Acıyı kulaklarında duydun mu? Çığlıkların kulağından içeri girmek için tırmalarken seni düşüncelerin, içeriden kulak zarına mızrak gibi saplandı mı? içini, dışını kanattılar mı? ..
Hadi gel korkularını alda gel ve benim korkularımın yanına koy. Tıpkı başını koyar gibi. Yumuşacık bırak onları. Kaçabilecekken bu sefer kaçmasınlar, ne sen ne de korkuların. Onlarıda, kendinide sak..
Kelimeler aklımdan yere düştü. kırılanlar ayağıma saplandı canım yanacaktı kalbim acıdı. yaram gönlümde açıldı oysa gönlümde gül açacaktı. yaram kan kırmızısı
Keyfim çok yerinde hayat, bozma sakın geleni gönderdim gidene bakmadım bile aldım kendimi götürdüm bir sahil kenarına çağırdım bir yunusu bindirdim üzerine git dedim kendime<..
... Üstelik yaya olarak yola dalip, kollarini açıp arabalari kucaklayabileceğini sandiğın ve müthiş bir çarpişmayla asfalta düşeceğin andan ibaret. Aşkta doğru ve yanlış yoktur. Kesin çizgiler yoktur..
Anlamadim bu hayati hiç. Tam anladiğim noktada bir şeyler kopuyor. Elimde bir sürü diğer ucundan ayrilmiş yaşanmişliklar. Kim yanliş kim doğru. Kim şansli kim şanssiz burda. Elinin ters..
Ne güzel tekrardan yaziyor olabilmek. Birkaç yazimi kayıt edilip dönmemek üzere blog sayfamda unuttum ya da unutmuş numarası yapıyorum. Şimdi ise yenisine başladim. Bu da unutulanlardan mi yoksa sayfa..
Diye biter bütün büyük aşklar. Korkunun, teslimiyetin koynuna aldığı ıssız kadın ya da erkek. Gecenin ilerleyen saatinde tavana bakarken karar verir. Ben sana acı vereceğim o zaman gitmel..
O kadar çok yaşadım ama o kadar az gözüküyor ki şimdi buradan bakıncayaşadıklarım. Deli gibi sevdim. Sevdiğim her seyi. Ya siyahtım ya beyaz. Yaçok sevindim ya ölecek kadar üzüldüm. Şimdi duru..
İnsanın kendini bile anlayamadığı durumlarda başkasını anlamaya çalışmasınasılda boşa çabalamak. Bugün bir arkadaşımla aşklardan bahsediyorduk ki bu konuda kendimi şanslı sayıyorum. Geriye dön..