"Yaşanmış ramazan geyikleri"ne giriş

Malumunuz, yaşadığımız günler, Müslümanlarca kutsal olduğuna ve oruç ibadetinin farziyetine inanılan mübarek Ramazan ayının ilk günleri. İnananlar, bu mukaddes ay boyunca ibadetlerine daha bir önem veriyor ve daha bir ruhani iklim yaşıyorlar. Ramazan; iftar ve sahur sofraları, teravih namazları, fitre ve sadakaları, daha eski zamanlara özgü ortaoyunu ve perde oyunları eğlenceleri ve pek tabi ki sonunda gelen bayramı ile apayrı bir kültürel olgu.

Ben de yarından itibaren sizlerle, ay boyunca, daha önceki ramazanlarımda bizzat yaşadığım ya da şahit olduğum bazı komik anekdotlarımı sizlerle paylaşacağım. Belirttiğim gibi bu ufak ve fıkra gibi olaylar gerçekten de yaşanmış hikayeler.

Bu hikayelerde aslında Anadolu insanının mizah yeteneğinin ne kadar da güçlü olduğunu hissederken aynı zamanda gerçek, samimi ve istismar edilmeden yaşanan İslam’ın gülen yüzüyle de karşılaşacağız. Bazı hikayeler, bazılarımıza rahatsız edici gelebilir. Özellikle de dini hassasiyetleri kuvvetli olan okuyucularımıza. Ancak bilinmelidir ki bu olaylar yaşanmıştır ve en ufak bir art niyet, bir mesaj ya da önünde-arkasında farklı beklentiler mevcut değildir. Tam aksine, Türk insanının diniyle ve bunun çerçevesinde hoşgörü, samimiyet ve sosyal uzlaşı kültürü ile ne kadar da barışık ve iç içe olduğunun göstergesidir.

“Yaşanmış Ramazan Geyikleri”nde kesinlikle isim ve mekan belirtilmediğini görecek ve sanıyorum bu durumu da anlayışla karşılayacaksınız.

Tüm inananların, mübarek Ramazan aylarını tebrik ediyor, gülen ve gülümseyen günler diliyorum.