AKP’nin GÜLÜ CUMHUR'un DİKENİ

"Mayınlı arazilerin temizlenmesi" tasarı uzun tartışmalar sonucu meclisten geçti köşkün onayına sunuldu. Kısa bir inceleme sonucu Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Madde CHP tarafından Anayasa mahkemesine taşındı. Kararı bekleyip göreceğiz. Ardından belge diye sunulan paçavralar ve takkeli basına servisi. "AKP ve GÜLEN’ i bitirme planı" doğru yanlış olup-olmadığı araştırılmadan TSK’ne komplo belgesine bodoslama dalanlar hem askerî, hem de sivil yargıda hüsrana uğramışlardır. Kendi istedikleri doğrultuda kararlar alınmayınca yargı kararına "CÜPPELİ DARBE." diyen bu zevatın entrika ve komplolarına devam edecekleri malumdur.

"MAYINLI ARAZİLER" tartışması bitmeden "ASKERE SİVİL YARGI YOLU" tasarısı bir gece darbesiyle köşke sunuldu. (Mecliste bulunan siyasi parti gurup başkanlarını da kınıyorum. Gerekli duyarlılığı göstermediklerinden dolayı.) Neymiş efendim? "Demokratikleşmeymiş." Yersen tabii. Bu tür önemli kararlar yasallaşmadan önce demokrasiye gerçekten inanan iktidarlarda, toplumsal mutabakatla gerçekleştirilir. Yani; taraflar, Barolar Birliği, Sivil Toplum Örgütleri, hukukçular, aydınlar v.s. Böyle olmamışsa ki, olmamıştır, buna "demokratikleşme" değil, Cumhuriyet ve askerle hesaplaşma denir. Tasarı köşkün onayına sunuldu. Bir haftalık incelemeden sonra, Cumhurbaşkanı tarafından "ek yasal düzenlemelerin ivedilikle yerine getirilmesi." şartıyla yasallaştı. Fazla inceleme olanağı bulamadım. Ancak böyle bir onama ilk duyuyorum. Yasa maddesi ya onanır ya da veto edilir. Tereddüt varsa neden onandı? Yoksa neden şerh kondu? Anlaşılır gibi değil. Yasanın kısa metni, Asker sivil mahkemeler de yargılanır, sivil askeri mahkemeler de yargılanamaz. Yani; isimsiz, imzasız ihbarcıların, paçayı kurtarmak için, osuruktan itirafçı olup, kendi öz yeğenine tecavüz ettikten sonra başkalarına satan onursuz, şahsiyetler ihbarda bulunup ülke savunmasında gözünü budaktan esirgemeyen, canı pahasına mücadele veren askerlerimiz ve komutanlarını ihbar edecekler, yargılanmasını sağlayacaklar. Diğer yanda, Cumhuriyetle hesaplaşıp karanlık emellerini gerçekleştirmede TSK ne sızamayarak hayal kırıklığına uğrayan "irtica-i faaliyette" bulunduğu söylenen cemaat liderlerinin askeri mahkemelerde yargılanması engellenecek. Bir başka örnek, ‘’Almanya da "Deniz Feneri" davası. Esas beyin takımı ve büyük götürenlerin Türkiye de olduğunun bildirilmesi. Biz ne yaptık? "Hadi kardeşim, aklanda gel." Diyeceğimize, zırhını kalınlaştırdık. Ülkenin en saygın kurumlarının tepesinde büyük bir pişkinlikle oturmasına göz yumduk. Demokrasiyle yönetilen ülkeler de böylesi durumda, Hükümetler istifa ederler. Bizde maşallah kılı kıpırdayan yok.

Hal böyle olunca, GÜL AKP’ye DİKEN de CUMHUR’ a kalıyor.

Turan ÖZYURT 09/07/2009