Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '07

 
Kategori
Sağlık
 

Nasıl bir sağlık sistemi ? (2) Amerika Birleşik Devletleri

Nasıl bir sağlık sistemi ? (2) Amerika Birleşik Devletleri
 

 

Nüfus: 294 milyon (ABD Nüfus Bürosu, 2004)

GSMH ($): 9.762.100

Kişi başı GSMH: 34.602

Kişi başı toplam sağlık harcaması: 4.540

Doğuşta beklenen yaşam süresi: 76, 8

Bebek ölüm hızı (binde) : 6, 9

(2000 yılı verileri)

ABD sağlık sistemi yeryüzünün en az eşitlikçi ve en pahalı sağlık sistemidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'ya göre de ABD, sağlık hizmetlerinde kötü örnektir.

GSMH sının %16, 5 unu bu sektöre ayırır. Avrupa’da ise sağlığa harcanan ortalama %9, 5’tir.

Bu inanılmaz derecede yüksek sağlık harcamaları sağlık alanının bir kazanç alanına dönüştürülmesinin sonucudur.

Bunca harcamaya rağmen sağlık sistemi, toplumun bütününü içermemekte ve toplumsal sağlık ölçütleri iyileştirilememektedir.

Bebek ölümlerinin azalması, genel ölüm oranının düşmesi, yaşam süresinin uzaması, hastalık görülme oranlarının düşmesi, bir ülkenin olumlu temel sağlık ölçütleridir.

Maliyetini karşılayabilenler için ABD’de tıbbi bakımın kalitesi oldukça yüksektir. Ülkede dünyanın en iyi hastaneleri ve tıbbi araştırma kurumları vardır.

Sağlık sektörünün standartlarının bu kadar yüksek olmasına rağmen her vatandaşa aynı oranda ilgi gösterilememektedir.

Devlet desteğinde olan iki tane sağlık sigortası vardır,

Medicare (65 yaş üstü ve engelliler için) ve

Medicaid (belli bir gelirin altındakiler için).

“Medicare” 65 yaş ve üstündeki kişileri ve malulleri kapsar. Bu destek programından yararlanabilmek için sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmak ve öncesinde en az 10 yıl ödeme yapmış olmak zorunludur.

Bu koşulları yerine getiremeyenler için kişisel katkı yaparak “Medicare” B programına girme şansı tanınmakta ise de pek çok yoksul ve göçmen “Medicare” ek ödeme koşullarını karşılayamamaktadır.

Devletin yaşlılara sunduğu destek programı “Medicare” sağlık harcamalarının yalnızca yüzde 43’ünü karşılamaktadır. Büyük oranda harcama sigortaya rağmen hastanın cebinden çıkmaktadır. Birçok kişi bu giderleri karşılayamadığından sağlık hizmetinden yoksun kalmakta ya da gelirini sağlık harcamalarına yaparak yoksullaşmaktadır. Örneğin, ameliyat masrafını karşılamak için evini satmak zorunda kalmaktadır. 2002 yılı verilerine göre ABD’de 41 milyon kişi (nüfusun yüzde 14’ü) “Medicare” programı içindedir.

“Medicaid” ise çocuklu ve düşük gelirli aileleri, sakat ve körleri, yoksulluk sınırının altındaki ailelilerdeki 6 yaşından küçük çocukları ve gebeleri, 4 kişilik yıllık geliri 18 bin 400 doların altında olan ailelerdeki 19 yaşından küçük çocukları kapsamaktadır.

34 milyon kişi (nüfusun yüzde 12’si) “Medicaid” programı içindedir.

Çok yaşlı veya çok fakir olmayan herkes sağlık giderlerini kendisi ödemek zorundadır.

ABD’de toplumun yüzde 60’ını çalışanlar oluşturmaktadır. Nüfusun çoğunluğu sağlık güvencesini işverenleri aracılığı ile almaktadır.

158 milyon kişi (toplam nüfusun yüzde 55’i) işvereni tarafından ödenen sağlık sigortasına sahiptir.

Dokuz milyon kişi (yüzde 3) bireysel özel sağlık sigortasına sahiptir.

Üç milyon kişi de (yüzde 1) devlet memuru / asker / gazi olarak yaşamını sürdürdüklerinden kamu tarafından sigortalanmaktadır.

Bugün itibarıyla dünyanın en varsıl ülkesinde çoğu yoksul işçiler olmak üzere yaklaşık 45 milyon kişinin (toplumdaki her 6 kişiden birinin, nüfusun yüzde 15’i) hiçbir sağlık güvencesi yoktur.

Bu grubun büyük bir kısmını, patronların kendilerini sigorta ettirmemeleri nedeniyle “sigortasız” durumundaki çalışan kesim oluşturmaktadır. Bu kişiler genellikle devletin sunduğu destek programlarından (“Medicare” ve “Medicaid”) yararlanmak için gerekli koşulları sağlayamazlar.

Sağlık güvencesinden tümüyle yoksun bu insanlara toplumdaki sağlık güvencesi tam olmayan (kapsamı dar sigortalılar) kişiler eklendiğinde sağlık hizmetine erişimde büyük zorluk yaşayan kişilerin oranı nüfusun yüzde 57’sine, yani toplumun yarısından fazlasına erişmektedir.

Cepten ödemelerin payı, sağlık güvencesi olmayanların oranından büyüktür. Çünkü cepten ödemeler yalnızca sağlık sigortası olmayanlar (güvencesizler) tarafından değil, ayrıca sigorta şirketinin kapsamadığı hizmetler için sigortalılar tarafından da yapılmaktadır.

En iyi tedaviyi verecek olan kişisel sağlık sigortası ancak bunu kişisel geliriyle karşılayabilen veya karşılamaya razı olan bir şirkette iş bulacak kadar şanslı olan insanlara hitap eder. İşten çıkarılmak çoğu zaman bütün ailenin bir gecede sağlık güvencesini yitirmesi anlamına gelir.

Devletin “Medicaid” ve “Medicare” için ödediği ücret hastaneler ve hekimler tarafından yetersiz bulunmaktadır. Hastaneler ve hekimler bu hastaları kabul etmekte isteksiz davranmaktadır. Bir araştırmada hekimlerin yüzde 61’inin “Medicaid” sisteminde yer almayı ret ettiği ya da hizmet verdikleri “Medicaid” hasta sayısında kısıtlamaya gittiği saptanmıştır.

ABD'de sağlıkta eşitsizlik, sınıf ve ırk farklılıklarını yapısal olarak içermektedir. Bu durum yıllar içerisinde giderilmek bir yana derinleşerek kalıcılaşan kapitalist sağlık sisteminin bir hastalığıdır.

Sağlık güvencesi olmayan kişilerin ırk ve etnik kökenleri incelendiğinde yüzde 32 ile Latin kökenliler ilk sıradadır. Yüzde 20 ile siyahîler ikinci ve yüzde 18 ile Asyalılar ve Pasifik Adalılar üçüncü sırayı almaktadır.

ABD’de kamu ve özel sağlık sigortaları sistemi, sağlığa erişiminin önündeki en büyük en engel durumundadır. Sağlık sigorta sistemi bir kâr alanıdır. Bu alandan sigorta şirketleri ve diğer ticari sağlık kuruluşları para kazanmakta ancak, insanlara gerekli sağlık hizmeti verilmemektedir.

İlaç harcamaları konusunda ise şunları söyleyebiliriz;

ABD'de ilaç, sağlığa erişimde stratejik bir ürün gibi ele alınmamakta diğer tüketim ürünleri gibi değerlendirilmektedir.

İlaç bedelleri çok büyük oranda hastalar tarafından cepten ödenmekte, sigorta şirketleri reçete edilen ilaç masraflarını karşılamamaktadır

Pazar ekonomisi mantığı, ilaç firması yöneticilerinin, firma sahipleri ve hissedarlarının çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzerinedir. İlaç endüstrisinin birincil önceliği kâr etmektir. İlaç şirketleri ABD'nin en kârlı şirketlerdir.

Amerikan Sağlık Sistemi, serbest çalışan ve her vizite için ücret talep eden özel doktorlar üzerine kurulmuştur. Her birinin belli hastanelerle anlaşması bulunur. Gerektiğinde hastalarını bu kurumlara gönderir. Hasta, kendisine verilen hizmetin – ameliyat ücreti, röntgen, tahliller- ücretini kendi öder. Bazı hastaneler eyalete, bazısı belediyeye aittir. Askeri hastaneler ise federal hükümet tarafından işletilir. Dini gruplar ya da vakıflar tarafından kâr amacı gütmeksizin yönetilen hastaneler de vardır.

Bir yanda tamamen endüstriyel hale gelen tıp bilimi, piyasalaşmış sağlık hizmeti, akıl dışı maliyetler ve harcamalar öte yanda sağlık hizmetine ulaşamayan milyonlarca işçi, yoksul, yaşlı ve çocuklar. Sağlığın tek belirleyicisi veya girdisinin finansal kaynak olmadığının en iyi örneği ABD dir. Önemli olan mevcut kaynakların rasyonel, adil, dengeli ve verimli kullanımıdır.

Tijen Taşlı- İzmir

 

 

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..