Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '07

 
Kategori
Eğitim
 

Ödev: Ata'ya mektup

Ödev: Ata'ya mektup
 

Anaokuluna giden oğlum okuldan geldiğinde ilk işim öğretmeninin oğlumun defterine yazdıklarına bakmak olur. Dün defterde bir ödev vardı. "Atatürk'üme söyleyeceklerim var." diye başlıyordu. Ailelerin yardımıyla yapılacak bir ödevdi elbette. O söyleyecek biz de yazacaktık. Aldım elime kağıdı kalemi babasıyla birlikte oturduk karşısına 6 yaşına yeni girmiş olan oğlumuza sorduk. "Atatürk'e ne söylemek isterdin. Ne yazalım mektuba?" Önce biraz düşündü. Mektupla alakası olmayan birşeyler söylendi. Biraz yardımcı olmaya çalıştık. "Atatürk kim? Neler yaptı biliyorsun değil mi? Belki bunlarla ilgili birşeyler söylemek istersin. Sen söyle biz yazalım. " falan dedik.

ilk cümlesi. "Seninle konuşmak istiyorum." oldu. Kağıda yazdım bunu. "Peki başka?" diye sordum. "Şeker bayramın kutlu olsun." dedi. Hoşuma gitmişti. İkinci cümle olarak bunu da yazdım. Yine biraz durakladı. "Ne söylenir bilmiyorum ki" dedi çaresizce. "Gelsin düşmanlarımızı öldürsün mü?" diye bir soru çıkıverdi ağzımdan. Düşman bile olsa ölüm kelimesini kullanmak beni rahatsız etmişti aslında. Oğlumdan hiç beklemediğim bir cevap geldi. "İyi de o ölü. Nasıl gelecek ki???". "Doğru, haklısın" diyebildim.

Birden fark ettim ki aslında ben istiyordum onun gelmesini. Gelip bugünlerde yaşananlara bir çözüm bulup çözüm bulmaktan ziyade sorunu halletmesini ümit ediyordum. Bu da demek oluyor ki şu an başımızda olanlar bana bu güveni sağlayamamış ki başkasından bizi en büyük dertlerden kurtaran insandan, Atatürk'ten bekliyordum bunu. Çaresizliğimin bir göstergesiydi aslında. Tutunacak bir dal kalmamış da artık yerinde olmayan eskiden çok güçlü olduğunu bildiğim bir dala uzatıyordum elimi. Yerinde yeller esiyordu tabii ki. Bunu oğlumun henüz anlamasını beklemiyordum tabii. Ama o bile benim çaresizliğimi anlamış olacak ki yazalım dedi. Son cümle olarak "Gel de düşmanlarımızı yok et" yazdık. Altına da oğlumun adını.

Nasıl bir insanmış ki bunca yıl sonra bile ondan birşeyler bekliyoruz. Kalksa da yattığı yerden bir el atsa, iki kelime söylese, büyülü değnek değmiş gibi herşey yoluna girse. Biz başkalarına değil başkaları bize boyun eğse. Herkes bir ağızdan "Ne mutlu Türk'üm" diye haykırabilse.

6 yaşındaki oğlum şimdiden bu cümleyi haykırabiliyor. Ne kadar erken verirsek çocuklarımıza vatan millet sevgisini bence o kadar kazançlı çıkarız. Evde oğluma bunları anlatabilmenin sevinci ve gururunu yaşarken öğretmenlik yaptığım okulun öğrencilerine bunun verilmediğini fark edince sevincim kursağımda kalıyor. Neredeyse askerlik yaşına gelmiş olanların hala ne olup bittiğinin farkında olmamaları farkında olsalar da ciddiye almadıklarını görmek içimi acıtıyor.

Bugün sınav yapacaktım. Sınav için hazırlık yapmadan önce biraz gündemi konuşmak istedim. Sınav var ama çalışalım dediler. Sınavdan daha önemli şeyler olduğunu söylediğimde şaşkın bakışlarla bana baktılar. Bir ders saatine yakın vatanı bölmeye çalışanlardan bunlara alet olmamamız gerektiğinden, bazı konularda duyarlı olmak için kendi canımızdan birilerini kaybetmenin gerekli olmadığından bahsettim. Olan biteni yanlış taraflara çekmemeleri gerektiğini bir bütün olarak ayırımcılığa karşı gelmelerini tembihledim. Dinleyen oldu dinlemeyen oldu. Ağbisi, yakını askerde olanlar boynu bükük dinlediler. Ya da ailesinde şehit olanlar dikkatini verdi. Elbette herkes farklı sorunlar yaşıyor kendi içlerinde. Ama gün milletimizi alakadar eden bir konu varken başka sorunları unutup tek bir konuda bütün olma günüdür. Aileler evde çocuklarına, eğitmenler okulda öğrencilerine neler olup bittiği hakkında bilgi vermek ve doğruları göstermek zorundadır. Bunu bir vazife olarak görmeli ve bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesiyle hareket etmemelidir. Terörün açıklanır bir tarafı, mantıklı bir sebebi olmadığı belirtilmelidir.

Oğlumun okulunda 2 gün sonra 29 Ekim'i kutlayacaklar. Öğretmeni deftere yazmış. O gün kırmızı beyaz kıyafetler giyeceklermiş. Ellerine de gururla taşıyacakları bir Türk Bayrağı verecekmişiz. O gün yaşayacakları coşkuyu az çok tahmin edebiliyorum. Öğretmenin çocukların ağzından yazdığı son cümle ile bitirmek istiyorum.

"Evet artık hazırım, beni ararsanız;"ATAMIZIN İZİNDE CUMHURİYETİMİZE SAHİP ÇIKMAYA GİDİYORUM!..."
 
Toplam blog
: 144
: 2928
Kayıt tarihi
: 30.10.06
 
 

İzmir Cumhuriyeti'nde yaşıyorum... Sarmaşık Sanat Atölyesi'nde ebru sanatı ile uğraşıyorum. En es..