Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Nâzım Hikmet' in sonsuzluk uykusu

Nâzım Hikmet' in sonsuzluk uykusu
 

Nâzım Hikmet’in yaşamından bölümler aktaran Mavi Gözlü Dev filmi, ünlü şairin mezarının Türkiye’ye getirilmesi tartışmalarını bir kez daha alevlendirdi.

Şairler çoğu zaman uzaklardadır...

Nazım Hikmet’in mezarı da özgürlüğü uğruna yaşamını feda ettiği ülkesinden uzaklarda, çok uzaklardadır.

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömülmeyi vasiyet ettiği şiirinde, bu dileği gerçekleşirse “taş maş da istemez hani” diyen Nâzım’ın, Moskova’daki mezarının başında son derece güzel bir anıt vardır. Bu taşın fotoğrafı birçok yerde yayınlanmıştır. Ancak bilinmeyen, Nâzım’ın o topraklara ait olmaması gibi, mezartaşının da ilk önce yanlışlıkla başka bir mezara dikildiğidir!... Bu hata, şairin eşi Vera’nın taşıma parası olan beş yüz Ruble’yi vermesiyle çözülür...

Kalp rahatsızlığı olan Nâzım Hikmet, Budapeşte seyahati sırasında rahatsızlanır ve Doktor Litman İmre’nin kapısını çalar. Doktor, muayenesini yaparken, şairin gözü masanın üstündeki kavanoza takılır. Kavanozun içinde bir insan kalbi vardır. Nâzım, ilaçlı su içindeki kalbin bir kadına ait olduğunu anlar etiketinden. Bu olayın öylesine etkisinde kalır ki, 6 Eylül 1955 günü, Budapeşte’de, “Kavanozdaki Yürek” adında bir şiir yazar:

Doktor Litman İmre’nin masasında

Bayan Çabai Yanoş’un yüreği

Birazcık kibirli, birazcık mahzun

Duruyor içinde bir kavanozun

Kayısı güllerinin arasında.


İncecikten yarılmış ortasından

Yüreği Bayan Çabai Yanoş’un.

Yarayı açan ne, doktor? Neşter mi?

Yoksa hasretlik mi? Acı sözler mi?

Bir ağlayanı var mı, arkasından?


Otuzundaymış, baktım etikete

Bayan Çabai Yanoş’un yüreği

Evli miydi? Ne iş tutar Bay Yanoş?

Belki şimdi Rojakert’te oturmuş

Çekiyor akşamı seyrede ede.


Duruyor kavanozda çırılçıplak

Bayan Çabai Yanoş’un yüreği.

Bayan kaç kere böyle bir kaba

Reçel kaynatarak koydu acaba?

Elbet gazlı bezden değildi kapak.


Kendi gitmişse de içinde odanın

Bayan Çabai Yanoş’un yüreği.

Almış da onu karşısına doktor,

Sırlarına ermeğe çalışıyor

Belki bir damarın, belki sevdanın.


Akıllı bir doktorun masasında

Bayan Çabai Yanoş’unki gibi

Yüreğimiz, güllerin arasında,

Bizlerden sonra da faydalı olsun

İçinde tertemiz bir kavanozun.


Unesco tarafından “Nâzım Hikmet Yılı” kabul edilen 2002’de, şairin bilinmeyen aşkları birbiri ardına haber yapılır medyada.

Onu tanıyan–tanımayan herkese telefon açılır, hakkındaki aşklar konuşulmak istenir.

Gerisini Sunay Akın anlatsın: “Herkes Nâzım’ın edebi kişiliğini, tiyatro ve sinemada yaptıklarını bir kenara bırakıp, ‘çapkınlığını’ konuşur. Az önce okuduğunuz, ‘Kavanozdaki Yürek’ adlı şiirinden ise büyük çoğunluğun haberi yoktur. Nâzım Hikmet’in kadınlar için yazdığı şiirler arasında benim en çok sevdiğim, yukarıdaki dizeleridir. Ne yani, bu şiirin bir kadın yüreğine yazılmadığını kim söyleyebilir?

Evet, Nâzım Hikmet âşık olmayı bilen bir şairdir, ama bilime âşıktır öncelikle. Onun kadınlarla olan ilişkisini kurcalamakta yeni bir şey değildir. Vakti zamanında da, şair için yapılan bir belgeselde, onun ‘kadınlara düşkünlüğü’ vurgulanarak, mikrofon Güzin Dino’ya uzatılır.

Nâzım’ın dostu şu karşılığı verir: ‘Orasını bilmem ama benim tanıdığım bütün kadınlar Nâzım’a düşkündü!...’ ”

Şimdi de Nâzım Hikmet’in "Vasiyet" şiirindeki;

Ölürsem o günden önce

Öyle gibi de görünüyor

Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni

ve tepemde bir çınar olursa

yanında taş maş da istemez hani


dizeleri konuşuluyor.

Nâzım’ın “Vasiyet” şiirinde anlattığı yerin kendi ilçeleri olduğunu söyleyen Malatya-Arguvanlılar ilk talipli olmuş. Belediye Başkanı Mehmet Kızılay, Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesi kararı Meclis'ten çıktığı takdirde, “Anadolu’da bir ilçe olarak Hikmet'in vasiyetini gerçekleştirmeye ve Nazım Hikmet'i sevgiyle kucaklamaya hazırız” demiş.

Arguvan Belediye Meclisi’nin kararı 21 Eylül 2006’da TBMM’ye gönderilmiş. TBMM Kanunlar ve Kararlar Müdürü Gündüz Dinçer ise yazıyı 12 Ekim 2006 günü değerlendirmeye alarak, İçişleri Komisyonu'na sevk etmiş...

Bu konuda çok çeşitli düşünceler olacağı açık.

“Bırakın Nâzım sonsuzluk uykusunu rahatça uyusun”dan, “Şimdi yaşasaydı Türkiye’ye gelmek ister miydi?” sorusuna, “Önemli olan nerede olduğu değil, düşüncelerinin nerede, kimlerde yaşadığı”ndan, “Nerede öldüyse orada kalsın!”a dek yüzlerce düşünce...

Başkalarını bilmiyorum ama ben Nâzım Hikmet okumaya devam ettikçe, o bende yaşıyor.

Dünyanın dört bir yanındaki okurlarının yüreğinde, belleğinde yaşadıkça, hiç ölmüyor ki!...

Nâzım sevenlerinde yaşıyor, sevenlerinin göğsünde gömülü…

Nâzım kalbimde yaşıyor...

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..