/ kibre düşen nefis dünyaya meydan okuyamaz saltanatıyla üstümüze giydirilen deri, tapuludur toprağa soyunup çıkaracağız Tanrı istediğinde ve yaşamı kılan ruh/ içimizde ..
demire şekil veren ellerin kaybolmayan nasırında gizlenen yoksul sofralarının yarınsızlığıdır görmez bilmezler bulanık bir çayda akan kınasıyla gelinin açık kalmış..
zenginliğe doğmadık lâkin, dik gezdik başımızla/ doğduk doğalı aç gözlü değildik gözümüzü açar açmaz onu gördük dünyamız gibi küçüktü deniz /imiz büyüğüne açılmayı düş..
/güç bende/ der böbürlenirsin ya durmadan! hadi, öyleyse göster gücünü sıkıca kavra parmaklarımı ve yazmaya başla şimdi… bir masal olmasın yazdıkların hep masal dinledik biz çünkü!..
Her telden çalıyorlar *İstiklâl marşını mehter marşına uyarlamışlar. P E S S dedirtecek o kadar çok şey var ki alıştık artık. (Bir uyuşmayla birlikte gelen ..
/gittin, bir kuklaya gönül verdin çocuk sen! ellerine barut sinmiş yüreğinden nasıl çıkar ko(r)kusu cennet varken, nedendir bu cehennem! bilir misin, analar nasıl büktü boynunu?/ ..
herkes başka görürmüş kendini aynada ve de dünya aynasında durma herşey değişirmiş ondan sebep, ses çıkmıyor elimizdeki taşlardan herkes alıyor nasibini global ısınmadan..
bir vakitler uçsuz bucaksız yeşildi dağ, dere tepe saftı/k, su katılmamış süt gibi talihimiz olsun diye yoncanın dört yapraklısını arardık durmadan bir çalının hışmı..
korku, karanlık tarafa dönen yoldur çıkıp koyulmazsan ecel o yolda seni bulur/ çıkamadım kara gölgemin arkasından yüreğimdeki kış öyle uzun sürdü ki ..
/saklanmak için kendini yorma yanarlarken, içlerini görmüyorsun onlar / közü saklıdan geçiyorlar, tozla dumanla hangi tene değerse o bilir ateşi /biliyorsun!/ sonsuz vedâsıyla..