Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '15

 
Kategori
Dünya
 

Armegedon Savaşı'nın ayak sesleri…

Armegedon Savaşı'nın ayak sesleri…
 

Dünyanın Sonu


Dünyanın Sonu
 
Dünyanın sonu mu geliyor? Küresel bir sistem kurgulanmak isteniyor, devletlerin sınırları kalkıyor, ekonomik krizlerle toplum yapıları hızlı bir değişime tabi tutuluyor. İdeolojiler yerle yeksan halde, insanlık neye tutunacağını bilemez halde çalkalanıyor. Toplumda bir menfaatçi tutum, bir hız, bir hırs ve bir maddiyat tutkusu almış başını gidiyor. Herkes fabrikaların üretimini takip eder bir halde tüketim çılgınlığına kendini vermiş durumda. Dünya kaynaklarını tüketme yarışı içerisindeyiz.
 
Sosyalizmi yerle yeksan etmiş liberalizm kendi sonunu yine kendisi hazırlıyor. Her seçimimiz ekonomik verilere ve gelirlere dayalı hale gelmiş durumda, paraya bağımlılık çılgınlık boyutuna ermiş durumda. Tek yaptığımız vicdan sahibi imaj facebook sayfalarındaki paylaşımlarımızdan öteye geçemiyor. Yardım yapmaya da çekiniyoruz çünkü; acımasızca kandırılıyor veya sömürülüyoruz. Sömürü ne insanlık, ne vicdan ne din ne evrensel değer ne de ilke dinlemiyor, önüne kattığı her şeyi sürükleyip götürüyor. İnsanlar neye inanacağını ve neye güveneceğini bilmiyor. Bir şeye inanan ve güvenenlerde körü körüne akıntıya bırakıyor kendini. Yazık bu insanların temiz ruhlarına!
 
İdeolojik kavgalarda birbirini yıpratmaktan ve sonuçta pişmanlıktan öte geçemedi. İnsanlar bir arayış süreci okyanusunun içerisinde, çılgın dalgalarla boğuşup durmaktadır. Mevcut politikalarda bu çalkantıların içerisinde eriyip kendini yitirmektedir. Global hükümdarların enformasyon materyallerine olan hâkimiyeti toplumu birbirine boğdurma noktasına gelmiştir. Sun TUZU’nun “Savaşmadan Savaş Kazanmak” tabiri tam bin sene öncesinden sanki bu günler için söylenmiş gibidir. Yazık olacak dünyaya, geride bırakacağımız nesillerimize.
 
Özgürlüğü toplu ve bireysel terör olarak addeden aşırı menfilermiş, vicdandan uzaklaşmış azgın insan kendi sonunu mikro ve makro bağlamda getirmek için dörtnala kıyamete koşturmaktadır. Hiçbir sağduyumuz kalmamış. Her şey çıkarlarımız için kullanıma müsait bir silah olarak değerlendirilmiş.
 
Herkes az veya çok bu sudan içerken aynı zamanda kendilerini acımasız bir sonun beklediğinin de farkında. Bu bilinçle kurbanda kesileceğini bilen bir kurbanlık gibi elinden hiçbir şey gelmeden nehrin sularında kendini bekleyen sona hızla ilerlemekte.
 
İnsan tasarımı olan ideolojiler, kendini yaratan insanı boğmaktadır. Güzel yaşam ve toplum hayalleri yüzyıl sonra hüsrana uğramış birer hayal kırıklığından öte geçmeyen dogmalarla dönüşmüştür. Güzel rüyalar kabuslar görerek kalkılan sıtmalı illetlerin yerin almıştır. Güzel vaatler insanların derin sıkıntılar yaşaması gerçeği ile lekelenmiştir.
 
Medeniyetlerin çatışması, çıkarları uğruna toplumları helak edebilecek ve adem oğluna katliamlara maruz bırakarak derin, tarif edilmez acılar yaşatacak düzeye ulaşmıştır. Bu mudur medeniyet? Bu mudur aydınlık? Ben müreffeh yaşarken diğerlerinin yerle yeksan olması mıdır yüksek medeniyet? İnsanlar bu değişim veya yok oluş sürecinde kıvranıp durmaktadır.
 
Teknolojinin hızlanması, iletişimi, beklentileri, zamanı ve daha bunun gibi birçok şeyi çok evirmiş ve hızlandırmıştır. Toplumun, yaşamın, teknolojinin ve yine daha birçok şeyin devinim hızı ve nevi süratle değişmiştir. Bu değişim ve hız maalesef insanlığa mutluluğu, huzuru ve üst düzey bir medeniyeti getirememiştir.
 
İdeolojilerin kurduğu sistemlerin, sirkülasyonları başlangıçtaki beklentileri hayata entegre edememiş, aksaklıklar ve eksiklikler menfi grupların manipülasyonlarına maruz kalarak çıkarları yönünde gelişim göstermelerine neden olmuşlardır. Sonuç insanların topluca katli olmuştur, geri kalanların ise sisteme adapte olmaya zorlanması ile kıyameti davete kadar süreç zorlanmıştır.
 
Küresel sistemin ülkeleri tehdit ettiği ve toplumlara dayattığı tüketim çılgınlığı, bireysel mikro çıkarlar ve bunların getirdiği kurumsal ve toplumsal güvensizlik hızlı bir sona son sürat gitmeye kafi ortamları hazırlamıştır. İdeolojiler, felsefe ve birlikte yaşama arzusu bitmiş, yerine kişisel ideallerin sürdürülebilme hevesi gelmiştir.
 
Mikro bazda bireyci bir menfaatçilik, makro bazda ise küresel düzenin ortaya koyduğu iktisadi, kültürel yapı ve devlete olan bakış açısı düzensizliklerin regüle edilmesinin önüne geçmiş yeni bir çağ veya yok oluşa insanoğlunu endekslemiştir. Umarım kıyametle buluşmayız, daha mutlu, huzurlu ve müreffeh bir dünya medeniyeti ile çekilen bu sıkıntılar taçlanır. İnsanlar artık kendileri için kutsal, adil, insana yakışan bir olgunun peşinde koşmalıdır. İnsanlık, bireysel menfaatleri uğruna yaşam kaidelerini yok etmektedir. Çıkar yumağı haline gelen insanın birbirine olan menfi yaklaşımları, birlikte yaşama ve mutlu bir yaşam sürebilme becerisini ve gelecek nesillere emaneti teslim etme yeteneğini yitirilmesi anlamına gelmektir. Artık ulvi hedefler yeryüzünü ter ketmiş onun yerine insanların kişisel idealleri gün yüzüne çıkmıştır. Ama bu durum bu güneşi yukarıda tutmaya yeterli bir durum değildir.
 
Dünya üzerine tek kalan küresel sistem kendi hegemonyasını insanlığa dayatırken, insan oğlu da bu sarmaldan çıkabilmek adına herhangi bir düşünce geliştirememiştir.
 
İki Almanya’nın birleşmesi, SSCB’nin tarihten silinmesi, ABD’ne 2001 terör saldırısı, Ortadoğu’nun hedef seçilmesi gibi icra edilen gelişmelerle dünya yeni bir ideolojisiz bir çağa hızlı giriş yapmış ve bu hızla da bu çağı yaşatmaktadır. Küresel güçlerin açmış olduğu bu vicdansız ilkelere sahip bu çağ hızla insanlığın sonunu getirme azmindedir. İnsanoğlu daha iyi ve sonra daha lüks yaşamanın arzusu ve bu yöndeki hareketlerin kabulü ile hızlı bir tüketim toplumuna algı yönetimi ile kabullenici bir geçiş yapmıştır.
 
Elbette bu acımasız küresel sistemin karşısına bir ilkeli felsefe çıkacaktır. Buda bir savaş nedenidir. Bu savaştan galip çıkacak olan ya insanlık ya da küresel güç olacaktır. Küresel gücün galip gelmesi halinde insanlığı çok acı gerçeklerle yüz yüze gelmek gibi bir durum beklemektedir. Benim beklentim ise bu mücadelenin bitmeyerek partiküller halinde devam etmesidir. İşte esas buradan yine toplu bir şekilde bir birliktelik zuhur ederse gerçek kurtuluş işte bu olacaktır diye tasavvur etmekteyim.
 
İleri teknolojilerin dünyayı sardığı ve savaş teknolojisinin bu teknolojinin de önünde ilerlediğini düşünürsek bu yok etme amacındaki güçle tekrar insanlığı, adaleti, yaşanılabilir bir dünyayı geriye getirmeye çalışan bu güçlerle mücadele tam bir Armegaddon Savaşları olarak cereyan edecektir. Teknolojiyi insanın üretmesine rağmen onunla savaşmak ve bu savaşı kazanmak o kadarda kolay yutulur bir lokma olmayacaktır. Artık her şeyi tüketmek kadar her şeyi yok etmekte çok kolay. Toplu katliam yapabilme kabiliyetine terör örgütlerinin de sahip olduğunu düşünürseniz, düşmanın kim olduğunun ve nerden, ne şekilde geleceğinin bilinmeyeceğini de tahmin etmek çok zor olmayacaktır.
 
Umutsuzluğa düşülmemesinin tek ilkesi ise insanların bilinçlenmesi ve menfi tüketim toplumu yerine çevremizdeki herkes mutluysa bizler ancak çevremizde öyle mutlu olabiliriz düşüncesi bizi huzurlu bir yaşama götürür. İnsan tüketim toplumu, haz toplumu, ben toplumu oldukça bu savaş kazanılamaz. Bu savaş ancak ve ancak insanların gidişatı fark ederek arzularını, kabullerini sorgulamasıyla mücadeleye başlayabilir ve kazanabilir. Bireysellikten sıyrılıp ilkeler doğrultusunda mücadele etmekle Armegeddon Savaşı kazanılabilir. Bu zamana kadar kurguladıkları, kabul ettirdiklerini bırakıp, barış, uzlaşma, birlikte yaşama ve yaşatma ilkeleri ile birlik olarak bu şeytanın oyunundan insanlığı kurtarabiliriz.
 
Tüm bunlardan sonra sonuç olarak; kıyamete giden bu gemiden biran önce hayırlı bir şekilde ayrılmamız gereklidir, şattır. İlkelerimizi, algımızı, bakış açımızı sorgulayarak dünyayı hedef olarak alan bu insanlığın sınavı olan Armegedon Savaşı'ndan galibiyetle çıkmamız için tüm görüneni sorgulamamız ve yeni bir dünya için, yeni bir değerler silsilesi getirmemiz gerekir.
 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..