Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '06

 
Kategori
Haber
 

Okullardaki şiddet!

Son yıllarda özellikle geride bıraktığımız son eğitim döneminde yaşanan şiddet olayları hepimizin malumu. Bu şiddet olaylarının önünü kesebilmemizin, olay sayısını en aza indirebilmemizin hatta sona erdirebilmemizin yolları nelerdir? diye mi düşünmemiz gerek yoksa bu olayların meydana gelmesindeki sebepler nelerdir? diye düşünmek mi gerekir? Benim şahsi fikrim ilk önce ikinci soruya cevap bulmamızdır.

Orta öğretimde özellikle liseler de meydana gelen olaylar hangi sebeplerden oluşuyor? Ben 10 yıl önce liseden mezun oldum ve benim zamanımda bu tarz olaylar yoktu desem yalan olur. Büyüklerimden duyduklarım kadarıyla 70’li 80’li yıllarda da varmış. Ama ne benim gördüklerim nede duyduklarım sonucu bu kadar ağır olaylar değildi. Gözlemlerim kadarıyla günümüz öğrencileri bir üst sınıfa geçme kolaylığından faydalanarak derslere devamlılıklarını ya da ev ödevlerini, sınava hazırlanmalarını gerektiği şekilde ve hatta hiç yapmıyorlar. Bu durumda öğrenciler gün boyu vakit geçirmek için başka uğraşlar arayışına giriyor. Bunların en kolay yolları ise kafeler, internet kafeler, Taksim, Beşiktaş, Kadıköy gibi gençlere hitap eden bölgeler ve arkadaş grupları oluyor. Peki, buralarda boşça vakit geçiren çocuklarımızı ne kadar takip edebiliyor? Yaptıklarının ne kadarını biliyor? Okul dışından arkadaş gruplarına kimler giriyor? Bunların ne kadarını biliyoruz? İşte bütün problem burada başlıyor. Çocuklarımızın elinden bu kadar boş vakti almalıyız. Onları köle gibi çalıştıralım, hiç nefes aldırmayalım demiyorum. Onlar genç, arkadaşlarıyla gezmek eğlenmek isteyeceklerdir. Ama bu kadar zamanı boşa harcamaları ne kadar doğru?

Televizyonda yayınlanan filmler veya dizilere suç bulmak istemiyorum. Evet, bu yayınlar özendirici, karakterleri buluğ çağındaki kafası karışık gençler için birer kendini ifade etme yöntemi. Ama biz bu çocuklarımıza okulu sevdirebilsek, derslerin önemini aşılayabilsek, lisenin sadece öss olmadığını, öss yolunun da sadece dershaneden geçmediği bilinci versek bu çocuklarımızın büyük bir bölümünü kazanmaz mıyız? Ayrıca madem bu çocuklarımız bu karakterlere özeniyorlar bunların tam tersi karakterleri olan yayınlar da olsa çocuklarımız bunlara da özenmeyecek mi? Ders çalışarak da başarılı olunabileceğini, iyi arkadaşları oldukça hayatının daha rahat olacağını düşünmeyecekler mi? Kötünün yanında iyiyi göstermek bu çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyilik olmaz mı? Kavga etmenin kötü sonuçlarını göstermek, birini yaralamanın ona kalıcı zararlar verebileceğini bunun vicdanen rahatsız edici bir şey olduğunu göstermek, duygusal ilişkilerinde saygının her şeyden önde geldiğini göstermek, arkadaşlarına yardım etmenin, onlarla sosyal paylaşımlar içerisinde bulunmanın ne kadar zevkli ve eğlenceli olduğunu göstermek ve daha bunlar gibi nice eğitici ve sosyal içerik…

Bunların hepsi çocuklarımızı yani geleceğimizi kurtaracaktır. Avrupa ülkelerinde veya Amerika’daki gençlerin durumu herkes tarafından bilinmekte. Biz de bu tehlikeli yolda ilerliyoruz. Ama geç kalmış da sayılmayız. Ailelerin çocuklarına günde ayıracağı 1 saat, öğretmenlerin göstereceği sabır, toplumumuzun bu gençlerin hareketlerini hor görüp azarlama yerine daha sabırlı ve anlayışlı tabi bunun yanında sosyal eğitimle davranmaları o kadar zor bir şey değil.

 
Toplam blog
: 5
: 351
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

İstanbul'da doğdum büyüdüm ama üniversiteyi Anadolu da okudum. Bilgisayar üzerinde okyanuslar k..