Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mehmet Cuma ÖZTÜRK

http://blog.milliyet.com.tr/mcuma

20 Ekim '14

 
Kategori
Tarih
 

Orta Asya'da Türk'ün ayak izleri

Orta Asya'da Türk'ün ayak izleri
 

Orta Asya Neresi?

Orta Asya; doğuda Kingan Dağları’ndan, batıda Hazar Gölü’ne, kuzeyde Sibirya steplerinden, güneyde Hindikuş ve Karanlık Dağlara kadar uzanan coğrafya olarak adlandırılmaktadır. Bana göre ise bu tanım; tarihin seyrini değiştiren necip bir milletin, Acun’un her bir köşesine iz düşmek için yürümeye başladığı nokta, Orta Asya’dır… Çünkü tarih Türk ile başlar ve Türk; Orta Asya ile vücut bulur… Coğrafi şartların elverişli olması Türklerin burayı yurtluk edinmesine vesile olur. Uçsuz bucaksız bozkırlarda birçok devlet ve imparatorluk hüküm sürmüştür… 375’te dünya tarihine yön veren ve bugünkü Avrupa milletlerinin oluşmasını sağlayan kavimler göçü, Orta Asya’nın bağrında yaşayan bozkırın çocuklarınca, gerçekleştirilmiştir. Bozkırın çocukları, yeryüzünde büyük bir ağaç gibidir.

Türkiye Türkleri bu ağacın en sağlam dallarını oluşturmaktadır, ama bu ağaçta pek çok dal vardır. Ve bu ulu ağacın kökleri; Türklerin ayak izlerinin belirmeye başladığı ilk coğrafya olan, Orta Asya’ya dayanmaktadır. Bu coğrafyada Türkler; öyle sayısız devletler kurmuşlardır ki; Büyük Hun İmparatorluğu,  Batı Hun İmparatorluğu, Kuzey Çin Hun Devleti, Avrupa Hun İmparatorluğu, Tabgaç Devleti, Ak Hun Devleti, Avarlar, Göktürkler, II. Göktürk ( Kutluk Devleti ) Uygur Devleti vs.
Daha birçok devlet Orta Asya’nın engin coğrafyasında hüküm sürmüş, kimi zaman irili ufaklı devlet, kimi zaman ise, Hunlar gibi büyük bir imparatorluk haline gelmişlerdir. Çin kaynakları Hunlar için;  “ Hunlar Gök’ün Gururlu Çocuklarıdır “ diyerek tarihe not düşmüşlerdir.

Orta Asya da Türklere Ne Olmuştur? Neden Göç Etmişlerdir?

Orta Asya Türklerin toy kurduğu, at koşturduğu sonsuz bir bozkır. Oğuş ( aile ), Urug ( soy ) aile ve soyların bir araya gelerek oluşturduğu Boy ve Budunların birleşmesiyle oluşan İl( devlet – imparatorluklar )  sayesinde tarihe Türk adını kanları ile yazmışlardır. Bu sonsuz toprakların bağrında hâkimiyet kuran Türkler, tarihte kimi zaman kendilerine Mete’yi han tayin ederek düşmanlarına baş eğdirmişler. Kimi zaman da Başbuğ Atilla olup; sınırlarını genişletmiş, Roma üzerine yürümüş ve Roma’yı vergiye bağlamıştır. Tarih karşısında sağlam bir irade ile duruşu Atilla’nın “ Tanrının Kırbacı “ olarak anılmasını sağlamıştır.

Gelin şimdide bozkırın çocuklarının Avrupa’ya yürüyüşüne değinelim… Orta Asya da konargöçer olarak yaşayan Türkler; daha çok ekonomik bağlamda hayvancılıkla uğraştıkları için, kışlık ve yazlık alanlar arasında gidip gelmişlerdir. Zamanla otlakların yetersizliği, nüfusun çoğalması, boylar arasındaki mücadeleler vb. nedenler Türkleri, büyük kitleler halince göçe zorlamıştır. 375’ te Türkler dünyanın çeşitli yerlerine göç etmişler. Gittikleri yerleri kendi kültürleri altına almışlar bazen de kendi kültürlerini kaybedip öz benliklerini yitirmişlerdir. İşte bu; dünya ya özellikle de, Avrupa’ya şekil veren göçler ile Avrupa Hun imparatorluğu kurulmuş ve Atilla Hun Türklerini dünyaya hükümran kılmıştır. Batılı tarihçiler Türklerin dünyayı büyük ölçüde etkileri altına aldıklarını kaydeder ve birçok şeyi Türklerden öğrendiklerini yazar.

Kaç yılında (Kaçıncı yüz yılda) Orta Asya’dan Göç Başlamıştır?

Mevsimler ayları, aylar yılları tüketip 375 yılına gelindiğinde Türk kavimi için göçler başlar. Türklüğün ana vatanı olan Orta Asya’dan göçlerin başlamasının en önemli etkenleri sosyal, ekonomik ve siyasi sebeplerdir. Bu sebeplerden dolayı, anayurttan zaman zaman çıkışlar yaşanmıştır. Kimi zaman bu çıkışlar kavimler halinde gerçekleşmiştir. Ve tarih; bu ulu milleti ve göçünü “ kavimler göçü “ olarak kaydetmiştir. Çünkü Türk; tarih sahnesine Orta Asya’da çıktı ve kavimler göçü ile dünyaya yayıldı. Türk kabileleri Çin'e, Hind'e, İran'a, Mezopotamya'ya, Mısır'a, Anadolu'ya ve Avrupa'nın doğusu ile Balkanlara ve Avrupa ortalarına kadar uzanmış ve gittikleri yerlerde, sırtlarını yüce tanrı dağına vererek büyük devletler kurmuşlardır. Türklerin dünya üzerine yayılışını milattan önce ve sonra olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Milâttan Önce Türklerin Yayıldıkları Bölgeler: Türklerin yeryüzüne dağılımı M.Ö. 1700’lü yılarda Altay, Tanrı dağları eteklerinden Maveraünnehir’e, Çin’in kuzey bölgesi Ordos ve Kansu bölgelerine yayılmışlardır. Türk kavminin göçlerine bir örnek verecek olursak;  atlı göçebe bir kavim olan İskit ( Saka ) ler M.Ö. VIII. Yüzyılda Tanrı dağları ile Hazar denizi arasında yaşamaktaydılar. Daha sonraları göç ederek Karadeniz'in kuzeyinde, İtil ve Tuna nehirleri arasındaki düzlükleri kendilerine yurt olarak seçmişlerdir. Bozkır medeniyeti olarak adlandırılan atlı – konargöçer yaşayışın öncüleri İskitler olmuştur. Atlı arabayı, eyer, koşum gibi araçları kullanan kavim İskitlerdir. Dünya kültürüne biz Türklerin katkıları say say bitmez.

Milâttan sonra Türklerin yayıldıkları bölgeler: Bu dönemde de Türk göçleri güneşin doğduğu yerden battığı yere, Batıya doğru devam etmiştir. Hunlar, Orta Asya üzerinden, Hindistan’ın kuzeyi ve güney Rusya’ya kadar geniş bir alana yayıldılar. Başta da demiştik Türkler, kökleri Orta Asya da, dalları uzun olan ulu bir ağaç. İşte bu ağacın dalları Orta Avrupa’ya kadar uzayıp gider. Sabar, Avar, Bulgar, Peçenek Uz ( Oğuz ) ve Kuman boyları Hazar ve Karadeniz’in kuzeyi ile Orta Avrupa ve Balkanlara kadar uzayıp gitmekte. Bu gün bile bu coğrafyalara ayak bastığımızda Türk’e ait emarelere rastlamak mümkündür. Kalabalık Oğuz boyları X .-XI. yüzyıllarda Maverâünnehir üzerinden İran, Irak, Azerbaycan ve nihayet Türk’ün intikal ettiği, yüceldiği Anadolu'ya egemen oldular.

Orta Asya Türklerin Ana Yurdu mudur?

2000 yıldan bu yana Türkler Orta Asya steplerine çadır kurup, boy, budun olup imparatorluklar halinde yükselmiştir. Başkent Kutlu şehir Ötükendir. Bu coğrafyayı kendilerine ana vatan olarak tayin etmişlerdir. Orta Asya biz Türk Milletinin öz toprağı, ana yurdumuzdur.  Türkler zorunlu olarak bu coğrafyadan göçmüşseler de, her daim gönüllerinin bir tarafı, zirvesi buz tutmuş Tanrı dağındadır. Yukarıda da bahsettik Türk milletinin dünya üzerindeki yolculuğundan… Bu büyük yolculuğun yolcuları, çam ağacından düşen kozalak misali tohum olup dünya üzerinde yeşerip boy verip büyük devletler oldular.  Lakin bu çamların kuvvet bulduğu anavatan bellidir. Bu günkü Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs, Özbekistan, Türkmenistan gibi bağımsız ve esir Türkmeneli Musul- Kerkük, gözü yaşlı Doğu Türkistan gibi devletlerin özü çamdan düşen kozalağın tohumudur. Gün gelir çam da bir olur kozalakta bir olur.

21.yüz yılda Orta Asya’nın Yeri ve Önemi

Yukarıda anlattık Türk’ün Asya bozkırlarında ki varlık mücadelesini. Tarihin uluları olan yüce Türk milleti; Orta Asya’dan, Avrupa’ya, Kafkaslara, Uzak Doğu’ya, Balkanlara, Mezopotamya’ya Anadolu’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayıldılar. Buralarda büyük devletler kurdular. Ancak tarih; Orta Asya’dan geniş coğrafyalara yayınlan Türklere, Anadolu’ya gelen Türk boyları kadar şanslı davranmamıştır. Selçuklu akınları ile bir Türk diyarı olmaya başlayan Anadolu da, Osmanlı imparatorluğu ile Türk hâkimiyeti iyice pekişmiştir. Osmanlı ki, Kimi “Hasta Adam” dedi… Kimi kendi menfaati uğruna hastayı iyileştirmeye kalkıştı… İsyanlar, darbeler, Jön Türkler, İttihat ve Terakki, Balkan Harbi derken, Osmanlılar, ellerinde kalan son toprak parçasını kurtarma derdine düştüler. Ancak bilanço ağır oldu. İmparatorluk, pek çok parçasını geride bırakırken bambaşka bir hâle dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti, kalan topraklarda, dokuz asırlık bir imparatorluğun üzerinde kuruldu.

Orta Asya’da kalan diğer Türk kolları 1991 yılına kadar SSCB ( Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ) Egemenliği altında kalmışlardır. SSCB’nin yıkılması ile bu coğrafyada kalan soydaşlarımız, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan gibi bağımsızlığını elde etmiş Türki Cumhuriyetleri kurdular. Bu coğrafyanın kaderi midir? Yoksa şarlar mı böyle gelişti bilinmez. İklim sebepleri ve boylar arası mücadeleler le bir göçe maruz kaldılar. Büyük devletler haline gelseler de Çin mezalimine uğradılar. Başkaldırdılar, baş verdiler fakat ana yurdu terk etmediler. Çin Hun akınlarından kendini koruma tedbirleri aldı. İşte o günlerin eseridir dünya tarihine miras kalan Çin Seddi… Zordur Çin seddinin gölgesinde Türk olmak fakat Türk Milleti için geçerli değildir. 21. Yüz yılda dahi bu katliama devam ediyor katil Çin. Doğu Türkistan da Rabia Kadir ağlasa, Kayseri de Fatma ninenin gözünden yaş akar. Bir Uygur mücahidi dövülse, aynı his ve acı ile Urfa’da Şıh Mehmet dayının kemikleri sızlar.

Bu coğrafyalar hüzne sahip, gelişmiş dünyada bu coğrafya istikrar yok. Çünkü müsaade edilmiyor. Hâlbuki toprağı bereketli yer üstü de yer altıda. Kendi sanayilerini geliştirip, teknolojilerini üretmeye başlasalar dünyanın güçlü devletleri olabilecekler ama izin verilmiyor, bilimsel çalışmalar, engelleniyor. Kendi yağında kavrul deniyor soydaşlarımıza. Tabi biz Türkiye de dengeleri gözetmekten kandaşlarımızı gözetemez bir haldeyiz. Sıkıştırılmışız misak-i milli sınırları içerisine bundan ötesini görme deniyor. Allah Türk’ün yar ve yardımcısı olsun.

Orta Asya Bizim için ne ifade ediyor?

Yazının en başından buraya kadar olan kısımda Türklerin tarih serüvenine çıktıkları, Orta Asya kesitine değinmeye çalıştık. Orta Asya coğrafyası biz Türk Ulus’unun ana yurdu. Buradan yeryüzüne dağılmışız. Kandaşlarımız hala orada. Yüce Tanrı Dağı gölgesinde, yüce bir millet Türk milleti. Dünyaya Nizam’ı tesis etmek için gelmiş bir milletiz. Lakin bu nizamı tesis edebilmek için yekvücut olmak gerek. Bu millet sırtında koca bir tarih taşıyan bir millettir. Ki hayalleri de kendisi kadar büyük. Ne diyor Ziya Gökalp; “ Vatan ne Türkiye’dir Türklere nede Türkistan, Vatan müebbet ve büyük bir ülkedir Turan.”  Turan idealimiz bütün Türkleri bir bayrak altında toplamak derken, bir coğrafya ya yerleşmek değildir elbette. Bütün dünya Türklüğünü içerisine alan, kültür, ekonomi, dil birliği bağlamında, bir Avrupa birliği gibi birlik kurma idealidir. Eğer ki bir gün bu ideal gerçekleşirse ki muhakkak gerçekleşecektir iste o zaman İşte o zaman Türk nizam-ı âlemi tesis edecektir… Bizim hayallerimiz misak-i milli ile sınırlandırılacak kadar küçük değildir... Unutmayınız ki insan hayal ettiği müddetçe yaşar.
 

 
Toplam blog
: 2
: 1107
Kayıt tarihi
: 05.09.13
 
 

Adım Mehmet Cuma ÖZTÜRK. Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde ikamet ediyorum. Yüksekokul mezunuyum. Tarih..