Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '09

 
Kategori
Öykü
 

Yeşil Kurtlar -5 Sörfçü!

Yeşil Kurtlar -5 Sörfçü!
 

Benim iskelem!


“Doğuda, binlerce yıl önce, dünyadaki her insanın bir tanrı olduğuna inanılırmış. Ama insanoğlu elindeki güçleri istismar etmiş. Büyük Tanrı da o güçleri geri almaya karar vermiş. Bu sefer ortaya, ”tanrılık” gücünün nereye saklanacağı sorunu çıkmış. O güç tüm insan yetilerinin, potansiyellerinin ve şan şerefinin kaynağı olan güçmüş. Birinci danışmanı, “Yere derin bir çukur açıp tanrılığı oraya gömsenize, ” demiş.

Büyük Tanrı, “Olmaz, ” diye karşılık vermiş. ”Önünde sonunda biri kazar, onu orada bulur.” İkinci danışmanı, “benim bir fikrim var, ” demiş. “İnsanlığın bütün gücünü en yüksek dağın tepesine koysak?” Büyük Tanrı onu da reddetmiş. “Olmaz, sonunda oraya da birileri tırmanır, gücü orada bulurlar, ” demiş.

Bu sefer üçüncü danışman konuşmuş: “ Onu dünyanın en derin okyanusunun dibine koysak ya, ” demiş. Büyük Tanrı ona da “Olmaz, ” demiş. “Gün gelir, birisi okyanusa dalıp onu orada bulur.” Bunu söyledikten sonra durup düşünmüş. Birkaç dakika sonra bilgelik içinde konuşmuş. “Çareyi buldum. Bu olağanüstü güç kaynağını, görkemi ve şan şerefi, gezegendeki her insanın yüreğinin içine koyacağım. Oraya bakmak hiç akıllarına gelmez.”

&&&

Sörfçü, (Moe) Konuşmayı sürdürdü: “Bu sahil senin hayatın için çok uygun bir metafor, Jack. Hayat birçok bakımlardan bir sahile benzer. Hem kumluk alanları, hem de kayalık kesimleri olan bir yolculuğu temsil eder. Bazı yeri kavisli, bazı yeri dümdüzdür. Bazı sabah uyandığında çatlayıp yarılan dalgalarla karşılaşılır, okyanusun öfkesini seyredersin; bazen de huzurlu bir sükûnetle karşılaşırsın, tek zerre kum bile kıpırdamaz.

, Ben hayatımı bu kumsalda yaşarken, hayatın kanunlarının aslında doğa kanunlarından farklı bir şey olmadığını öğrendim. Doğa nasıl işliyor, ona bak, hayatı da çözersin – en gerçek düzeyde hayat nasıl işliyor, anlarsın.” Bunu bana Peder Mike öğretmişti. “Sana bir örnek vereyim, ” dedi Moe.

“Bu kumsalda yalnız başıma nice geceler geçirdim. Bazen bütün gece uyumam, yalnızca soluk alıp veririm, düşünürüm, buranın görkemini algılarım. Şafağın parlaklığı nasıl gecenin en derin karanlığının ardından geliyor, ona hâlâ şaşarım. Bizim hayatlarımızda öyle. Her birimizin karanlığa dayanabilmesi gerekir – ama sonra geçiyor, ışık mutlaka geri geliyor. Aslında problemlerine en derin gömüldüğün an, çözüme en yakın olduğun andır. En derin acıları hissettiğinde, en büyük huzurun sana doğru koşuyor.”

&&&

Saygın ressam James McNell Whistler bir zamanlar West Point Askeri Akademisi’nde öğrenciymiş. Mühendislik dersindeyken öğretmeni, öğrencilerden bir köprü resmi çizmelerini istemiş. Whistler taş kemerleri olan harika bir köprü çizmiş, üstüne de mutlu mutlu balık tutan iki çocuk kondurmuş. Öğretmeni çocukları görmüş, canı sıkılmış, Whistler’a kızarak o çocukları köprüden kaldırmasını söylemiş.

Whistler resmi yeniden çizmiş, bu sefer iki çocuğu nehrin kıyısına koymuş. Öğretmen daha da öfkelenmiş, Whistler’a bağırmış, çocukları resimden tümüyle çıkarmasını söylemiş. Whistler çocukları çıkarmış, ama bu son resimde iki çocuk yerine, öğretmenin tüylerini ürperten bir başka şey varmış”

“Ne yapmış Whistler?”

“Nehrin kenarına iki küçük mezar çizmiş, üstlerine de çocukların adlarını yazmış.” “Yüreğimizle olan bağımızı kaybedince, içimizdeki o ruh dolu çocukla olan bağımızı da kaybediyoruz.”

&&&

Aşk mektupları yollamak: “Ama ben kimseye âşık değilim.” “ Olmak zorunda değilsin. Bu aşk mektupları farklı bir türde, romantik aşkla ilgisi yok bunların, insani sevgiyle ilgisi var. Sana örnek vereyim. Diyelim ki akşam yemeğe çıkıyorsun ve yemekler harikulade güzel. Ertesi sabah lokantanın aşçısına bir teşekkür mektubu yazmanı, yemekleri ne kadar beğendiğini belirtmeni, ona özel yetenekleri konusunda iltifat etmeni tavsiye ederim. Öyle mutlu olur ki.” “

Ben de kendimi harika hissederim.”

“Tamam. Bu senin öz değerini yükseltir, kendini daha iyi, daha saadet dolu hissedersin. Arabanı tamire götürsen, tamirci harika bir iş çıkarsa, onun patronuna bir sevgi mektubu yollayabilirsin, servisi çok beğendiğini, nezaketlerinin farkında olduğunu söylersin. Sürekli sevgi mektupları yollayabileceğin insanları ara. Aslında evine döndüğünde kendine yüzlük ya da iki yüzlük hediye kart paketleri almanı öneririm. Ben üzerinde güzel alıntılar, anlamlı mesajlar olanları tercih ederim. Beğendiğim bir tane bulunca, aynısından bir sürü alırım. Sonra biri bana güzel bir şey yaptığında, sevgi mektubum yoldadır.”

&&&

Moe uzandı, beni kucakladı. Gözlerinde yaş damlacıkları biriktiğini fark ettim. “İyi adamsın, Jack, ” dedi. “Öğrendiğin bütün şeyleri, tüm gelişmeni iyi amaçlarla kullanman için duacıyım. Dünyamızın daha sevgi dolu, daha anlayışlı insanlara umutsuzcasına ihtiyacı var. Sen eğer kendi hayatında bu niteliklerin modeli haline gelirsen, öyle çok insana lider olabilirsin ki! Eminim bundan. Başkalarına ne kadar çok sevgi verirsen, kendini de o kadar çok seveceğine güven. Ve yüreğini ne kadar çok açarsan, en iyi hayatın sana kendini o kadar gösterecek.”

Moe suya doğru yürümeye başladı. Önce tek ayağını suya soktu, sonra derinlere ilerledi. Çok geçmeden, zarif hareketlerle yüzmeye başlamıştı. Gözleri ufuklardaydı. Suları şıpırdatırken güldüğünü, kendi kendine şarkı söylediğini duyuyordum. Bu bilge öğretmenin o anki armağandan keyif alışını seyrederken, içimin derinliklerinde bir şeyler değişmeye başladı… ve her nedense, kendimi ağlıyor buldum.

Başkalarına yardım etmeyeceksen yaşamanın ne anlamı kalır?

&&&

Not: Fener kütüphanesinde zamanın durdurulduğu gibi, yorgunluk hislerim de söküp alınmıştı sanki! Kitabı elimden bırakmak istemiyordum. Daha birçok yaşanmışlıklardan, tecrübelerden örnekler sergileyen bu bilge adamlar beni adeta olduğum yere çivilemişlerdi! Sevgili kardeşim Ali ve Erkul arkadaşımın marketteki hallerini düşünüyorum da! Kimbilir onlar, hangi ürünü alırken donup kaldılar! Ya benimle olsalardı, onlar da, kimbilir hangi rafın başında bir kitabın içinde çivili kalacaklardı!

Devamı var Sıradaki “Patron”

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..