Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '07

 
Kategori
Mizah
 

Guangzhou’ da bir gece…

Guangzhou’ da bir gece…
 

Çine ne ihraç edeceğimizi buldum.. Tuvalet kağıdı. Ben, şahsen , ıtır olarak diyorum ki yumaşacık , suda eriyip giden kağıtlarımızı onlara satalım.

Neden mi böyle diyorum bakın anlatayım…

2 ay kadar önce , Çin’nin Guangzhou şehrindeyiz. 5 yıldızlı bir otelde konaklıyoruz eşimle beraber. Otel de otel ama. Adamlar taklitçi ya sen git Fransadaki Versailles Sarayının aynısını inşa et. Bu kadar yani. Bize de çok şık bir oda verdiler.

Gündüz deli gibi koşuşturmadan, akşam da tıka basa yemekten sonra yorgun argın odamıza çekildik. Çin’de televizyonlarda yabancı kanal yok. . İngilizce yayın yapan tek bir kanal var ve ondada hep spor programları ... Zaten yorgun da olduğumuzdan hemenecik uyuduk. Akşam yemekte çok su içmişim. Ayıptır söylemesi tuvalete kalktım. Uyku sersemliği ile bir parça tuvalet kağıdını da klozetin içine atmışım. Tamamen yanlışlıkla…

Neyse gittim yattım .Ama 1 saaat sonra gene geldi , diyom ya su çok içmişim . Gittim; sifonu çektim. Ama bu sefer bi şey oldu, su gitmedi. Bir daha çektim, klozet su ile doldu, ve su yukarı doğru çıkmaya basladı. cıktı cıktı , taşmaya ramak kaldı…

‘ Kalk’’

‘’Ne oldu , neden dürtüyon? ’’

‘’Bi sey yaptım ‘’

‘’Gene ne yaptın’’

‘ ………’’

‘Ne yaptığını söyleyecen mi yoksa böyle birbirimize aval aval bakacak mıyız? ’’

‘’Bak ben sucsuzum sıfonu cektım sadece’’

‘’Ne attın içine’’

‘’Tuvalet kağıdı’’

‘’Tammen yanlışlıkla bak’’

‘’İyı tamam’’ dedi eşim , tuvalete gitti.

Bi süre sonra içerden şöyle bir ses duyuldu.

‘’Bana bir torba bul’’

‘’Nerden bulacam ben sana torba’’

‘’Bul yoksa gecenin bu saatinde Çinlilere dert anlatmak daha zor olacak’’

Ayakkabı torbalarımdan birini çıkardım verdim.Eline geçirdi torbayı, üstten bağladık kaymasın diye.Klozetin içine elini daldırdığı gibi başladı karıştırmaya …

Ben kaçtım içeri..

‘’Başlayacam böyle tuvalet kağıdına’

‘’Gel, gel de gör marifetini be kadın’’

‘’İnanmıyorum bunlar parçalanıyor , erimiyor.’’

‘’Beni bu elin gavur yerlerinde dizanteri ettireceksin’’

‘’’Sana baştan söyledim, housekeepinge haber verelim diye.’’(inceceden inceye benim sesim oluyor)

‘’Heee, çok kolaydı , zaten adamlarla normalde anlaşamıyoz bunu nasıl anlatacaz.’’

Bi süre sonra korka korka gittim yanına. Her taraf parça parça tuvalet kağıdı. Eşim bir yandan kağıt parçalarını çıkarıyor, çıkardıklarını da duşa atıyor. Bu kez de duşun deliği tıkanıyor. Kağıtlar lifli gibi lime lime ayrılıyor, ve mümkün değil erimiyor.

En sonunda,

‘’Çaresi yok görevliyi getirecez.’’dedi…

Neyse gittim bizim kat görevlisini buldum. Hayır sorup soruşturarak değil, abla zaten katta dolanıyordu. Gecenin bi yarısı..

‘’Hi, We have a problem…….

‘’heeeeee , ’’’’ablak bir bakış

‘’Sorry, probleeemmm….

‘’ımmm , mıyyyy , ‘’

‘oofff, gel bea gel ‘’

deyip elinden tuttuğum gibi odaya getirdim.

Ve tabii gördü olayı , gitti.

Az zaman sonra Çinli bi abi ile geldi, abi eşimi tuvaletten dışarı attı. ve 1 dakikada elindeki pompaya benzer aletle sorunu çözdü. Bi de üstüne odadan çıkarken bize pis pis baktı.

‘’bunu kimseye anlatmayacaksın !’dedi eşim ben de söz verdim …

Çok başarılıyımdır söz tutmakta…..

Itır Arayıcı

 
Toplam blog
: 50
: 2013
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Eski reklamcı, hatta her daim reklamcı, geyik, kokoş, alışverişkolik, biraz uçuk, bir zati-muhteremi..