Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '07

 
Kategori
Kent Tarihi
 

Odun sobasını herkes yakamaz

Odun sobasını herkes yakamaz
 

"Biri düşünür, ikisi konuşur, üçü tutuşur". Eski zamanlarda da duyduğum bu sözü ben sobayı tutuşturamayınca babam söyledi. Yakın zamanda yeni bir odun sobası almış, bayramın ilk günü elinde kullanma kılavuzu yakmaya çalışıyordu. "Yarım milyar verdiğim soba yanmıyor, 15 liraya aldığı soba bir kibritle yanıyor" diye yakınıyordu. YTL’ye geçtikten sonra küçük paralarda yeni lirayı kullanıyoruz ancak hala milyar demekten vazgeçemedik. Sonunda ayarlarını düzgün yapınca yarım milyarlık soba da yandı.

15 liraya aldığım dediği saçtan yapılmış bir soba... İçine birkaç odun, birkaç çıta parçası ve önüne de biraz gazete kağıdı konunca bir kibritte yanıverir, ancak sobaya odunları ben dizmişsem bir türlü yanmaz. "Biri düşünür, ikisi konuşur, üçü tutuşur" sözünü de soba yanmayınca söyledi. Sobanın içinde en az üç odun olması gerekiyormuş.

Köydeyken odalarda odun sobaları vardı, ayrıca yemekler de ocakta odunla pişerdi. Tarlalarda, bahçelerde çalı çırpı olurdu, kış için yazın hazırlıklar yapılırdı. Sobanın altına bir muşamba serilir, onun üzerine tenekeden yapılma bir tabla konulurdu. Soba boruları kıvrımlar çizerek dolanır ve bacadan çıkardı. Evler ahşap olduğu için sobaların güvenliği çok önemliydi. Çocuklar ateşle oynamamaları konusunda sürekli tembihlenirdi. 4 yaşındayken o yıl toplanıp satılan bütün elmaların parasını sobaya koyup bir güzel yakmışım. Ben anımsamıyorum ama herkesi kağıtla soba yaktığını görüp ben de yakmak istemişim, demek ki.

Sobanın üzerinde sürekli sıcak su olurdu. Bu su ısıtma kabına "yedek" denirdi. Soba borusunu içine alacak şekilde bir tarafı oyuk silindirik bir kaptı. Güvenli bir su ısıtma aracıydı, çocukların üzerine devrilme olasılığı yoktu. Yedek delindiğinde lehim yaptırılmaya götürülürdü. O zamanlar İnebolu çarşısında çok sayıda tenekeci olurdu.

Bazı sobaların üzerinde güğümle su ısıtılır, akşamları çay sobanın üzerinde demlenirdi. Sobanın yanında maşa, soba küreği gibi araçlar dururdu. Odunları koymak için kullanılan dolaba "terce" denirdi. Çocukların kardeşi doğduğunda söylenen "Pabucu dama atıldı" deyimi bizim oralarda "Tekkesi terceye atıldı" olarak söylenirdi.

Sobada odunlar korlaştıktan sonra mangala alınırdı. Sıcak külün içine kestane koyarsak patlardı, patates koyarsak pişene kadar sabredebilirsek afiyetle yerdik. Mangalın üzerine ekmek dilimlerini dizip kızartmak ve üzerine evde yapılmış tereyağını sürmek çok güzel olurdu da, bir anlık dalgınlıkta ekmekler kömür oluverirdi.

İnebolu’daki evimizde uzun yıllar talaş sobası kullandık, o zamanlar bazı odalarda odun sobası olurdu. Odun talaşı tozlu olduğu için babaannem sevmezdi ama uzun süre yandığı için ev sürekli sıcak olurdu. Odun sobası ise yanarken çok güzel ısıtır ama az sonra ev soğurdu.

Kış aylarında itfaiyenin sirenini duyunca pencerelere koşardık. Zaman zaman yangınlar olurdu ama asıl sık olan bacaların tutuşmasıydı. Bacalar hiç ihmale gelmezdi. Temizlenmesi gecikiverince tutuşurdu, itfaiyede sirenini öterek dar sokaklardan gider bacadan suyu sıkar ve baca sönerdi. Bu arada evin kurumlu su içinde kaldığı da ertesi gün pencerelerden sarkan yıkanmış kilimlerden anlaşılırdı. Bacası tutuşan evde oturan itfaiyeye cezasını öderdi. Bu nedenle kimileri baca tutuşunca kendileri sorunu çözmeye çalışırdı. Çatıya çıkıp, yanan bacanın için bir şişe sirke atmanın iyi bir çözüm olduğu anlatılırdı. Tutuşan bacalardan yanan evler de olurdu.

İtfaiyenin arozözü diğer günlerde sokakları ıslatarak dolaşırdı, böylece yangın olduğunda çalışmayan bir arozöz sürprizi olmazdı. Komşu ilçelerde yangın olduğunda oraya gittiğinde bunu kimileri gururla anlatırdı kimileri de ya burada yangın olsaydı diye eleştirirdi. O zamanlar yalnızca tek arozöz vardı.

Bu Cumartesi günü yüksekçe bir yerden İnebolu’ya baktım, evlerden duman çıkıyordu. Şimdi yanan yalnızca odun ve talaş değil, çoğu evde kömür yanıyor ve hava kömür dumanı kokuyor.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..