Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '20

 
Kategori
Blog
 

Kaybettiğimiz Psikolojimiz

Bugün bir kez daha öldüm sanırım. En azından birinin hayatında öldüm. Biri de benim için öldü galiba, nefes aldığını bildiğim halde. Sahi ölmek de bu değil miydi? Kimseyi bir daha görememek, sesini duyamamak ve haber alamamak... Sanırım ben yine öldüm.

Ben öyle bir güzel öldüm ki; geride bıraktığım onlarca güzel anıdan sonra gözyaşı ile uğurlandım. Teknik olarak doğru öldüm de içimi düğümleyen şeyin tanımını yapamıyorum. Arkamdan iyi insan dememişlerdir keza ölüm sebebim de pek iç açıcı değil.

Ama ne olur arkamdan küfretmesinler, ne illet insandı diye. Vazgeçtim, etsinler. İnsan bazen küfredilmeyi de hak ediyor.

Sevgili Nilgün ablamız demiş;"Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben." Ölüme bu kadar yakışan bir kadın boşa dememiştir bunu. Acaba Nilgün Marmara kaç kez öldü hayatında?

Bugün bir kez daha öldüm sanırım. Dengesizlik içerisinde geçen hayatıma bir denge vermek isterken; kendimi uçurumdan attım, bilinçaltımda. Ölmeyi o kadar hak ettim ki ölmek için bundan şahane bir sebep, bundan daha görkemli bir ölüş olmazdı.

Lakin her defasında bunu anlıyorum, her ölüm yeni başlangıç...

Araftayım. Herhangi bir şeye karar veremeden , hiçbir eylem gerçekleştirmeden yaşamak ne zor. Yapman gereken birçok şey varken, hiçbirini yapamamak. Kalbim sıkışıyor, mutlu değilim. Nitekim mutlu da edemiyorum, lanetli miyim?

Üşüyorum ama soğuktan değil. Günlerdir hapsolduğum bu şarap rengi duvarlar arasında eskimişliğimin ruhuma işlemesi. Kim bilir daha kaç 26 olacağım? Penceremin parmaklıklı olmasından değil bu, ağlamaklı halimin sırasını beklemesi.

Evren her saniye bana mesaj veriren neden gökyüzüne bakarken boynum ağrıyor? Bu her oksijenini tükettiğim odam, tüm hayatımın demosu.

Üşüyorum, ama kansızlığımdan değil. Öyle bir yaratılışım var ki hiçbir el elimi ısıtmaya, hiçbir gülüş de kalbimi ısıtmaya yetmiyor. Sanırım bu derin hissiyatsızlığım, tüm damar yolumu ele geçirmiş durumda. 

Evet dostlar;

Yukarıda günlerdir yaşadığımız evde kal çağrıları üzerine yaşadığımız psikojinin bir kesiti. Belki kendimizi sorguluyoruz. Hayatımızı, kişileri ve duyguları...  Boşanmalar arttarken, dışarıda korktuğumuz salgın bizlerl saldırgınlaşmaya, yalnızlaşmaya ve ötekileşmeye sevk ediyor. 

Yeri geliyor kendimize en yakın olduğumuz kişiyle iletişimimiz kopuyor, sürekli evde yapacağımızı sorugulayıp duruyoruz. Sizlere tavsiyem; 

[1]Yeni müzikler dinleyebilirsiniz. Kitap okuyabilir, yazı yazabilir, film izleyebilirsiniz. Diziye başlayabilir, evde spor yapabilirsiniz. Sosyal medyada vakit geçirebilir, yeni insanlarla sohbet etmek isteyebilirsiniz. 

Bu durumda arkadaşlık sitelerine girebilir, sosyalleşebilirsiniz. Bu sıkıcı karantina günlerine renk katabilirsiniz. Böylece vakit geçirebilir, diğer insanlar da tanışma fırsatı bulabilirsiniz. 

Sevgililerimle... 

[1]alıntıdır: www.ircrehbeti.net

[2]linktir www.ircrehbeti.net

 
Toplam blog
: 2
: 153
Kayıt tarihi
: 31.03.20
 
 

Sakarya Üniversitesi/Sınıf Öğretmenliği Mezunu, Milli Eğitim Bakanlığı`nda Öğretmen, ..