Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '08

 
Kategori
Öykü
 

Spiral yongalı yaşamlar - 1

Spiral yongalı yaşamlar - 1
 

Bir anda vücut ısısının yükseldiğini hissetti.
Kulakları alev alev yanmaya başlamıştı.
Bu da nerden çıktı demek geldi içinden.
Hatta daha da fazlası, bu ne cüret diye haykıracaktı.
Yutkundu, sesinin tonunu son kez ayarladı ve ağzından
çıkan tek kelime “anlayamadım” olabildi sadece...


Kapıya yaklaştıkça içindeki anlam veremediği huzursuzluk daha da büyümüştü. Oysaki bu kararını daha önce yeteri kadar düşündüğüne inanıyordu. Yalnızlığımın tedirginliği olsa gerek diyerek, yüzüne gülücüklerini kondurdu ve zili çaldı. Kapı açıldığında, aynı gülücüklerle kendini ağırlayan asistanı karşısında görünce daha da rahatladığını hissetti. İçeri girdi ve “14:30 randevusu” dedi. Asistan kayıtlarına baktı ve “hoş geldiniz Duygu hanım istirahat edebilirsiniz, doktor bey birazdan müsait olacak” diyerek karşılık verdi.

Birkaç dakika geçmeden asistanın sesi ile irkildi ve “Duygu hanım, koridorun sonundaki oda, Doktor Ender bey sizi bekliyor” seslenişiyle bir anda ayağa kalkıp yürümeye başladı. İçindeki sesle sürekli bir mücadele halindeydi ancak buna hiç bir anlam veremiyordu. O zamansız içsesini bastırmak istercesine doktorun adını mırıldandı birkaç defa içinden ve heyecanını son kez dizginleyerek kapıyı açtı. Bir anda rahatlamıştı. Sevecen bir bakış ve nazik bir karşılama ile ağırlayan Doktor Ender’in işaret ettiği misafir koltuğuna adeta süzülerek teslim etti bedenini.

Kısa bir tanışma sohbetinin ardından doktor, “bendeki bilgiye göre, doğum kontrolü için spiral kullanmayı düşünüyorsunuz” diyerek konuya girdi. Ağzından sadece “hı, hı” çıkabilmişti. İçindeki sinir bozucu karmaşayı belli etmemek adına, bu homurdanmayı tam bir cümle ile zenginleştirmeye hazırlanıyorken, doktor ekledi. “İlk kullanımınız mı olacak?” Bu soru iyi gelmişti. Tabi ya, ilk kez böyle bir durum yaşıyorum dedi içinden ve cevapladı. “Hayır, daha önce de bir süre kullanmıştım.” Bir suskunluk anı yaşanmıştı. Bakışlarını Doktor Ender ‘e yönelttiğinde ise açıklama bekleyen bir çift göz onu bekliyordu.

Duygu, çocukluk yıllarından itibaren daima dikkat çekici bir genç kız olmuş, eğitimi boyunca da müsamerelerde hep tercih edilen ve aranan ilk sima olarak büyümüştü. Bu popülaritesi sayesinde çevresi ve öğretmenleri onu sürekli kollamış hatta gerektiğinde belki biraz kayırılmış olmanın da esnekliği ile o yıllarını rahat yaşamıştı. Ruhunda baskın olan sanatçı kimliğini sadece geçici gösterilerde beğeniye sunabiliyor olmak artık ona yetmiyor ancak almak istediği konservatuar eğitimine de ailesini ikna edemiyordu. Engel olamadığı engin hayal gücünün yaşattığı bir zafiyet anı neticesinde ise lise döneminde öğretmenlerinin ona olan güvenini sarsmış ve bu durum okuldan uzaklaştırılmasına kadar ilerlemişti. Ailesinin de dışladığı bu zor dönemde içindeki incinmiş taşkınlıkla kendini bir anda Mersin’deki uzak akrabalarının yanında bulmuştu. Kaçmıştı evden ve akrabalarının desteğini alabilmek için hayal gücünü bir kez daha kullanması yeterli olmuştu o an için. Ancak bunun uzun süremeyeceğini biliyor ve gençliğin yanılgıları içinde cazibesini şuursuz kullanarak hatalarına devam ediyordu.

Hayat bir anda farklı bir kulvara geçmişti onun için. Yalnız ve çaresiz olduğu yanılgısı içinde attığı her adım, farkında olmadan bu kulvardaki ayak izlerinin derinleşmesine yol açıyordu. İstanbul ‘a döndüğünde ise artık ailesine değil ona gelecek vaat eden ajanslara sığınmayı seçmişti. Cast listelerinde yükselmeyi yegane hedef yapmıştı kendine. Podyumların tozu sinerken bedenine, ruhuna sindiremediği bir şeyler de vardı yaşamında ilerleyen. Uykuları huzurlu değildi artık çocukluğundaki gibi. Podyumda başı dik attığı her adımında içine çektiği toz büyüyor, bulut oluyor ve bu bulut onu biraz daha yutuyordu adeta. Katıldığı yarışma sonrasında derecesi tescilli taçsız bir güzeldi de artık. Anlaşmalar, turneler derken baş döndüren bu tempodan kaçışta yakalandığı erken gelen bir evlilik ve aynı hızda yaşanan bir ayrılıkla ruhunu asla sığdıramadığı bu aykırı kulvarda hayatının kilometre taşları dizili duruyordu…

İçini kemiren huzursuzluk ile Ender’in açıklama bekleyen bakışları bir anda bütünleşmiş onu bu maziye sürüklemişti.

“Yıllar önceydi ilk kullanımım. Uzun bir zaman kullandım. Daha sonra araya doğum girdi ve doğum sonrası tekrar kullanmak istemedim.” diyerek kurtardı hemen kendini geçmişin esaretinden. Ender devam etti, “bir şikâyetiniz oluşmuş muydu o dönemde?” Bekletmeden “hayır, hayır” dedi. “Hiçbir rahatsızlığım ya da şikâyetim olmadı. Kullanmama kararını eşimle birlikte almıştık.” “Anlıyorum” dedi Ender ve ekledi. “Müsait olduğunuzda bir kontrolle başlayalım.” Bir an durdu ve içindeki sese seslendi. Sana bırakırsam hiç müsait olamayacağım değil mi? Çekil aradan artık. Bu benim meselem. Yüzündeki estetik tebessüm ile döndü ve “Ben müsaidim” dedi. Doktor masasındaki dua fondan hemen asistanına seslendi. “Sevil hanım, hastamız hazır. İlgilenir misiniz lütfen.” Kapı açıldı. Asistanın içeri girmesiyle birlikte Doktor Ender odasını terk etti.

Asistan bir taraftan operasyon masasında hazırlıklarına başlarken, hastasına seslendi. “Duygu hanım, paravanın arkasına geçebilirsiniz. Lütfen, pantolonunuzu çorabınızı ve iç çamaşırınızı çıkarın. Hazır olduğunuzda operasyon önlüğünüzü vereceğim.” Duygu, paravana doğru yöneldi. İçinde engelleyemediği bir merak belirmişti. Doktor tesadüfen mi odayı terk etmişti. Yoksa bu genel bir davranış biçimimiydi. Sakıncası olmayacağına karar vererek lafa söyle girdi. “Sevil hanım, Ender bey çok nazik bir doktor. Şanslı olduğunuzu düşünüyorum.” Asistan bu duruma alışkındı. Bekletmeden cevapladı. “Öyledir Duygu Hanım. Hastaları da en az benim kadar şanslıdır. Operasyon hazırlığım tamamlanmadan odasına girmez. Operasyonu tamamladığında ise derhal odadan ayrılır. Mesleğine ve çevresine çok saygılı bir insandır.” Bu açıklama merakını gidermeye yeterliydi. “Ben hazırım” dedi. Asistan operasyon önlüğünü uzattı. “Siz bunu giyin masaya oturun ben yardımcı olacağım” dedi.

Hazırlandı ve yavaşça masaya oturdu. Asistan doğru biçimde yerleşmesine yardımcı oldu ve “nasılsınız?” dedi. Gözleriyle hazır olduğunu belirtince hastası, masadaki düğmeye bastı. Doktor odaya geri döndü. Rutin bir kontrol sonrasında operasyona başlandı. Herhangi bir beklenmedik durum oluşmadan operasyon başarıyla tamamlandı. Ender “geçmiş olsun” diyerek odayı bir kez daha terk etti. Bir süre dinlendikten sonra asistanın yardımı ile toparlandı, giyindi ve misafir koltuğuna yeniden oturdu. Asistan odayı terk etti. Hemen arkasından doktor içeri girdi.

“Nasıl hissediyorsunuz?” dedi Ender. “Her şey yolunda gibi” diye cevapladı. “Takip eden ilk adet döneminizin ardından sizi kontrole bekliyorum” dedi ve ekledi Ender, “randevuyu Sevil hanım ile birlikte ayarlarsınız. Bu arada, yanınızda olmayacağını varsayarak şimdiden rica ediyorum, dosyanızda bulundurulmak üzere kontrole gelirken evlilik cüzdanınızın bir fotokopisini de hazır bulundurun lütfen.”

Bir anda vücut ısısının yükseldiğini hissetti. Kulakları yanmaya başlamıştı. Bu da nerden çıktı demek geldi içinden. Hatta daha da fazlası, bu ne cüret diye haykırmak istedi. Yutkundu, sesinin tonunu ayarladı ve “anlayamadım” diyebilmişti sadece. Bu Ender’in beklemediği bir reaksiyon değildi. Alışkındı, bu iç bene yenik düşmenin yansıması şaşkınlık anlarına. Şimdi başlıyoruz dedi içinden ve keskin bir tavırla bekletmeden sordu. “Duygu hanım, evli misiniz?” Sinirleri iyice gerilmişti. Son kez kendini toparlamaya çalıştı ve “Bakın, şu ana kadar gerek asistanınız gerekse siz son derece nezaket kuralları içinde kalarak ağırladınız. Öncelikle bunun için teşekkür etmek isterim. Ancak, bu medeni hal sorgulaması ve daha da fazlası şu fotokopi meselesi ne anlama geliyor bilmek istiyorum. Ne sıfatla medeni halimi sorgulayabiliyorsunuz. Bu ülkede kanunlar, kurallar var. Demokrasi var. Özgürlükler var. Doktorsanız, tıbbın bir etiği var…” diye gittikçe incelen ağlamaklı bir ses tonu ile sıralamaya başladı.

Ender karşısındaki zorlanmanın şiddetini fark edince, uzamasının hastasını rahatsız edeceğini anlayarak durumu kontrolde tutmak için “Duygu hanım, dosyanızda olması gereken bazı bilgiler ve belgeler olabilir. Ancak, evlilik cüzdanınızın fotokopisi bunlardan biri değil elbette. Ne kanunlarımız, ne tamimler ne de tıp ya da toplum etiği böyle bir beyanı zorunlu kılmıyor. Üstelik ben de bir sorgulama mercii olmadığımı biliyorum. Ancak bilmelisiniz ki, böyle bir müdahale isteyen tüm hastalarımdan, sizden istediğimi daima istedim. Bu reaksiyonu ilk veren kişi olmadığınızı da hemen söyleyebilirim. Şimdi, amacımın sizi sorgulamak ya da zorlamak olmadığını lütfen unutmayın. Kontrol randevunuz için söylediklerim halen geçerlidir. Karar sizin tabiî ki.” diyerek içtenlikle gülümsedi.

Maruz kaldığı durum ile kişisel tavır ve davranış tamamen çatışıyordu. Davranışın nezaket dolu olduğu ve ne olursa olsun sonuna kadar bu şekilde süreceği artık aşikârdı. İçinde olduğunu hissettiği durum ise sübjektif olabilir miydi? Aklı tamamen karışmıştı. Çok yorgundu. Yaşadığı gerginliğin uzamasını istemedi ve bir süre sessiz kaldıktan sonra “izninizle” diyerek bir an önce ortamı terk etmeyi yeğledi. Çıkışta asistan “Duygu hanım kontrol için şimdiden bir şey söyleyebilecek misiniz?” diyerek arkasından seslendiğinde ise “Gerekirse sizi arayacağım, faturanızı iş adresime gönderin, hoşça kalın” diyebilmişti sadece.

 
Toplam blog
: 36
: 1267
Kayıt tarihi
: 25.05.08
 
 

İstanbul'da doğdu. Teknik Lise Elektronik Bölümünde okurken rakamlara olan ilgisini de keşfetti. ..