Konutta pazarlama stratejileri

Çok değil daha 10 sene öncesine kadar kimsenin markalı konut projelerinden haberi olmuyordu daha doğrusu markalı konut projelerinin avantajlarını bilmiyorlardı. İnşaat firmaları aile şirketi olmanın kendilerine verdiği rahatlıkla dışardan pazarlama konusunda uzman kişilerle çalışma konusunda kararsız kalıyorlar ve çoğu zamanda profesyonel pazarlamanın avantajlarını göremiyorlardı. İçlerinde sadece Alarko Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı gibi birkaç kurumsal kimliğe sahip firma markalarını ön plana çıkararak projelerinin kısmi de olsa tanıtımını ve reklamını yaparak konutta profesyonel pazarlamaya adım atmışlardı. Bu tür firmaların kurumsal satışta elde ettiği başarılar kendilerini takip eden diğer inşaat firmalarına da örnek oldu ve bugünkü seviyelere geldik.

Peki bugünkü seviye nedir? Büyük projelere imza atan tüm inşaat firmaları birbirleriyle yarış edercesine bir kurumsallaşma sürecine girdi ve profesyonel pazarlama ve reklam uzmanlarıyla çalışmaya başladılar. Çoğu başarılı da oldu. Olumlu piyasa koşulları ve reklamları sayesinde daha bitmesine 2-3 sene olan maket üzerinden konutların çoğunu sattılar. Satışlardaki bu başarıyı devam ettirmek için vakit kaybetmeksizin yeni projelere soyundular. İşte tamda bu sırada piyasa koşulları bir anda tersine döndü. İlk başta aşırı değerlenen inşaat malzemeleri bir yandan da iki ayda %90 civarında artan konut kredisi faiz oranları. Önceki projelerinden yüksek kar marjı ile çalışan inşaat firmaları satışa yeni sundukları projelerde geri vermeye başladılar bile.

Türkiyemizin mimari çehresini ve imajını düzelterek kaliteli konutlarda yaşamamıza imkan sağlayan ve ekolojik doğa dengesinin korunmasına son derece büyük katkılarda bulunan bu inşaat firmalarının çalışmalarına ara vermeksizin devam edebilmesini nasıl sağlayabiliriz? Yeni pazarlama stratejileri ile mi, yoksa ucuz arsa üreterek mi?

Çözüm her ikisi de. Yerel belediyelerin bu konuda göstereceği çaba çok önemli. Özellikle büyük şehirlerdeki doğayı tahrip eden az katlı gecekondulardan bir an önce kurtulmak gerekli. Belediyelerin hazine arazilerindeki işgalleri bir an önce sona erdirmesi ve gerektiğinde istimlak sürecini başlatarak toplu konutlara yer açması gereklidir. Bunula birlikte daha fazla insanın daha az bir alanda yaşamasını sağlamak adına kat yüksekliği konusundaki imar planlarını tekrar gözden geçirmesi gereklidir. Bu konular yerel yönetimler tarafından çözüme kavuşturulduğu sürece konut kredisi faiz oranında artma dahi olsa satışları durdurmayacaktır. Yerel yönetimlerin destek sağlaması durumunda inşaat firmalarının atması gereken en önemli adım verimli pazarlama stratejileri oluşturma olacaktır. Pazarlamasını ve reklamını en verimli yapan firmalar başarıya en kısa süerede ulaşacaktır. Özellikle finansal maliyet konusunda konut kredisinin bankadan vadeli alım sistemi tüketicileri cezbedecek bir sistem olarak göze çarpmaktadır.

Bu sisteme örnek vermek gerekirse, A projesi 3 senede tamamlanacak olsun. Piyasada konut kredisi fazi oranı da %2 olsun. Bugün o projeden konut sahibi olmak isteyen bir tüketici inşaat firmasının anlaşmalı olduğu bankadan kredi kullandığı taktirde tüketiciye kullandırılan kredi tutarı banka tarafından inşaat firmasına 3 sene içinde (proje bitene kadar) eşit taksitler halinde ödeniyor. Tüketici ise banka tarafından ona göre faizlendiriliyor. Tüketici kullandığı kredinin tutarına ve projenin tamamlanmasına kalan süreye göre kişisel bir faiz oranı ile bankadan krediyi kullanıyor. Bankanın faiz maliyetleri ve karlılık oranlarının basit bir programa yüklenmesi durumunda tüketiciler kişisel faiz oranlarını internet üzerinden bile öğrenebilecekler. Bu pazarlama stratejisi sayesinde inşaat firmaları bu durgunluk günlerini kısa sürede atlatabileceği kanısınındayım.

Sonuç olarak ülkede ciddi bir finansal kriz ortaya çıkmamış olup insanların gelir düzeyleri 5-6 ay önceki seviyelerini korumaya devam etmektedir. Nitelikli konut açığının halen ciddi bir ölçüde devam ettiği günümüzde fiyatların mantıklı düzeylerde olduğu sürece duracağını zannetmemekteyim.