Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Deniz Mahsulleri
 

Önlüğü takarım, fırında levrek yaparım...

Önlüğü takarım, fırında levrek yaparım...
 

O kadar balık hikâyesi yazdım.  

Bir Allahın kulu da çıkıp “ Yakaladığınız levrekleri ne yapıyorsunuz?” diye sormadı  

İşin sırrı bu soruya vereceğim cevapta değil.  

Levreğin pişirilmesinde... 

***  

Öncelikle şunu söyleyeyim aşçılığa soyunan adamın  

1- Bıçakları kaliteli olacak.  

2- Bıçakları keskin olacak.  

O yüzden ben mutfağa girdiğim zaman yemeğe başlamadan önce bıçakları jilet gibi yapıyorum.  

Bu işin ayıbı olmaz.  

Önlük de takıyorum, önlüğün kuşağını kolay çözülsün diye arkadan fiyonk da yapıyorum.  

Hoş önlük güllü dallı, biraz da kısa olunca, Alman porno filmlerindeki sarışın hizmetçilere dönüyorum lakin önlemimi alıyorum. 

Pantolonu kesinlikle çıkartmıyorum. 

“Levrek en güzel nasıl pişirilir?” diye soracak olursanız  

Cevabım hazır “ Fırında!”  

Küçük bir araştırma yapıp fırında levrek nasıl pişirilir diye bakarsanız… Şöyle bir cümle ile karşılaşırsınız... “ Levrek temizlenirken karnı yarılmaz!” 

Balığın karnı yarılmadan içinin nasıl temizleneceğini konusu tam bir muamma!  

***  

Peşrevi uzatmadan tarife geçeyim.  

Sabah işe giderken derin dondurucudan çıkarttığınız levrek eğer sizin yakaladığınız bir levrekse çaktırmadan dolaba sıkıştırdığınız için( Ali bıktım senin balıklarından zaten dolapta yer yok!) hala kumlu olabilir.  

Bu yüzden iyice yıkanır, yüzgeçler ağzı yarmasın diye kesilir, pullar kazınır ardından karnı yarılarak temizlenir… Balığın her iki tarafına derin çentikler atılır.  

Ucuz şaraba yatırılarak yaklaşık bir saat bekletilir!  

Enseniz kalınsa, cukka sağlamsa şarabın pahalı olmasında hiçbir sakınca yok.  

Alkolle aranız yoksa şaraba, hatta bekletmeye bile gerek yok!  

Patates ve soğanlar bıçak sırtı kalınlığında halka şeklinde kesilir, tepsinin altına dizilir.  

Üzerine levrek kuzu gibi yatırılır, eğer balık benim yakaladıklarım gibi büyükse kuyruk tepsinin dışında kalır! 

Zeytinyağı, limon ve kekiğin bir kâsede çırpılması sonucu elde edilen sos balığın üzerine boca edilir...  

Balığın üzeri göze de hitap etsin diye limon, soğan ve domateslerle süslenir..  

(Ben balığın içine defneyaprağı ve sarımsak da koyuyorum)  

Fırın 250 dereceye ayarlanır..  

Tepsi fırına atılır...  

Televizyon izlenmeye başlanır...  

Siz tam fırında levrek olduğunu unutmuşken burnunuza çıldırtıcı bir koku gelir...  

Bu koku balığın pişmek üzere olduğunun habercisidir...  

Fırın kapatılır.  

Levrek fırından çıkartılmadan, kırmızılâhana, turp ve havuçtan bol limonlu zeytinyağlı bir salata yapılır...  

Aile bireylerine haber verilir..Lüpçüler gelir, siz ellerinizi yıkarken sizden önce balığa girişir..  

Foto: Eller tepsiye yapışınca havlular hayatımı kurtardı.  

 

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..