- Kategori
- Gündelik Yaşam
Uçuk
Derdinin nişanesi. Sıkıntının sancağı. Kederinin bayrağı, uçuk.
Akşam yatarsın kar yangınınla. Sabaha, o güzel dudağında uçuk.
Öyle de çirkindir ki tıpkı seni yaralayan gibi. Yakışmaz, yaraşmaz; dünyanın o en güzel kıvrımlarına bir kere, bir an bile uçuk.
Kremi vardır, merhemi, ilacı, emi. Sürersin üzerine, daha bir çirkin olur. Evlerden ırak sevimsizliğine, sevgisizliğini katar müsebbibinin, lanet uçuk.
Daha bir küser, daha bir kapanırsın içine dertlerinle. Zaten söyleyebilsen, bağırıp çağırabilsen, yıkıp atıverebilsen, kırıp döküverebilsen, ne işi var ki leblerinde, arsız uçuk.
Kanını kızılcık şurubuna; canını, cananın mutluluğuna tevil edenlerindir uçuk.
Hani o nadide hüzzam vardır, bilirsin: “<ı>Söyleyemem derdimi kimseye, derman olmasın diyeı>” başlar “<ı>inleyen şu kalbimin sesini, vefasız o yar duymasın diyeı>” dokunur da titrek gönül tellerine, sonra biter. Ağlamak haram olur, sızlamak ayıp, söylemekse günah. Ekilir titrek dudaklarına tohum tohum, bet yüzlü uçuk.
Her yüze mutluluk, her gül cemale gülmek yakışır da bir tek o bozar letafetini, sevdalı simanın; uğursuz, arsız ve sevgisiz uçuk.
Bazen kenarında çıkıverir kıvrımlarının, bir küçük noktacık. Bazen de üç-dört yerden birden azgın isyanını yaşatır vücudunun, dudakların uçuk uçuk.
Sen vurursun ketini, kırgın ve yaralı yüreğinin dışa vurmak isteyen başkaldırısına. Ama vücudun, dudaklarından patlatıverir, yakıp tutuşturuverir, dalgalandırır; kırılganlıklarının, ezilmişliklerinin ve asil asiliklerinin şanlı bayrağını, uçuk uçuk.
Gönül dağı, yağmur yağmur boran olunca; akar can, özüme gel gizli gizliı>. Yaşayanlarındır aşklarını, sevdalarını, kırılmış ve yücelmişliklerini, yar ile gizli gizli. Utandırmadan, bulandırmadan, reklam edip, dallandırmadan, budaklandırmadan, parayı pul, yarayı zul, insanı kul etmeden. Ne varsa aşka dair, uçuk uçuk.
Seni çok seviyorum; derdim, tasam, sebebim, hayatım ve gerçeğim, dudakların gibi uçuk.
@Geçen sene bugün “Kral’ın Sivil Ülkesi: İsveç”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=16836