bilmiyorum neden... durgun, mahsun, hüzünlü duruşum... solgun, dargın ve kırgınım... hatırla ey ben, yok yok en iyisi unutmak... herşeyi, herkesi... tıpkı hiç ya..
Hani rüzgar deli deli estiğinde, gözlerime kumlar dolunca, ellerin vardı ya yüzümde gezinen... özledim ellerini... hani, alaca gecelerin en acımasızında usanmadan sabırl..
Bir an bile durmam, hakettiğim günün sabahı veririm dilekçeyi çeker giderim derdim, işte geldi çattı o gün... Emekli olmanıza dokuz yıl onbir ay, onüç yıl iki ay ....... falan derken, bugün b..
Gecenin amansız, apansız sesi, duman rengi.... Pembe düşler arasında, yok etmeye çalıştığım zamansız, anlamsız çığlıklar... Kimi zaman çocuk kokan, kimi zaman da acı, Sevims..
Karanlıklar da sakla(ya)maz hüznü, daha da açığa çıkarır, saçar her yere hoyratça, yıldızları da şahit kılarak uçsuz bucaksız evrene. Ruhunun derinliklerinden alıp getirir onu en yaşamak istemediği..
İki küçük dağın arasına konuşlanmış, ortasından bir yolgeçen ve yolun etrafına sıralanmış evler, köyün bir alt tarafı var birde üst tarafı, uzun bir köy anlayacağınız. Babamın orada öğretmenliği ne..
Sana el sallıyorum veda ederken… Artık gitme demeyeceğim sana, zaten hazırsın bu kez iyice, ama giderken anılarını, umutlarımı da yanında götür, sevgimi de alda git…Hiç konuşma giderken olur ..