mevkiine gelindi.

İtiraz işlemi başlanacağı sırada muteriz Mehmet Öztürk söz alarak itirazından vazgeçtiğini beyan etti.

İtirazcının vaki itirazından vazgeçmesi nedeniyle yapılacak başka bir işlem olmadığı ve köyde başka itiraz dilekçesi bulunmadığından mahallinde düzenlenen iş bu tutanak müştereken imza altına alındı. 12.5.1976”

15.10.1975 tarihli ve 2 nolu tutanaktan da anlaşılacağı gibi, Kömürcüler köyünde 2 tür uygulama yapılmıştır:

1-    6831 sayılı orman kanunun 1744 sayılı kanunla değişik 2. maddesi uygulaması: Bu uygulama bu günkü anladığımız şekildeki 2/B uygulamalarıdır; yer itirazsız tapulu ise tapu sahibi adına, diğer yerler kimin işgalinde ise o işgalcinin veya işgalcilerin ismi belirtilerek Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılır ve haritasında kırmızı renk ile gösterilir.

2-    6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi uygulaması: bu uygulama 1744 sayılı kanunla değişik 2. maddesi uygulamasından bambaşka bir uygulamadır; yer tapulu ise tapu sahibi adına, diğer yerler Hazine adına, orman olmayan yer olarak orman sınırları dışına çıkartılır ve haritasında sarı renk ile gösterilir. Örneğin Kömürcüler köyünde bu şekilde orman dışına çıkartılan yer ile daha önce aynı köyde 3116 sayılı yasaya göre orman sayılmayan yerin orman kadastro açısından hiçbir farkı yoktur.

İtiraz inceleme tutanağından da anlaşılacağı gibi, Kömürcüler Köyünde yapılan 6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi uygulaması ilgililer tarafından itirazsız kabul edilmiş bir çalışmadır. Bu köyde orman kadastro uygulaması yapan komisyonun, 6831 sayılı orman kanunun 1744 sayılı kanunla değişik 2. maddesi uygulamasını değil de 6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi uygulamasını yapması köylüyü memnun etmiş, hiçbir itiraz olmamıştır.

Hazine, 1/J bendi uygulaması yapılan ve yukarıdaki tutanaklarda ismi ve alan miktarı belirtilen, şahıslar adına tapulu olan yerlere, hukuk mahkemelerinde, konusu “el atmanın önlenmesi ve tescil” olan davalar açmış ve dava “HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle Tapulama Mahkemesinden gelen dosyada belirtildiği üzere orada yapılan haritaya göre Kömürcüler Köyündeki kireç mevkiinde bulunan 26250 m2 yüzölçümündeki tarlanın orada düzenlenen haritaya göre davacı Maliye Hazinesi adına TAPUYA TESCİLİNE, bu yere davalı Ahmet K. Nin HAKSIZ MÜDAHALESİNİN ÖNLENMESİNE, … 28/5/1981” şeklinde sonuçlanmıştır.

Mahkemece verilen yukarıdaki hükümde, davası görülen taşınmazın vasfında herhangi bir değişiklik yapılmadan(tarla vasfında olarak) sadece mülkiyeti şahıstan Hazineye geçmiştir. Zaten bu karar tapu sicilinde sahibi: Hazine, vasfı: tarla olarak hükmen infaz edilmiştir.

Kim bilebilirdi ki 2012 yılında 6292 nolu bir kanun çıkacak ve bu kanuna “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.”  şeklinde bir hüküm konacak?

İşte, 2012 yılında 6292 sayılı kanunun yasalaşmasından sonra, Kömürcüler köyünde olduğu gibi, 1/J uygulaması yapılan yerlerdeki tapusu Hazine tarafından hükmen iptal ettirilen kişiler bu defa, mahkeme kararının gerekçe kısmındaki “….taşınmaz başlangıçta orman iken 1976 yılında orman olmaktan çıktığı çekizmesizdir..”, ya da Yüksek Mahkemenin “…Dava konusu taşınmazın 1744 sayılı kanun uyarınca 1976 tarihinde orman dışına çıkarıldığı tartışmasızdır. Bu husus mahkemesince toplanan delillerce de saptanmıştır….” gibi ifadelerden, dava konusu yerlerinin hükmen 2/B statüsünde olduğunu iddia eder olmuşlardır.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında;

1-    “1946 yılı orman tahdidinde daha önce orman olarak sınırlandırılan bir yerin, geniş çevresi ile birlikte makiye ayrılması nedeniyle, 1946 orman kadastrosu yok sayılarak, devlet ormanlarını orman sınırları dışında bırakılmasına dair bir işleme hukuki değer verilemez, başka bir deyişle, hangi gerekçeyle olursa olsun, orman kadastro komisyonu tarafından yapılan 1946 yılı orman tahdidini yok sayan, 1975 yılındaki işleme hukuken değer verilemez, 1975 yılında çalışan orman kadastro komisyonun yaptığı işlem yok hükmündedir.” (Yargıtay 20. HD. 17.03.2011 tarih, 2011/3066 Esas, 2011/2876 Karar sayılı İlamı)

2-    Daha önce orman olarak sınırlandırılan bir yerin 1744 sayılı kanun uygulamaları sırasında 6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi uygulaması ile orman sayılmayan yer olarak tespit edilmesi, 6831 sayılı orman kanunun 1744 sayılı kanunla değişik 2. maddesi uygulaması demek değildir.

3-    1744 sayılı kanun uygulamaları sırasında 6831 sayılı orman kanunun 1. maddesinin (J) bendi uygulaması yapılan yerlerdeki şahıslar adına tapulu yerler için Hazine tarafından açılan davalar neticesi, taşınmazın hükmen hazine adına tescil edilmesi kararlarını dayanak göstererek bu tür yerlerin hükmen 2/B olduğunu iddia etmek beyhude bir gayrettir.

4-    1/J uygulamasından memnun olmayanlar Yüksek Mahkemenin de tespit ettiği gibi, öncelikle Hazine’yi hasım göstererek 1/J uygulamasının yok hükmünde olduğunun tespiti davası açmaları, dava lehlerine sonuçlandığı takdirde, hükmün infazını ilgili İdarelerden talep etmeleri gerekmektedir.

İlgi alanı dışındakilere can sıkıcı olan bu yazı, ilgisi olanlara can simidi olabilmesi dileği ile…

 
Toplam blog
: 38
: 485
Kayıt tarihi
: 01.05.07
 
 

Orman mühendisiyim. 1992 yılından beri orman kadastro işinde çalışmaktayım. Amacım insanları orman k..