Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sütsal Dondurmacıya Geç Kalmamışız

           Sütsal dondurmaaaa...

'' Koş Şükran dondurmacı gelmiş'' ... Apar topar giyilen naylon terlikler, avludan bahçe kapısına koşularak geçilen küçük adımlar ve arabacı durdurlur, '' sütsalcı amca benim ki çikolotalı olsun... Şükran koş..anne hangisinden alacağım'' ve dedemiz gelirdi arkamızdan.

 Hangimiz hatırlamıyoruz değil mi? Naylon terlikler, kızlar için pileli, uçuş uçuş annelerimizin diktiği el emeği göz nuru eteklerimiz, üzerine geçirilen çiçekli gömleklerimiz, hepsini anneciğim dikerdi.Canım anam. Erkekler için de sanırım kareli, beli lastikli kumaş pijamalar vardı, üzerine yine illa ki gömlek giyilirdi. daha doğrusu benim hatırladığım böyleydi. Sanırım tişört yoktu:) bir de  erkek kardeşimiz yoktu haliyle anacığım da sadece bize yani kızlarına dikerdi.

 Sütsal dondurma ne tatlı geliyordu. Bahçe avlusunda beklediğimiz güzel günleri bile hatırlıyorum ve nedense babaannemler de değilde anneannemlerde oluyorduk :) Bu da normal olsa gerek gelin-kayınvalide çatışmasındandı belki de:) Her kız evlat annesinin yanında rahat etmiyor muydu ki? He bir de kırmızı fiyonklu ayakkabı var hani yastık altında saklanan, tozlandığında eteğinin ucuyla silen,  saçları beyaz kurdelalı küçük kız çocuğu. Onu hiç es geçmemeli. Eteğini kirlettiği yetmiyormuş gibi birde ayağına giydirilmiş beyaz çorap varlar var ya hani, çaktırmadan ayağının arkasına o bembeyaz çoraba tozlanan ayakkabısını temizleyen, annesi görmeden '' yine mi kirlettin üsütünü '' azarını işitmemek için hani çaktırmadan yapan küçük gamzeli kız çocuğu :)

Ne teknolojiden bahsedeceğim, ne akıllı telefonlardan, ne tv programlarından, ne ondan, ne bundan...herkes hepsi hakkında birşeyler yazıp çiziyor zaten. O günleri yad ediyor ama günümüz çağıyla kıyas ediyor.Güya özlem var o günlere! belki var özlem bilemiyorum çünkü o zamanlar herşey daha samimiydi, daha içtendi, daha masumdu hani öyle deniyordu! evet ama geçti ve gitti. Yaşanması gerekti ve yaşandı. Her anın tadını çıkarmalı insan, sürekli eskiyi anarak o anları yaşayarak değil. Her anın tadını çıkararak keyif alınmalı hayattan. Sürekli eskiyi anarak mutlu olamayı aramamalıyız ki! Sürekli eskiyi anarak anın tadına varamayız ki!

Gelecek planı da yapmamalı insan. Yarını düşünmemeli tıpkı eskiyi anmaması gerektiği gibi. Şöyleydim, böyleydim veya şöyle yapacağım, böyle yapacağım da dememeli. Anı yaşamalı çünkü her ne yaşanması gerekiyorsa o yaşanılacak. Dün olduğu gibi, bugün olanlar gibi, yarın olacaklar gibi...Bugün de dün gibi geçip gidecek, yarın da olacağı gibi.

 Negatifler yani vesveseler olmamalı insan da, hayatımızın parçası yapmamalıyız çünkü bana göre, bu tarz düşünceler birşeyin iyi olacağı varsa da  iyi olmayacağına işaret ediyor. Yani kötüyü aslında biz çağrışım yapmış, davet etmiş oluyoruz.

Herşey güzel olacak. Belki sütsal dondurmacı amcayı bekleyişimiz gibi olmayacak çünkü artık o zevki vermeyecek çünkü zaman bu hisleri kaybettirecek ve her anımızın zevk alma tadı farklı olacak. Her anımız değerli, kıymetli. Hayat gerçekten kısa diye sonlandırmak istemiyorum. Dünü düşünerek, yarını düşünerek zamanımızı boş yere harcamadan geçip gidecek olan güzel günlere...SAYGILARIMLA.

 
Toplam blog
: 8
: 112
Kayıt tarihi
: 10.05.18
 
 

bir garip yolcu hikayesi. Bir varmışla başlayıp, bir yokmuşla bitecek olan. Hayatın kuralları; 1-..