Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Balıkçı dediğin "kodu mu oturtacak" kardeşim

Balıkçı dediğin "kodu mu oturtacak" kardeşim
 

Bilemiyorum, Erman Hoca, "benim genelkurmay başkanım kodu mu oturtacak kardeşim" derken benzer duygular içinde miydi ama benim balıkçım, resmen, yaptığı güzellikle bizi grogi durumuna düşürmeyi başardı.

Bundan on sekiz gün önce "Balıkçı Dediğin Tarif Verecek Kardeşim" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazı, beklediğimin de üzerinde ilgi gördü. Son derece enteresan ve olumlu tepkiler aldım. Yazımda, mahallemin balıkçısı, benim balıkçımla ilgili duygu ve düşüncelerimden bahsetmiş, ufak çaplı bir ızgara çinekop tarifi vermiş, üstad Mario Levi'nin eski İstanbul'da, balıkçısı olmayan mahalleye mahalle denmezdi vurgusuna göndermeler yapmış idim.

İşte bu yazımda belirttiğim benim adamlar, birkaç gün önce beni yine dumura uğratmayı başardılar. Öğle vakitleri idi. Akşam saatlerindeki eşimin diş randevusu, benim geç saatlere sarkması muhtemel bir toplantım derken akşama ne yenecek sıkıntısı, benim ve özellikle de eşimin üzerine adeta bir karabasan gibi çöktü. En ufak bir şeyi balık yemek için bahane yapan ben, hemen olaya müdahale ettim. Tamam ben hallederim deyip acil durum hattını tuşladım telefonumdan.

Karşımdaki ses balıkçım Dursun'dan başkası değildi. Akşam altı gibi uğrayacağımı ve bana göre balığı olup olmadığını sordum. Telefonda, bana verebileceği, birkaç alternatifi ve fiyatlarını söyledi. Deniz levreğinde karar kıldık. Akşam saat altı, altı çeyrek arası uğrayacağımı, o saate göre temizletip, hazırlatmasını, fazla vaktim olmadığını söyledim. Dursun, her zamanki içten sesi ile:

"Abi nasıl yapacaksın balığı" dedi.

"Elektrikli ızgarada, ızgara yapacağım" dedim.

"Senin, madem acelen var; dediğin saatte ben sana managalda, kömür ateşinde pişirir, hazırlatır, veriririm abi" dedi.

Aklıma, bir zamanlar bir bankanın çok meşhur olan ve onunla özdeşleşen reklam sloganı geldi: Hizmette sınır yoktur.

"Nasıl yani?" dedim, şaşkınlıkla.

"Nasılı mı var abi? Sen, tam geliş saatini söyle, balığın, mis gibi mangal kömürü ateşinde, nar gibi kızarmış ve kokulu kokulu halde emrine hazır olacak" dedi. Müşterisini mest etmenin ve can evinden, daha doğrusu damak tahtasının tam on ikisinden vurmanın getirdiği gurur ve mutluluk ile.

"İyi o zaman, altıyı çeyrek geçe gelirim" dedim ve ablak bir halde kapadım telefonu.

Sonra eşimi aradım. Durumu çözdüğümü, akşama balık yapacağımızı, çabucak pişirebileceğimizi, geç kalmayacağımızı anlatıp, canını sıkmamasını istedim. Akşam altıyı on geçe gibi balıkçımdaydım. Beni görür görmez, hemen telefona sarılan Uğur Bey, Atatürk Havalimanı kule görevlisi edasıyla:

"18,15 balığı hazır değil mi kardeşim, hadi müşterim geldi" diyerekten duruma, tekraren müdahil oldu. Saatim tam altıyı çeyrek geçiyordu ki köpük diye tabir edilen kabın içerisinde, kokusu karşı kaldırımdan gelen, Karaburun'un ayı balığı kaya mağaralarından tutulma deniz levreğinin, mis gibi kömür közü mangal ateşinde pişirilmiş, büyülü manzarası ile karşılaşmam an meselesi oldu. Vallahi, yeminle söylüyorum, utanmasam, oturup arabada yiyecektim. "Evde hanım bekler, bebe bekler" dedi, içimdeki, vicdan memuru zat-ı muhterem hazretleri.

Eve geldim, kapıyı çaldım. Izgarayı falan hazırlamış, gelir gelmez pişirmeye başlamak için aportta bekliyordu eşim. Kapıyı açmasıyla mis gibi köz aromalı, pişmiş levrek kokusu yüz hatlarının tamamını yerinden oynattı. Poşetin içinden, köpük kabı çıkarıp, tabağı açtığımda ve nar gibi pişmiş, mis gibi kokan, Tanrı vergisini görmesiyle nerdeyse düşüp bayılmasına ramak kaldı.

O akşam, her zamanki balık ziyafetlerine bir yenisi eklendi, bol limonlu, sızma zeytinyağlı kış salatası ile birlikte.

Bilemiyorum, Erman Hoca, "benim genelkurmay başkanım kodu mu oturtacak kardeşim" derken benzer duygular içinde miydi ama benim balıkçım, resmen, yaptığı güzellikle bizi grogi durumuna düşürmeyi başardı.

Aşkolsun efendim, aşkolsun.

Not: Yukarıdaki fotoğraf www.fishvar.com.tr adlı siteden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..