Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Selimiye çevresinin rüya kareleri

Selimiye çevresinin rüya kareleri
 

Bu muhteşem bölgede, insanın kendi kendine, “ülkemizde ve dünya üzerinde bu denli güzel yerler olabilir miymiş?” diye sormadan geçemediği harikulade keşif noktalarını görmek için yapmanız gereken tek şey, Selimiye Limanı’ndan, günübirlik bir tekne turuna katılmak. İşte o müthiş uğrak noktalarından birkaçı...


Yunan medeniyetinin hüküm sürdüğü dönemde, bölgede yaşam alanı olarak kullanılmış tek ada, Kamelya Adası’dır. İşte o yıllardan kalma manastırı, enteresan derecede diri kalmış mozaikleriyle manastır bahçesi, adanın gerçek ve daimi sahipleri yaban keçileri, içme suyu berraklığındaki en az yirmi metre dip görüşe imkan veren muhteşem denizi, sahili ile Kamelya Adası, gerçek anlamda bir gizli cennet.


İnsan dişlerine benzeyen ve tamamı, volkanik yapıdaki dikey kayalardan oluşan, kuşbakışı bakıldığında ise coğrafik şekli itibarıyla alt çene yapısını andıran Dişlice Adası’nın bir diğer ismi Aşk Adası. Ada, çepeçevre yüzülerek kat edilebileceği gibi, adayı tam ortasından bölen labirentler sayesinde bir tarafından girip diğer tarafından da çıkabiliyorsunuz yüzerek. Bu labirentleri oluşturan kayalıkların arasında onlarca gizli girinti, dehliz var. İşte Aşk Adası tanımlaması da bu gizli bölmeleri kullanan aşıklardan geliyor. Vahşi bir cazibeye sahip onlarca anıt kaya çok farklı bir güzellik sunuyor ziyaretçilerine.


Denizinin rengi, hani o eşsiz rast şarkının güftekarının “yalnız benim için bak yeşil yeşil” dediği, Emel Sayın’ın gözlerinin rengine benzemesinden dolayı İnbükü Koyu’nun bir diğer adı da Emel Sayın Koyu’dur. Burada, yeşil ve mavinin aslında farklı renkler olmadığını keşfedersiniz.


Denizin dibine kök salmış onlarca çam ağacının ve hemen teknelerin yanında arz-ı endam eden deniz kaplumbağalarının mekanı ise Bencik Limanı’dır. Akvaryumları kıskandıracak derecede hoş görünümlü deniz dibine sahip olan bölge, aynı zamanda tüm Datça Yarımadası’nın en dar kara parçası olma özelliğine sahiptir. Burada MTA’ya ait tesisler de bulunmaktadır.


Vahşi ortamda yaşayan yabani tavşanlara havuç ve marul bırakabileceğiniz ve sonra uzaktan, bıraktığınız yiyecekleri tavşanların bir güzel yemelerini seyredebileceğiniz bir başka eşsiz mekan ise Tavşan Adası. Burada, Robinson Club Select Maris tesisleri bulunmakta. Ve yine muhteşem deniz tabi.


Çam, güllük, okaliptus gibi ağaçlarla yemyeşil bir örtüye bürünmüş kara parçalarının koynuna, tutkulu bir aşık gibi sokulup, harikulade girintiler oluşturan, masmavi Bencik, Çökerme ve Günnük Koyları’nın her biri ayrı muhteşemlikte. Özellikle Günnük Koyu’nda denize girerken güneşi batırmanın keyfini, kolay kolay başka bir yerde bulabilmeniz mümkün görünmüyor.


Günnük Koyu’nun bir başka özelliği ise enteresan bir aşk mabedine sahip olması. Kara ulaşımının olmadığı bu yarımadanın en uç noktasında “Amerikalı’nın Evi” adıyla anılan bir yapı mevcut. Amerikan vatandaşı bir erkeğin, güzeller güzeli bir Türk kızına aşık olduğu ve bu derin tutkusu üzerine buradaki evi yaptırdığı bilinmekte. Yapım aşamasında kullanılan malzemelerin tümü, teknelerle, Çubucak ve Bodrum Limanları’ndan taşınmış; bu büyük aşk nihayetlendiğinde de Amerikalı erkek, evi satmıştır. Bugün, ziyaretçilerini ağırlayan Amerikalı’nın Evi’nin yeni sahibi kimdir, öğrenemedim.


İşte bu ülke böylesine enteresan ve cennet köşesi bir dünya parçasıdır. Gezip, görmek, keşfedip, kana kana içmek, içselleştirmek, özümsemek lazım. Binlerce kez, Tanrı’ya şükürler ederek.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..